Bugün sizlerle yüreğime dokunan bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Ancak öncesinde, hepimizin az çok aşina olduğu “yağmur duası” geleneğine kısaca değinmekte fayda var.
Dünya nüfusunun %62’si sosyal medya kullanıyor. Türkiye’de kullanıcılar günlük ortalama 2 saat 44 dakika bu mecralarda vakit geçiriyor. Uzmanlar, görünürde “eğlenceli” olan bu dijital dünyada, görünür olma arzusu, kıyaslama dürtüsü ve yalnızlık gibi psikolojik etkilerin öne çıktığına dikkat çekiyor.
Hayat, birbirine zıt duygu ve deneyimlerle örülü bir dokudur. Sevincin yanında hüzün, başarının yanında başarısızlık, aydınlığın yanında karanlık vardır. Bu zıtlıklar, hayatın doğal bir parçasıdır ve birbirini tamamlayarak yaşamımıza derinlik katar. Çünkü her şey ancak karşıtıyla anlam bulur.
Toplumun en temel yapısı olan aile, bireyin doğumundan itibaren yaşamını şekillendiren en önemli unsurlardan biridir. Evlilik, bu yapının temelini oluşturan ve iki kişinin bir araya gelerek yasal ve duygusal bir birliktelik kurduğu bir süreçtir. Ancak son yıllarda artan boşanma oranları, toplumsal yapıda ciddi bir değişime işaret etmektedir.
Kadın, zarafettir, nezakettir, titizliktir,
Hoşgörünün ta kendisidir.
Kadın, ülkedir, destektir, gelecektir,
Gelecek nesillerin güvencesidir.
Hayat boyunca sayısız seçim yaparız. Kimi doğru, kimi yanlış. Ancak olumsuz sonuçlar doğuran seçimlerimizi genellikle kadere yükleriz. Belki de bu, olumsuzluklar karşısında bizi rahatlatan bir savunma mekanizmasıdır. Suçu başka bir yere atarak kendimizi avutmak isteriz. Oysa asıl sorgulamamız gereken şey, yaptığımız seçimlerdir.
Hayat, anlam arayışıyla dolu bir yolculuk. Bu yolculukta en önemli duraklardan biri ise kendimizi tanımak, varoluşumuzun farkına varmaktır. İletişim sorunlarının çözümü de tam olarak burada başlar: kendimizi ve başkalarını anlama becerimizle.
Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu'nun kitaplarından ilham alarak, varoluşun beş temel boyutuna bir göz atalım.
Hayat, doğumdan ölüme uzanan bir serüven… Çocukluk, eğitim, iş hayatı, evlilik ve derken yıllar hızla geçiyor. Bir bakmışız ki emeklilik kapıda! Ancak, toplumda emeklilik genellikle "dinlenme dönemi" olarak algılanıyor. Oysa bu dönem, bireylerin en fazla bilgiye, tecrübeye ve yetkinliğe sahip olduğu bir zaman dilimidir. Peki, yaş almak gerçekten bir son mu, yoksa yeni bir başlangıç mı?
Gelişen teknoloji hayatımızın her alanında etkisini gösteriyor. Akıllı telefonlar, internet ve sosyal medya, bilgiye anında ulaşmamızı sağlarken, geleneksel okuma alışkanlığımızı geri plana itiyor. Eskiden merak ettiğimiz bir konuyu kitaplardan araştırırken, şimdi birkaç tıklamayla saniyeler içinde öğrenebiliyoruz. Bir kitabın özetini izlemek, sosyal medyada vakit geçirmek veya kısa videolar izlemek, birçok kişi için kitap okumaktan daha cazip hale geliyor. Ancak, kitap okumanın sunduğu benzersiz faydaları göz ardı mı ediyoruz?
Merhaba Değerli Okuyucular,
Bu köşede sizlerle buluşmanın heyecanını yaşıyorum. İlk yazımda, hayatımızda bazen fark etmeden üstlendiğimiz bir sorumluluktan bahsetmek istiyorum: Söylemediklerimiz. Toplum olarak sürekli konuşuyor, fikirlerimizi paylaşıyor, söylediklerimizle yargılanıyoruz. Ancak hiç düşünüyor muyuz, sadece söylediklerimiz mi önemli? Ya söylemediklerimiz? Bazen bir sessizlik, bir kelimenin eksikliği, en az söz kadar büyük bir sorumluluk yükler bize.
“Günün manşetleri ve en çok okunan haberlerinden ilk siz haberdar olmak istiyorsanız e-posta adresinizi Gazete ANKARA e-bültenine kayıt edebilirsiniz!”
Nasuh Akar Mah. Türk Ocağı Cad. No:28/3, 06520 Çankaya/ ANKARA
+90 (312) 285 63 33
+90 (312) 285 63 33
www.gazeteankara.com.tr
bilgi@gazeteankara.com.tr
Haber Sisteminin Android/ iPhone/ iPad Uygulamaları mobil cihazlar üzerinden anlık olarak takip edilebilmesi amacıyla tasarlanmıştır.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK kapsamında toplanıp işlenir. Detaylı bilgi almak için Aydınlatma Metnimizi inceleyebilirsiniz.