DENETİM BİR İNSAN HAKKIDIR
Yaklaşık 15-20 yıl önce bir derneğin geniş katılımlı genel kurulunda, bir devlet adamı konuşmasında “denetimin bir insan hakkı” olduğunu söylemişti. O zaman bu söylemin üzerinde fazla durmamıştım. 21 Ocak 2025’te Bolu’nun Kartalkaya bölgesindeki bir otelde çıkan yangında 78 vatandaşımızın vefat etmesine ilişkin haberleri takip ederken, bu sözü hatırladım. Denetim gerçekten bir insan hakkı mıdır? Denetim olmazsa sonucu ne olur?
Öncelikle söylemek gerekirse denetim, denetçi, müfettiş, teftiş, kontrolör, murakıp vb. pek sevilmez. Genelde kötü örnekler üzerinden eleştiriler yapılır. Müfettişlerin veya denetim görevlilerinin hata avcılığı yaptıkları, masanın öbür tarafını hiç düşünmedikleri, elini taşın altına sokmadıkları vs. gibi eleştiriler hep yapılır. Eleştiri yapılmasını doğal karşılamak lazım. Yapıcı eleştiri gelişmek için elzemdir. Ancak haksız ve yıkıcı eleştiriler mesleğe zarar verir. Örneğin toptancı bir yaklaşımla tüm müfettişleri veya denetim görevlilerini siyasi-ideolojik davranmakla, ahbap çavuş ilişkisi kurmakla, etik dışı davranmakla, “al takke ver külah” yaklaşımı için de bulunmakla suçlamak gibi. Bu tür suçlamalarda müfettişlerin veya denetim görevlilerinin istisnalar hariç canla başla, kılı kırk yararak, mesleğin gerekleri çerçevesinde büyük bir titizlikle çalıştıkları dikkate alınmaz. Yine müfettişlerin veya profesyonel denetim görevlilerinin Türkiye’nin en önemli okullarından mezun oldukları, bir yarışma sınavı ile binlerce akranını geride bırakarak mesleğe başladıkları, yıllarca süren meslek içi eğitimlerden geçtikleri, devlet disiplinini aldıkları, vatanını ve milletini seven insanlar oldukları, karşılaştıkları yüzlerce/binlerce olaydaki deneyimleriyle piştikleri, ülkenin en önemli kariyer meslek gruplarından oldukları unutulur.
Aslında böylesine toptancı yaklaşımların doğru olamayacağı çok açık. Rasyonel de değil. Birkaç negatif örneği dikkate alarak bir mesleğin mensuplarını suçlamak rasyonel olmadığı gibi adil de değildir. Cahilce bir yaklaşımdır. Her meslekte istisnalar, kötü örnekler, çürük elmalar olabilir. Ancak bunu, yani istisnaları genele, tüm meslek mensuplarına teşmil etmek bilimsel bir yaklaşım, rasyonel bir değerlendirme olamaz. Bir mesleği toptan suçlamak yerine, o mesleği kötü temsil edenler, mesleği kullanarak suç işleyenler hakkında gereğinin yapılması gerekir.
Yukarıda ifade edildiği üzere denetim ve türevleri her ne kadar pek sevilmese de işlevleri incelendiğinde hayati önemi haiz olduğu görülür. Öyle olmasa Henri Fayol tarafından yönetimin beş fonksiyonundan biri olarak sayılmazdı. Öyle olmasa rasyonel zeminde işleyen tüm kurumsal yapılarda etkili bir denetim mekanizması oluşturulmazdı.
Öte yandan insanlık tarihi incelendiğinde devinimin olduğu her yerde denetimim olduğu ve bu açıdan denetimin insanlık tarihi kadar eski bir olgu olduğu görülmektedir. Bu durum da denetimin ne derece gerekli olduğunu ortaya koymaktadır.
Gerektiği gibi işleyen bir denetim mekanizması demokrasinin, hukuk devletinin olmazsa olmazları arasında yer almaktadır. Örnek vermek gerekirse gelişmiş bir demokrasiye sahip olduğu, hukukun üstünlüğü ilkesini hayata geçirdiği ifade edilen ABD’de rejimin en temel unsurlarından biri denetim ve denge (checks and balances) mekanizmasıdır. Bu mekanizma sayesinde ABD’nin yoldan çıkmadan; Anayasa çizgisinden, demokrasi ve hukuk çizgisinden ayrılmadan yoluna devam ettiği, devletin/kamu yönetiminin kendisini sürekli yenileyerek geliştirdiği görülmektedir.
