YAZARLAR

26 Nisan 2025 Cumartesi, 00:29

Dijital Mahalle Baskısı: Sosyal Medya Türk Toplumunu Nasıl Dönüştürüyor?

Türkiye'de bir zamanlar mahalle söylentileri dört duvar arasında başlar ve sessizce son bulurdu. Bir fincan çay eşliğinde fısıldanarak söylenen sözler kulaktan kulağa yayılırdı… Bugün bu söylemler internete taşındı: daha hızlı, daha yüksek sesle ve çok daha kalıcı etkilere sahip olarak.  Artık “dijital mahalle baskısı” dediğimiz bir çağda yaşıyoruz.

Geleneksel Türk toplumunda mahalle baskısı—toplumun görünmez ama güçlü denetimi—her zaman önemli bir rol oynamıştır. Davranışları şekillendiren, normları pekiştiren ve bireyleri ortak bir ahlaki zeminde birleştiren bu baskı, şimdi sosyal medya üzerinden yeni bir biçime büründü. Instagram, Facebook, Youtube, TikTok ve X (eski adıyla Twitter) gibi platformlarla daha karmaşık, daha yaygın ve çoğu zaman da acımasız hale geldi.

Artık gençler yalnızca ailelerinin ya da komşularının değil, binlerce anonim kullanıcının, dijital göz hapsinde büyüyorlar. Genç bir kızın giydiği kıyafet, bir gencin saç modeli, kullanılan dil, hatta dinlenen müzik bile herkesin yorumuna açık. Tek bir paylaşım, dijital linç zincirini tetikleyebiliyor; bireyler, uyum sağlamak adına kendi kimliklerinden ödün verebiliyorlar.

Oysa sosyal medya başlangıçta ifade özgürlüğü vaat etmişti ve birçok açıdan bu vaadini tuttu da. Kadınlar, gençler, sanatçılar… Bir zamanlar sesi kısılmış pek çok grup burada kendine alan buldu. Ancak zamanla bu alan, özgünlüğü değil popülerliği; anlayışı değil çatışmayı ödüllendiren algoritmalarla şekillenmeye başladı.

Yeni dijital mahallede baskısı yalnızca geleneksel değerlerden gelmiyor. Popüler olma merakı, sürekli başarı ve mutluluk beklentisi de bireylerin sırtına ağır bir yük bindiriyor. Artık keder bile estetik olmak zorunda. Acı bile “hashtag”lenmeli ki herkese ulaşabilsin…

Psikologlar bu dönüşümün bedelini yakından izliyor. Genç kullanıcılar arasında kaygı bozuklukları, depresyon ve düşük öz saygı oranları hızla artıyor. Sürekli karşılaştırma, “bir şeyleri kaçırma korkusu” ve mükemmel bir hayat kurgulama çabası, özgürleşmesi beklenen bir nesli yeni türden-elektronik  zincirlere mahkûm ediyor.

Yine de tüm bu gürültü içinde umut veren sesler de var. #Sessizİstifa [1] ve #BenDeBuradayım [2] gibi dijital hareketler, internetin yalnızca bir yargılama alanı değil; aynı zamanda iyileşme ve dayanışma platformu olabileceğini de gösteriyor. Bu anlamda insanlar artık geri adım atmayı, dijital benliklerine sahip çıkmayı ve sınır çizmeyi öğrenmeye başlasalar daha iyi olurdu…

Bu noktada kendimize şu soruyu sormalıyız: İnternette nasıl bir mahalle kuruyoruz? Kucaklayan mı, dışlayan mı? Empatiyle mi yaklaşıyoruz, yoksa yalnızca yargılamayı mı tercih ediyoruz?

Çünkü bir zamanlar nazik bir komşunun gülümsemesiyle günümüz değişebiliyordu. Bugün dijital dünyada atılan küçük bir olumlu yorum, bir “beğeni” ya da "destek" mesajı, birinin yüzünü güldürebilir mi?

[1]. İnternet: https://www.google.com.tr/books/edition/Sessiz_İstifa/QzbyEAAAQBAJ?hl=tr&gbpv=0  (25.04.2025)
[2]. İnternet: https://www.bendeburdayim.com/   (25.04.2025)

{o0o}

Nerede Bir Zulüm Varsa, Çatışma Varsa, Adaletsizlik Varsa Sona Erdirmek İçin Biz Oradayız. 

Türkiye’nin Kalbi, Ankara’nın Sesi" olan Dijital Haber Portalı,

 https://www.gazeteankara.com.tr

YORUM YAP

Yorumu Gönder

YORUMLAR (0)