YAZARLAR

08 Ağustos 2025 Cuma, 00:00

Gazi Üniversitesi’nin Mimarı ve Bir Medeniyet Projesi İnşa Eden Bilge: Prof. Dr. Şakir Akça

Bazı insanlar vardır, isimleri sadece bir tabelada, bir salon girişinde ya da bir akademik listede geçmez. O isimler, bir milletin hafızasında, bir üniversitenin ruhunda ve binlerce öğrencinin kaderinde kök salarlar. İşte merhum Prof. Dr. Şakir Akça hocamız böyle bir isimdi. Adı anıldığında sadece bir rektör değil, bir "kurucu", bir "ideal adamı", bir "medeniyet işçisi" akla gelir. Onun ardından yazacağımız her cümle, eksik kalmaya mahkûmdur; çünkü O, yaptıklarıyla konuşmuştur, yaşattıklarıyla yaşayacaktır.

1933 yılında Antalya'nın Elmalı ilçesinde dünyaya gelen merhum Prof. Dr. Şakir Akça, daha ilk gençliğinde sıradan biri olmayacağını belli etmişti. Elmalı Ortaokulu’nun ilk öğrencilerindendi ve henüz o yaşta Bakanlık Belgeleriyle taltif edilen nadide bir başarı hikâyesine sahipti. Ardından İstanbul’un en köklü liselerinden Kabataş Erkek Lisesi'ne, oradan da İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ne uzanan eğitim serüveni, onun disiplinli, inançlı ve çalışkan kişiliğinin aynasıydı.

Askerliğini Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde yedek subay diş hekimi olarak tamamladıktan sonra memleketine döndü ve üç yıl süreyle mesleğini icra etti. Ancak onun gönlünde hep daha fazlası vardı. Avrupa’ya giderek eğitimini geliştirmek istedi. İsviçre’de geçirdiği zaman diliminde sadece bilgiyle değil, vizyonla da donandı. Fakat onun kaderi –ve belki de bizim milletçe şansımız– onu tekrar bu topraklara çağırdı. Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi kurulma aşamasındaydı ve Prof. Dr. Şakir Akça gibi bir mimara ihtiyaçları vardı…

1964 yılında Ankara Üniversitesi kadrosuna katıldı. Asistanlıkla başlayan bu yolculuk; uzmanlık, doçentlik ve nihayetinde profesörlükle taçlandı. Ancak o, sadece akademik unvanların peşinde bir bilim insanı değildi. Aynı zamanda "idare"nin, yani yöneticiliğin, insan ilişkilerinin, ekip ruhunun ve kurumsallaşmanın da ehliydi. Kürsü Başkanlığı, Senatörlük, Dekanlık görevlerinde de bulundu.

Ama O'nu tarih sayfalarına işleyen en önemli görevi, 1982 yılında kurulan Gazi Üniversitesi'nin ilk rektörü olmasıydı. Bu büyük ve asil görev, tesadüflerin değil, derin bir güvenin, yüksek bir liyakatin ve çok yönlü bir birikimin sonucuydu. Nitekim o dönemin yükseköğretim mimarlarından rahmetli Prof. Dr. İhsan Doğramacı’nın güvenini kazanmış, onun yüksek himayesinde yer alan isimlerden biri olmuştur. Aynı zamanda Türk siyaset ve devlet hayatının büyük isimlerinden rahmetli Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in de yakın çalışma arkadaşlarındandı. Bu iki büyük ismin yol arkadaşlığı, Prof. Dr. Şakir Akça’nın yükseköğretim alanındaki yön gösterici rolünü daha da anlamlı kılar.

Bir üniversiteyi sıfırdan kurmak, sadece binalar inşa etmek değildir. O binaların içine ruh üflemek, o fakültelere vizyon aşılamak, o kürsülere ilim ve irfan yerleştirmek gerekir. Prof. Dr. Şakir Akça Hocamız, tam da bunu yaptı. Gazi Üniversitesi’ni, beş yıl gibi kısa bir sürede Türkiye’nin en saygın yükseköğretim kurumlarından biri hâline getirdi. Bu süreçte sadece üniversitenin çekirdek yapısını değil, özellikle Teknik Eğitim Fakültelerinin ülke genelinde yapılanmasında da doğrudan ve çok yüksek düzeyde rol aldı. Teknik öğretimin felsefesine, müfredatına ve insan kaynağına yönelik olarak ortaya koyduğu hassasiyet, bu alana duyduğu özel ilginin ve derin vizyonun açık bir göstergesiydi.

