
Uzun Ömür Devrimi: Hayattan Emekli Olmamak
Hayat, doğumdan ölüme uzanan bir serüven… Çocukluk, eğitim, iş hayatı, evlilik ve derken yıllar hızla geçiyor. Bir bakmışız ki emeklilik kapıda! Ancak, toplumda emeklilik genellikle "dinlenme dönemi" olarak algılanıyor. Oysa bu dönem, bireylerin en fazla bilgiye, tecrübeye ve yetkinliğe sahip olduğu bir zaman dilimidir. Peki, yaş almak gerçekten bir son mu, yoksa yeni bir başlangıç mı?
Yaş Almak, Değer Kazanmaktır
Toplumumuzda emekliliğe çoğu zaman bir "boşluk" hissi eşlik eder. Çünkü çalışma hayatında bireylerin sahip olduğu statü, sosyal çevre ve üretkenlik duygusu, emeklilikle birlikte azalma eğilimi gösterir. Oysa tarih boyunca yaş almış bireyler, en önemli eserlerini bu dönemde vermiştir.
Örneğin, Mimar Sinan 60 yaşından sonra en büyük eserlerini inşa etti ve 80 yaşında "ustalık eserim" dediği Selimiye Camii'ni tamamladı. Alman edebiyatının en önemli isimlerinden Goethe, ünlü "Faust" eserini 83 yaşında bitirdi. Nobel Barış Ödülü sahibi Dr. Albert Schweitzer, 77 yaşında bile Afrika'da ameliyat yapmaya devam etti. Yine Turgut Özakman, çok satan "Şu Çılgın Türkler" kitabını 75 yaşında yazdı.
Yaşlılık Algısını Değiştirmek
Tarih boyunca yaşlı bireyler, bilgelikleriyle toplumlara yön vermiştir. Eski Türk toplumlarında aksakallılar, toplumun en önemli kararlarını alırken; Antik Yunan’da yaşlılar konseyleri kent yönetiminde belirleyici olmuştur. Ancak günümüzde, yaş almış bireyler giderek pasif bir konuma itiliyor.
Özellikle Avrupa ve Amerika'da emeklilik programları bireylere ekonomik ve sosyal fırsatlar sunarken, ülkemizde de son yıllarda belediyeler, halk eğitim merkezleri ve çeşitli sivil toplum kuruluşları aracılığıyla "Hayat Boyu Öğrenme" eğitimleri yaygınlaşmaktadır. Ancak bu süreçleri daha etkili ve sürdürülebilir hale getirmek için gönüllülük projeleri, yarı zamanlı iş fırsatları ve kültürel-sanatsal etkinliklerin artırılması gerekmektedir.
Sosyal Hayatta Aktif Kalmanın Önemi
Drama ve tiyatro eğitimi verdiğim yaş almış bireylerin içlerinde keşfettikleri yeteneklere defalarca şahit oldum. Bu eğitimler, bireylerin hem kişisel gelişimlerine katkı sağlıyor hem de sosyalleşmelerine vesile oluyor. Sosyal çevre edinmek, sanatsal etkinliklere katılmak ve bilgi birikimlerini aktarmak, yaş almış bireylerin kendilerini daha değerli hissetmelerini sağlıyor.
Emeklilik, Üretkenliği Durdurmamalı
Emeklilik artık bir "son" değil, yeni bir başlangıç olmalıdır. Bu kapsamda bireyler için ikinci kariyer imkanları, yarı zamanlı iş fırsatları ve emekliliğe hazırlık eğitimleri sağlanmalıdır. Aynı zamanda kültürel etkinlikler, kitap kulüpleri, tiyatro gösterimleri ve gezi programları gibi aktiviteler de teşvik edilmelidir.
Kur'an-ı Kerim'deki İnşirah Suresi'nde geçen "Fe-iza ferağte fensab" ayeti de bu konuya ışık tutar: "Öyleyse bir işi bitirince diğerine koyul." Yani, hayatın her döneminde üretken ve aktif olmak insan doğasının bir parçasıdır.
Uzun Ömür Devrimine Katılın!
Uzun ömür, sadece yılların sayısından ibaret değildir. Önemli olan, hayatı dolu dolu yaşamak, kendimize ve çevremize katkı sunmaya devam etmektir. Gelin, uzun ömür devrimini başlatalım! Yaşımız ne olursa olsun, nereden emekli olursak olalım ama asla hayattan emekli olmayalım!
YORUM YAP