Peki denetim olmazsa ne olur?
Denetimim olmaması veya yetersiz ya da eksik olması; vatandaşlara sunulan hizmetlerin kalitesinin düşmesine, kamu kaynaklarının kötüye kullanılmasına, kamu harcamalarının israf edilmesine zemin hazırlar. Kamu görevlilerinin keyfi kararlar almasına yol açabilir, bu da hukukun üstünlüğünü ve vatandaşların devlete olan güvenini sarsabilir. Denetimsiz bir kamu yönetimi, liyakatsiz atamalara ve bürokraside keyfiliğe yol açabilir. Bu da kamu hizmetlerinin etkin ve hızlı bir şekilde yürütülmesini engeller. Denetim, demokratik yönetim anlayışının da en temel unsurlarından biri olup, kamu yönetiminde hesap verebilirlik sağlanamazsa, demokrasi zarar görebilir ve otoriter eğilimler güçlenebilir.
Etkili ve gerektiği gibi işleyen denetim mekanizması ise yukarıda zikredilen sakıncaların ortaya çıkmasını engeller. Şeffaflığı artırarak, kamu yönetiminde hesap verebilirliği sağlayarak ve adaletin tesisine katkıda bulunarak daha sağlıklı bir yönetim yapısının oluşmasına imkan sağlar. Bu nedenle, etkin ve bağımsız bir denetim mekanizması, iyi yönetimin vazgeçilmez bir unsurudur.
Daha somutlaştırarak değerlendirme yapmak gerekirse; denetim, bireylerin güvenli ve sağlıklı bir yaşam sürebilmesi için devletin, dolayısıyla kamu yönetimin en önemli yükümlülüklerinden biridir. Barınma, ulaşım, çalışma hayatı ve kamusal alanlarda denetimin eksikliği, doğrudan insan hayatını riske atan bir ihmale dönüşebilir. Nitekim Kartalkaya’daki yangında, otelin Binaların Yangından Korunması Hakkındaki Yönetmelik Hükümlerine ve diğer yangın güvenliği standartlarına uyup uymadığı konusunda yeterli denetimlerin yapılmadığı, bu noktada bir ihmaller zinciri olduğu; bunun da 78 canın vefat etmesine neden olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu olay, denetimin yalnızca bir prosedür değil, yaşama hakkının ayrılmaz bir parçası olduğunu açıkça göstermektedir.
Denetim, insanların güvenli bir çevrede yaşama hakkıyla doğrudan bağlantılıdır. İş güvenliği, gıda sağlığı, çevre koruma, bina ve tesislerin güvenliği vb. alanlarda yapılan denetimler, bireylerin haklarını koruma amacını taşır. Ancak, bu denetimlerin etkin ve tarafsız bir şekilde gerçekleştirilmesi için bağımsız ve güçlü denetim mekanizmalarına ihtiyaç vardır. Aksi takdirde, denetimsizlik ya da göstermelik denetimler, büyük trajedilere davetiye çıkarır.
Bu noktada, Bolu Kartalkaya’daki facia bizlere sadece bir otel yangınının ötesinde bir mesaj vermektedir: Denetimsizlik, göz ardı edilen bir tehlike değil, sistematik bir ihmaldir. Devletin, ilgili kurum ve kuruluşların, yalnızca olay sonrası değil, olayları önleyici şekilde etkin ve sağlıklı denetimler yapması elzemdir. İnsan hayatının, ihmallere ve eksik denetimlere kurban edilemeyecek kadar değerli olduğu unutulmamalıdır.
Netice itibariyle, denetim bireylerin güvenli bir yaşam sürdürebilmesinin garantisidir. Bu yalnızca bir devlet politikası meselesi değil, aynı zamanda her bireyin talep etmesi gereken bir mekanizmadır. Kartalkaya yangını ve benzeri facialardan ders alarak, denetimi sadece bir yükümlülük değil, yaşamsal bir zorunluluk olarak ele almak zorundayız. Zira güvenli bir yaşam, şansa bırakılmaması gereken bir haktır. Bu bağlamda “standartlarına, teknik gereklerine ve etik ilkelere” uygun olarak yapılan denetimin “insan hakları” meselesi olduğunu artık görmek gerekiyor.
Sağlık Bakanlığı Başmüfettişi, DENETDE Genel Başkan Yardımcısı
YORUM YAP