Bir Gün Değil, Bugün…
Ertelemek, çoğu zaman tembellikten ibaret değildir. “Yorgunum”, “henüz hazır değilim”, “yarın daha uygun olur” gibi ifadeler, kulağa masum ve zarif gelse de aslında derin anlamlar taşır. Bir süre sonra fark ederiz ki, yarına bıraktığımız işler sadece bugünü değil, yarını da tıkar.
Çoğu zaman ertelemek; korkularımızın, kaygılarımızın ve mükemmeliyetçiliğimizin dışavurumudur. Başarısız olma endişesi, eleştirilmekten çekinme ya da en deriniyle, kendimizle yüzleşmekten korkma... Bazen de “Tam istediğim gibi yapamayacaksam, hiç yapmayayım” düşüncesiyle kımıldamayız. Oysa bu düşünce tarzı, bizi hareketsizliğe mahkûm eder.
Ama unutmamalıyız: Büyük adımlar küçük başlangıçlarla atılır. Bir e-posta göndermek, ertelenmiş bir telefon görüşmesini yapmak ya da sadece 10 dakika yazı yazmak bile zincirin ilk halkasını oluşturabilir.
Ertelemenin panzehiri, o hayali “mükemmel zamanı” beklemek değil, sadece başlamaktır. Ertelediğimiz sürece, hayatın birçok alanında zorlanırız:
- Sınavlara son dakikada çalışmak akademik hayatı,
- Yeni projeleri geciktirmek iş yaşamını,
- Ev işleri, alışveriş, randevular gibi görevlerin birikmesi günlük düzeni sekteye uğratır.
Yapılacaklar listesi uzar, zaman yönetimi zorlaşır, verimlilik düşer. Bu döngü, zamanla anksiyeteye, tükenmişliğe ve hatta depresyona dönüşebilir.
Ertelemek bazen sağlığımıza da zarar verir. Doktor kontrolünü ötelemek, egzersizi ve sağlıklı beslenmeyi sürekli yarına bırakmak; kronik yorgunluğa, motivasyon eksikliğine ve fiziksel çöküşe neden olabilir. Geriye dönüp baktığımızda ise sadece “Bir gün yaparım” diye geçirilen yılları görürüz.
Peki çözüm ne?
Cevap basit: Büyük bir işi küçük bir adımla başlatmak.
- Kitap mı yazacaksın? Bir cümleyle başla.
- Egzersiz gözünde mi büyüyor? Beş dakikalık yürüyüşe çık.
- Odan çok mu dağınık? Sadece bir çekmeceyi toparla.
- Proje gözünü mü korkutuyor? Sadece başlığını yaz.
Bu küçük adımlar “başladım” hissini yaratır. Beynin ödül sistemini harekete geçirir. Motivasyon önce gelmez, başladıktan sonra gelir.
Çünkü hayatın “en uygun zamanı” diye bir şey yoktur. Mükemmel anı beklemek çoğu zaman hareketsiz kalmanın bahanesidir.
Oysa küçük başlangıçlar:
- Kaygıyı azaltır, işi gözümüzde küçültür.
- Öz güveni artırır, “Ben yapabiliyorum” duygusunu pekiştirir.
- Disiplini geliştirir, küçük adımlar zamanla alışkanlığa dönüşür.
Şimdi tam zamanı…
Bu yazıyı okuduktan sonra, uzun süredir ertelediğin o iş için küçük bir adım atmaya ne dersin?
Çünkü hayat, erteleyemeyeceğimiz kadar kısa.
Doç. Dr. Dilşad Yıldız Miniksar
dyminiksar@gazeteankara.com.tr
Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Gazete Ankara Köşe Yazarı
Gazete Ankara Dijital Haber Portalı
"Türkiye’nin kalbi Ankara’nın sesi"
www.gazeteankara.com.tr
YORUM YAP