O'nun kurduğu yapıdan zamanla Çorum Hitit, Nevşehir Hacı Bektaş Veli, Kırşehir Ahi Evran, Kastamonu ve Ankara Hacı Bayram Veli, Çankırı Karatekin, Abant İzzet Baysal Üniversiteleri doğdu. Tokat Gazi Osmanpaşa Tıp Fakültesi Tıp eğitimine ilk olarak Gazi Üniversitesi ile yapılan protokol gereği 2002-2008 yılları arasında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde başlanmıştır. (Halen, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Gümüşhane Üniversitesi ve Hakkari Üniversitesi’nin hamisi durumundadır.) Sadece tek bir üniversite değil, adeta bir "yükseköğretim evreni" inşa etmiştir.

Bir kurucunun en büyük başarısı, kuruculuk kadar,  sürdürülebilirliği de sağlamaktır. Prof. Dr. Şakir Akça, kurduğu üniversitenin köklerini öyle sağlam atmıştır ki, bu kurumdan yetişen binlerce akademisyen, yüz binlerce öğrenci hâlâ onun fikirleri, pusulası ve emek mirasıyla yol yürümektedir. O, sadece bir akademik kariyer değil; bir milletin eğitim kaderine yön veren bir strateji üretmiştir. Türk Ocakları Hars Heyeti Başkanlığı ve Ankara Aydınlar Ocağı kurucu üyeliği de onun kültürel derinliğini tamamlayan halkalardır.

Rektörlük görevi boyunca hiçbir zaman asli mesleği olan diş hekimliğini bırakmamıştır. Haftanın bir gününü mesleğine ayırır, meslek aşkını yeni nesillere örnek olacak biçimde sürdürmüştür. Yine yaz aylarında Antalya Elmalı’daki çiftliğine gider, meyve bahçeleriyle meşgul olurdu. Toprakla olan bağı, onun karakterindeki tevazunun ve doğallığın bir yansımasıydı.

Kimi yöneticiler görevi devreder, adı unutulur. Ama Prof. Dr. Şakir Akça gibi isimler, devrettikleri görevle değil; geride bıraktıkları izlerle hatırlanır. Bugün Gazi Üniversitesi’nin bir salonunda toplanan dostları, onun yazdığı hatıratları okuyan öğrenciler, kurduğu bölümlerde görev yapan akademisyenler onun hâlâ yaşıyor olduğunu bize fısıldar. Çünkü onu tanıyanlar bilir: Şakir Hoca bir binadan çok, bir medeniyet projesi inşa etmiştir.

"İyi bir kadroyla işi başarabilirim" derdi hep ve başardı. Güvendiği isimlerle büyük işler yaptı. İnsanlara güvendi, görev verdi, yetki devretti. Bugünün yönetim literatüründe yer alan “yetki paylaşımı”, “vizyoner liderlik” gibi kavramlar, onun fiilen gerçekleştirdiği değerlerdi.

Hayatını "Ata’ya ve Sılaya Borcum" diyerek özetleyen bu büyük dava adamı, vatanına, milletine ve ilme borcunu fazlasıyla ödedi. Onun ardından sadece bir üniversitenin değil, bir milletin şükran duyguları var. Bir ömür boyu taş üstüne çok taşlar koymuş bir büyüğümüzü rahmetle, minnetle ve saygıyla anıyoruz.

Allah’ın rahmeti üzerine olsun, Mekânın cennet olsun. Nurlar içinde uyu Şakir Hocam. Kurduğun üniversiteler yaşıyor, yetiştirdiğin insanlar izini takip ediyor. Borcumuz büyük, hatıran hep bâki kalacak.

Saygılarımla.

Prof. Dr. Ayhan ERDEM – Köşe Yazarı
aerdem@gazeteankara.com.tr
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi
Gazete Ankara Dijital Haber Portalı

 

YORUM YAP

Yorumu Gönder

YORUMLAR (0)