Kültürel unsurların sürekli bir değişim ve dönüşüm içerisinde olduğu gerçeği, halk müziğimizin en çarpıcı örneklerinden biri olan ağıt ve zeybek formlarının evriminde açıkça gözlemlenmektedir. Ağıt, bir olayın yarattığı derin acının, kaybın veya trajedinin ilk, otantik ve genellikle doğaçlama (improvize) sözel-ezgisel ifadesiyken; Zeybek, bu acının zamanla kahramanlığa, ritüelize edilmiş bir dansa ve bölgesel kimliğin sembolüne dönüşmüş halidir. Bu dönüşüm süreci, temelde dört ana mekanizma üzerinden gerçekleşmiştir: Müzikal Yapıdaki Değişim, Anlatısal Kimlik Kayması, Coğrafi Aktarım ve Kültürel Ritüelleşme.
Mevcut Durum Yükseköğretim kurumlarındaki öğretim üyeleri, ülkenin bilimsel, teknolojik ve kültürel gelişiminde stratejik rol oynamaktadır Ancak son dönemde yaşanan enflasyonist ortam ve kamuda üst bürokrasiye yönelik seyyanen zamların kapsamı dışında bırakılmaları, akademisyen maaşlarının, nitelikli diğer kamu personeli ve özel sektör ücretlerine kıyasla hızla erimesine neden olmuştur.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın öğretim üyelerinin zorunlu emeklilik yaşının 67’den 72’ye, sözleşmeli olarak ise 75’e kadar yükseltilebileceğine dair açıklaması, akademik insan kaynağının etkin kullanımı açısından önemli bir adımdır. Bu düzenlemenin akademiye pozitif katkı sunması için, geçmişte zorunlu emekliliğe tabi tutulmuş akademisyenlerin haklarını ve geri dönüş süreçlerini netleştiren hükümler içermesi kritik önem taşımaktadır.
1986 yılında Kültür Bakanlığı Milli Folklor Araştırma Dairesinde karşılaştığım ve o günden günümüze iletişimde olduğumuz değerli sanatçı Sümer Ezgü, Türk Halk Müziği icracılığında "Teke Yöresi"nin (Burdur, Antalya, Isparta ve çevresi) en güçlü temsilcilerinden biri olmasının yanı sıra, müziği akademik bir disiplin ve toplumsal bir eğitim aracı olarak gören nadir sanatçılardandır. Onun kariyeri, gelenekseli koruma (muhafazakarlık) ile onu çağa uydurma (modernizm) arasındaki hassas dengede şekillenmiştir. Ezgü o dönemde köyden kente göç olumsuz etkilerini fark eden bir an önce türkülerin derlenmesi ve yayınlanması konusunda akademik bilgiye sahip ender sanatçılardan birisidir
Türk halk müziği ve şiirinin en müstesna figürlerinden biri olan Aşık Veysel Şatıroğlu (1894–1973), asırlık ozanlık geleneğini yirminci yüzyıla taşıyan bir köprüdür. Sanatının estetik gücü, yalnızca sözlerinin derinliğinde değil, aynı zamanda bağlamayla yaptığı sade ve etkileyici icrasında gizlidir. Bu makalede, Veysel’i bir halk ozanından evrensel bir şaire dönüştüren dinamikleri, görme engellinin onun sanatsal algısı üzerindeki potansiyel etkisini ve toplumun her kesiminde karşılık bulmasının nedenlerini inceleyeceğiz. Son olarak, bu evrensel sevginin felsefi temelini oluşturan "Kara Toprak" şiirini analiz edeceğiz.
Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT), ulusal yayıncı olmanın getirdiği sorumlulukla, ülkenin dört bir yanındaki kültürel zenginliği, herhangi bir ayrım gözetmeksizin geniş kitlelere ulaştırma misyonuna sahiptir. Halk Müziği (THM), bu misyonun en önemli ayaklarından birini oluşturur. Ancak, son yıllarda TRT’nin halk müziği yayınlarında, özellikle Orta ve Güney Anadolu'nun derinlikli uzun hava formu olan Bozlak'a yapılan vurgunun, Trakya karşılamaları, Karadeniz ezgileri, Ege Zeybekleri veya Kuzeydoğu'nun Hoyratları gibi diğer zengin tür ve biçimlerin önüne geçtiği yönündeki eleştiriler dikkate alınmalıdır. Bu analiz, TRT'nin kültürel temsil ve yayın dengesi ilkesi açısından mevcut durumu incelemekte ve öneriler sunmaktadır.
Yeni yazım
Kadim Türk kültür tarihinin en zengin ve en derin ifadesi olan Türk Müziği (Klasik, Halk ve Tasavvufi Müzik), bu toprakların çok katmanlı tarihini ve medeniyet birikimini bünyesinde taşır. Ses sisteminden icra tekniklerine, çalgı zenginliğine, felsefi derinliğinden toplumsal işlevine kadar benzersiz bir yapıya sahip olan bu gelenek, yalnızca bir sanat dalı değil, aynı zamanda coğrafi aidiyetin ve ulusal kimliğin temel bir parametresidir. Türk Müziği’nin günümüz kültür politikalarında hak ettiği merkezi konuma oturtulması ve devlet politikası haline getirilmesi, kültürel tutunmanın ve milli varlığın sürdürülebilirliği açısından hayati önem taşımaktadır.
Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından 2025 yılından itibaren uygulamaya konulacak olan Yeni Yüzyıl Maarif Modeli kapsamında, ilkokuldan lise son sınıfa ve güzel sanatlar liseleri müzik ders programlarında Türk müziği odaklı içeriğin ağırlığının artırılması, eğitim sisteminde köklü bir felsefi değişimin sinyalini vermektedir. Bu değişim, evrensel müzik disiplinlerinin yanı sıra kültürel mirasın (Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği) teorik ve uygulamalı eğitimini merkezine almayı hedeflemektedir. Bu olumlu ve stratejik hamlenin başarısı, kaçınılmaz olarak öğretmen yetiştirme süreçlerini yöneten Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından atılacak adımlara bağlıdır.
Türk müzik kültürünün asırlardan günümüze aktarılmasında birinci derece aşık, ozan olarak bilinen şahsiyetlerin rolü çok büyüktür. Ancak bu şahsiyetlerin pek çoğu zaman içerisinde adları dahi hatırlanmamaktadır. Kültür hayatında iz bırakan aşıkların yeniden gündeme getirilerek hatırlanması onlara olan vefa borcumuzu bir nebze de olsa yerine getirmek son derece önemlidir.
“Günün manşetleri ve en çok okunan haberlerinden ilk siz haberdar olmak istiyorsanız e-posta adresinizi Gazete ANKARA e-bültenine kayıt edebilirsiniz!”
Nasuh Akar Mah. Türk Ocağı Cad. No:28/3, 06520 Çankaya/ ANKARA
+90 (312) 285 63 33
+90 (312) 285 63 33
www.gazeteankara.com.tr
bilgi@gazeteankara.com.tr
Haber Sisteminin Android/ iPhone/ iPad Uygulamaları mobil cihazlar üzerinden anlık olarak takip edilebilmesi amacıyla tasarlanmıştır.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK kapsamında toplanıp işlenir. Detaylı bilgi almak için Aydınlatma Metnimizi inceleyebilirsiniz.