YAZARLAR

27 Nisan 2025 Pazar, 08:00

Mahalle Mektebi, Çınar Altı ve Pazar Yeri: Kentin Hafızası Nerede?

Pazar Buluşmaları

Bir şehri şehir yapan şey yalnızca yolları, binaları, meydanları değildir. Hafızası olmayan şehir, köksüz bir ağaca benzer. Mahalle mektebiyle, çınar altı sohbetiyle, pazar yeriyle şehir ruh kazanır, insan bağ kurar, hatıra bırakır.

Şehir, hafızayla yaşar.
Hafızası olmayan şehir, her sabah yeniden doğmak zorunda kalan bir çocuğa benzer. Nereden geldiğini bilmez, nereye ait olduğunu anlayamaz.
Oysa kadim şehirler, sadece fiziksel mekânlar değil; insanların anıları, sohbetleri, buluşmaları, sevinçleri ve hüzünleriyle şekillenmiş canlı organizmalardır.

Bugün kentleşme dediğimiz şey ne yazık ki çoğu zaman hatıraların silinmesi, mekânların tekdüzeleşmesi anlamına geliyor. Ama biz bir duralım, geriye bakalım:
Bir zamanlar şehri şehir yapan neydi?

Mahalle Mektebi: Bilginin Değil, Terbiyenin Yuvası

Mahalle mektebi, sadece yazı öğretilen yer değil; karakterin yoğrulduğu ocaktı.
Bir çocuğun ilk “Euzü-Besmele” dediği yer, ilk dizini yaraladığı sokaktan sonra sığındığı liman, ilk defa “sıra beklemeyi” öğrendiği mekândı.

Orada:

Bilgi, saygı ile öğrenilirdi.

Öğretmen, sadece ders anlatan değil, hayat gösteren bir rehberdi.

Okumak sadece kelime çözmek değil, kendini çözmeye yolculuktu.

Bugün okul binaları büyüdü ama mahallenin sıcaklığı azaldı.
Mahalle mektepleri, toplumu bir arada tutan sosyal doku için birer ön bellekti.

Çınar Altı Sohbetleri: Gölgesinde Bilgelik Olan Ağaçlar

Bir zamanlar her mahallenin bir çınarı vardı. Sadece gölge değil, gönül verirdi.
Onun altına oturanlar:

  • Hikâyeler anlatır,
  • Dertleşir,
  • Gülüşür,
  • Sessizce birbirinin varlığını hissederdi.

Bugünün kentlerinde ağaçlar betonla yarışır oldu, ama sohbetin gölgesi yok artık.
Çünkü çınar altı, sadece ağaç değil; hayatın yavaşladığı, kalbin açıldığı bir mekândı.

Pazar Yeri: Alışverişten Öte Bir İnsanlık Tecrübesi

Eski pazarlar sadece sebze meyve değil, haber, dua, tebessüm, selam taşırdı.

  • Tezgâhın arkasında bir nasihat,
  • Pazarlığın içinde bir şakalaşma,
  • Kalabalığın içinde tanıdık bir sima vardı.

Bugün market rafları düzgün, barkodlar hızlı ama insan teması eksik.
Pazar yerleri, şehrin nabzının attığı, insanla insanın karşılaştığı mekânlardı.

Bu Mekânlar Neden Kayboldu?

Çünkü şehirler sadece fiziksel değil, sosyal anlamda da dönüşüyor.

  • Siteler mahallenin yerine geçti,
  • AVM’ler çarşıları sildi,
  • Beton çınarları unutturdu,
  • Dijital çağ, sohbeti sessizliğe bıraktı.

Bu dönüşümün ortasında kimliğimizi, hafızamızı, bağlarımızı da yitirme riskiyle karşı karşıyayız.

Peki Ne Yapabiliriz?

Mahalle kültürünü yeniden ihya etmeli: Semt konakları, mahalle merkezleri, küçük okuma odaları…

Sokakları sadece geçilecek yer değil, kalınacak yer hâline getirmeli: Banklar, yeşil alanlar, çınar gölgeleri…

Pazar yerlerini yeniden sosyal alanlara dönüştürmeli: Yerel üretici desteklenmeli, komşuluk bağları güçlendirilmeli.

Sözlü kültürü yaşatmalı: Büyüklerle sohbet eden çocuklar yeniden çoğalmalı.

Sonuç: Şehir, Hatırladıkça Güzelleşir

Bu pazar, yürüdüğümüz sokaklara sadece gözle değil, hatıralarla bakalım.
Bir çınarın gölgesinde durmuş muyduk?
Eski bir okulun kapısından geçmiş miydik?
Bir pazar yerinde babamızla birlikte alışveriş etmiş miydik?

Çünkü şehir, anıların evidir.
Unutursak sadece hatıraları değil; şehri de kaybederiz.

Dr. Oğuz POYRAZOĞLU
Kurucu – Sorumlu Yazı İşleri Müdürü – Gazete Ankara Dijital Haber Portalı
“Türkiye’nin Kalbi Ankara’nın Sesi”
www.gazeteankara.com.tr

YORUM YAP

Yorumu Gönder

YORUMLAR (0)