Bitkilerin Gizemli Dünyası ve Orman Yangınları
Değerli okurlar,
Cennet vatanımızın dört bir yanında çıkan orman yangınları hepimizi derinden üzmektedir. Ancak bu yangınların sadece ağaçları değil, soluduğumuz havayı, içtiğimiz suyu, yediğimiz gıdayı ve hatta geleceğimizi yok ettiğini fark etmemiz gerekiyor. Ormanlar yalnızca oksijen kaynağımız değil; aynı zamanda toprağı tutan, yeraltı sularını besleyen, iklimi dengeleyen, yüzlerce tür canlıya ev sahipliği yapan vazgeçilmez bir yaşam alanıdır.
Üstelik uzmanlara göre, yanan bir ormanın kendini yeniden toparlayıp orman haline gelmesi için 20 ila 60 yıl arasında bir süre gerekmektedir. Kimi ağaçlar yüzyıllar boyunca büyür, gelişir ve sonunda birkaç saatte yok olur. Bu dramatik gerçek, doğaya karşı olan sorumluluğumuzu bize bir kez daha hatırlatmalıdır.
Birlikte Yaşayan Ağaçlar
Tek bir ağaç ne bir orman oluşturabilir ne de iklimi dengeleyebilir. Ama birlikte yaşayan ağaçlar, sıcaklıkları dengeler, nem üretir, fırtınalara karşı birbirini korur. İşin en çarpıcı yanı ise: Ağaçlar dayanışma içindedir. Harz Dağları’nda yapılan araştırmalara göre, aynı tür ağaçlar kökleriyle birbirine bağlıdır. Besin ve suyu paylaşarak zayıf olanları desteklerler. Bu, adeta doğanın içindeki gizli bir sosyal ağdır.
Peter Wohlleben’in Ağaçların Gizli Yaşamı kitabında, ağaçların salgıladıkları kimyasallarla zararlılardan nasıl korundukları anlatılır. Bu kimyasallar bazen mis gibi kokarken, bazen çürümüş et gibi kokarak tehlikeyi savuştururlar. Ayrıca bazı ağaçların salgıladığı reçine, onların kendi yaralarını iyileştirmek için ürettiği doğal bir ilaçtır. Bugün değerli taşlar arasında sayılan kehribar da bu reçinelerin fosilleşmiş halidir.
Peter Tompkins'in Bitkilerin Gizli Yaşamı kitabında ise, bitkilerin hissettiği; korkuya, niyete, sevgiye tepki verdiği iddia edilmektedir. Yani bitkiler sadece canlı değil, aynı zamanda çevresine duyarlı varlıklardır.
Ağaçlar: Doğanın Mucizesi
Ülkemizde yetişen göknar, kestane, karaağaç, kavak, çam gibi pek çok ağaç türü 30 ila 70 metreye kadar ulaşabilir. Ladin 50 metre, kayın 40 metre, çınar, huş, ceviz gibi ağaçlar ise 30 metreye kadar boylanabilir. Çapları selvide 12 metreye, meşede 7 metreye ulaşabilir. Ömürleri ise yüzyıllarla ölçülür. Örneğin:
- Selvi: ~1000 yıl
- Porsuk: ~2000 yıl
- Mamut ağacı: ~3000 yıl
- Çınar, kestane, kayın: ~700-800 yıl
Bu ağaçlar sadece uzun ömürleriyle değil, sağladıkları katkılarla da yaşamsaldır. Kömür yatakları eski eğrelti ağaçlarından oluşur. Kurşun kalemlerin gövdesi çam, karbon ucu eğrelti kalıntılarıdır. Sedir, gemi yapımında; ardıç ve çam, inşaatta kullanılmıştır. Lavanta, gül, sümbül, lale gibi çiçeklerin kokuları, kozmetik ve temizlik ürünlerinde yerini almıştır. Bitkilerden 536 farklı doğal renk elde edilerek yün, pamuk, ipek ve deri boyanmıştır.
Ormanlarımızı Nasıl Koruyabiliriz?
Orman yangınlarının %90’ı insan kaynaklıdır. Önlem alınmadıkça doğa bize değil, biz doğaya kaybederiz. İşte yapılması gerekenler:
- Doğa eğitimi yaygınlaştırılmalı: Her yaş grubuna ormanların önemi anlatılmalı. Çocuklara doğada, yerinde eğitim verilerek ağaçlar, çiçekler, böcekler tanıtılmalı.
- Orman bilinci güçlendirilmeli: Ağaçların ekonomik, sağlık, enerji, inşaat ve endüstri alanlarındaki katkısı öğretilmeli.
- Kamu bilinci oluşturulmalı: Televizyon ve sosyal medyada sık sık ormanları koruma içerikli kamu spotları yayınlanmalı.
- Acil müdahale altyapısı güçlendirilmeli: Hava ve kara filoları artırılmalı, 24 saat gözetim yapılmalı.
- Kurumsal iş birliği sağlanmalı: AFAD, Orman Genel Müdürlüğü, belediyeler, üniversiteler ve STK’lar ortak yangın planları hazırlamalı.
- Denetim artırılmalı: Orman görevlilerinin sayısı artırılmalı, enerji hatları yer altına alınmalı.
- Yeniden ağaçlandırma yapılmalı: Yanan alanlar bir yıl içinde fidanlarla yeniden canlandırılmalı.
- Caydırıcı cezalar uygulanmalı: Ormanlara zarar verenlere en ağır cezalar verilmeli.
Son Söz: Yeşil Vatan, Ortak Sorumluluğumuzdur
Ormanlar bizim ciğerimiz, suyumuz, ilacımız, barınağımız, kalemimiz, defterimiz, enerjimiz, hatta rengimizdir. Onlar olmadan biz de olmayız. Bu yüzden gelecek nesillerin doğayı anlayan, seven, koruyan bireyler olarak yetiştirilmesi hayati önemdedir.
30 Ağustos’un Anlamı ve Yeşil Vatanla Bağlantısı
Bugün, 30 Ağustos Zafer Bayramı. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kazanılan bu büyük zafer, sadece askeri bir başarı değil, aynı zamanda bir milletin varoluş iradesidir. Vatanın her karışı uğruna mücadele verilmiş bu topraklarda, ormanlarımızı da aynı bilinçle korumalıyız. Çünkü ormanlar da bu vatanın can damarlarıdır.
30 Ağustos vesilesiyle; başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi saygı, rahmet ve minnetle anıyoruz. Bağımsızlığımızı borçlu olduğumuz bu kahramanlara layık olabilmek için, sadece sınırlarımızı değil, doğamızı da korumalıyız.
Tüm halkımızın 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun!
Sevgi ve saygılarımla,
Kaynakça:
Durmuşkahya, C. (2006). Bitkisel Hayat. TÜBİTAK Popüler Yayınları.
Wohlleben, P. (2016). Ağaçların Gizli Yaşamı. Kitap Kurdu Yayınları.
Peter Tompkins. Bitkilerin Gizli Yaşamı. Scribd (Erişim tarihi: 27.08.2025)
“Orman sadece ağaç değil, yaşamdır. Yanan orman, yok olan nefesimizdir. Yeşil vatanı korumak, geleceği korumaktır. 30 Ağustos ruhuyla doğamıza da sahip çıkalım!”
YORUM YAP