Değerli dostum, akademisyen ve emekli milletvekili Süleyman Coşkuner, 24 saatlik bir yolculukta yaşadıklarını öyle güzel sıralamış ki, ortaya adeta “Otobüs Görgü Kuralları El Kitabı” çıkmış. Ben de gelin, bu kurallara biraz gülümseyerek bakalım dedim:

• Telefon Meselesi: Sevgilinize sabaha kadar ninni okuyabilirsiniz ama lütfen kulaklığınızın hoparlöründen değil. Çünkü sizin aşk romanınız, diğer yolcular için korku hikâyesine dönüşebilir.
• Video İzlemek: Instagram’ı hoparlörden açanlara soruyorum: O videoyu otobüste değil, düğünde izletiyor gibisiniz. Ortada gelin-damat yok ama bol bol seyirci var!
• Koltuk Yatırmak: Tam arkanızda oturan kişi, koltuğunuzu indirmenizle birlikte bir anda “3D sinema perdesi” izler gibi yüzünüzle burun buruna geliyor. Bence bu sürprize gerek yok.
• Cips, Çerez, Baharatlı Yiyecekler: Sizin damağınız şenlenirken, yanınızdaki yolcunun midesi dalgalı bir denize dönüşebilir. Üstelik katur-kutur ses, en kaliteli surround sistemden bile daha etkili çıkıyor.
• Ayakkabı Çıkarmak: Evet, ev rahatlığı gibisi yok. Ama yanlış anlaşılmasın, otobüs ev değil. Hele “doğa kokuları” serbest değil.

Yani özetle: Biraz empati, biraz saygı, biraz da hoşgörü… Hepsi bu kadar.
Çünkü yolculuk sadece varış noktası değildir; yanınızdaki insanların huzuru da bu yolculuğun parçasıdır.

30 Ağustos Zafer Bayramı – Birlik ve Kardeşliğin Zaferi
30 Ağustos, bir takvim yaprağından çok daha fazlasıdır.
Bu tarih, milletimizin küllerinden yeniden doğduğu, bağımsızlık ateşini tüm dünyaya ilan ettiği gündür.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, milletimizin inançla, azimle ve kardeşlik ruhuyla kazandığı bu zafer; sadece bir askeri başarı değil, aynı zamanda bir milletin yeniden var oluş destanıdır.

Bugün bize düşen, o ruhu yaşatmaktır. Birbirimize omuz vermek, kardeşlik hukukunu güçlendirmek, huzurumuzu birlikte inşa etmek… Çünkü gerçek zafer, sadece geçmişte kazanılan değil, bugün ve yarın da korunan birlik ve beraberliktir.
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun!