Yolsuzluğun Coğrafyası: Mitler, Gerçekler ve Küresel Sorumluluk
Kimileri yolsuzluk meselesini yalnızca az gelişmiş ülkelere özgü bir sorun gibi algılar. Oysa bu durum çok daha karmaşık ve çok boyutludur. Geçmişte katıldığım, (mülga) Başbakanlık Teftiş Kurulu ev sahipliğinde 5-6 Aralık 2012 tarihlerinde Ankara’da düzenlenen Güçlendirilmiş Bütünlük Sistemleri İçin Şeffaflık ve Hesap Verebilirliğin Geliştirilmesi Uluslararası Konferansında, özellikle az gelişmiş ülkelerin yolsuzlukla mücadele deneyimleri detaylı şekilde ele alınmıştı.
Örneğin, oturumlardan birinde az gelişmiş ülkelerde yasa dışı mali akışın önlenmesine yönelik uygulamalar tartışılıyordu. Ben de bu noktada, ABD ve İngiltere gibi ülkelerin yasa dışı mali akışları engellemek için ne tür tedbirler aldığını sordum. Bu, panelistler için beklenmedik bir soruydu; çünkü bu konuda hazırlıklı değillerdi ve yanıt vermekte güçlük çektiler.
Peki, az gelişmiş ülkelerde yolsuzluk yapan siyasetçiler, devlet görevlileri ve iş insanları bu haksız kazançları ne yapıyor? Bu soru bizi doğrudan gelişmiş ülkelere götürüyor. Yolsuzluk yapanlar, bu paraları İsviçre, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelere transfer ederek orada değerlendiriyorlar. Burada akla gelen en önemli soru şudur: Bu ülkeler, yolsuzlukla mücadele eden ülkelerin sermayelerini kabul ederek bu yolsuzluğa ortak olmuyorlar mı? Onlara kucak açmak, aslında bu yasa dışı döngünün bir parçası olmak anlamına gelmez mi?
Diğer bir önemli husus ise şudur: Az gelişmiş ülkelerde teknolojik ve savunma sanayi ihaleleri almak için hangi ülkelerin firmaları rüşvet veriyor veya menfaat sağlıyor? Cevabı araştırdığınızda yine gelişmiş ülkelerin firmaları karşınıza çıkar. Bu şekilde verilen rüşvet yolsuzluk değil midir? Kara para neden sürekli gelişmiş ülkelerin kontrolündeki finans merkezlerinde toplanıyor?
Bu sorular, küresel yolsuzluk sisteminin nasıl işlediğini ve gelişmiş ülkelerin bu yapıdaki rolünü açıkça ortaya koymaktadır.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından yayımlanan Yolsuzluk Algı Endeksi (CPI) verilerine göre, gelişmiş ülkelerde yolsuzluk algısı sıfır değildir. Oran düşük olmakla birlikte, bu ülkelerde de yolsuzluk mevcuttur. Örneğin, 2024 yılı Yolsuzluk Algı Skoru (CPI 2024) incelendiğinde, ABD’nin skoru 65, İngiltere’nin 71, İtalya’nın 54 ve Fransa’nın 67 olduğu görülmektedir. En yüksek skor Danimarka’ya aittir (90). Bu da Danimarka’nın dünyada en az yolsuzluk algısına sahip ülke olduğunu gösterir. Çin’in skoru 43, Rusya’nın ise 22’dir. Bu rakamlar, yolsuzluğun gelişmiş ülkelerde de önemli bir sorun olmaya devam ettiğini göstermektedir.
Gelişmiş ülkelerde yolsuzluk, gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelere kıyasla daha gizli, sofistike ve sistematik yollarla gerçekleşir. Hukukun üstünlüğü, şeffaflık mekanizmaları ve güçlü kurumsal yapılar sayesinde küçük çaplı yolsuzluklar azalmış olsa da büyük ve karmaşık yapılar içinde farklı biçimlerde yolsuzluklar sürmektedir. Örneğin, ABD’deki lobicilik faaliyetleri buna iyi bir örnektir. Yasal çerçevede yürütülse de sıklıkla kamu yararına aykırı şekilde etki üretmektedir. Büyük şirketler veya sermaye grupları, siyasetçilere kampanya bağışları yaparak kendi çıkarlarına uygun yasa ve düzenlemeleri çıkarttırmaktadır. Avrupa’da ise rüşvet ve iltimas gibi klasik yolsuzlukların yerini kurumsal nüfuz, şeffaf olmayan bağlar ve çıkar ilişkileri almıştır.
Gelişmekte olan ülkelerde yolsuzluk genellikle daha yaygın, sistematik ve görünür biçimdedir. Kurumsal zayıflıklar, düşük şeffaflık, hukukun işlememesi ve siyasi hesap verilebilirliğin eksikliği, bu tür yolsuzluklara zemin hazırlar. Bu ülkelerde hem küçük çaplı (petty corruption) hem de büyük ölçekli (grand corruption) yolsuzluk türleri sık görülür. Rüşvet, irtikap, görevi kötüye kullanma, kamu ihalelerinde usulsüzlük, nepotizm (kayırmacılık), kronizm (eş-dost kayırmacılığı) ve kayıt dışı ekonomi örnekleri yaygındır.
Geri kalmış ülkelerde yolsuzluk genellikle en yoğun, en yıkıcı ve en sistematik biçimdedir. Yolsuzluk çoğu zaman günlük yaşamın bir parçası haline gelmiş ve devlet mekanizması içinde kurumsallaşmıştır. Siyasal istikrarsızlık, hukukun işlememesi, düşük eğitim seviyesi, gelir eşitsizliği ve dışa bağımlılık gibi faktörler yolsuzluğu daha da derinleştirir. Örneğin Uganda, Ekvator Ginesi, Zimbabve gibi ülkelerde kleptokrasi yani “hırsızlar yönetimi” ifadesi yerinde bir tanımlama olur.
Görüldüğü gibi, yolsuzluk dünyanın her yerinde var. Geri kalmış, gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerde yolsuzluklar söz konusudur. Farklı olan yalnızca yolsuzluğun türleri ve oranlarıdır. Gelişmiş ülkelerde yolsuzluk daha gizli, sofistike ve sistematik yollarla gerçekleşirken; geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde daha çok klasik yolsuzluk türleri öne çıkar. Öte yandan, yolsuzluk oranı az gelişmiş ülkelerde daha yüksekken, gelişmiş ülkelerde görece daha düşüktür.
Sonuç olarak, bir ülkedeki yolsuzluk, küreselleşmenin etkisiyle diğer ülkeleri doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle tek başına yolsuzluğu önlemek mümkün değildir. Küresel ölçekte bir mücadele şarttır. Bu mücadele yalnızca az gelişmiş ülkelerin sorunlarına odaklanmakla kalmamalı, aynı zamanda gelişmiş ülkelerin finansal sistemleri ve uluslararası ticari ilişkileri üzerindeki etkilerini de dikkate almalıdır. Yolsuzluk, coğrafi sınır tanımayan, karmaşık ve çok boyutlu bir sorundur. Gerçek çözüm için uluslararası iş birliği, şeffaflık ve hesap verebilirlik mekanizmalarının güçlendirilmesi elzemdir.
Bugünün Anlam ve Önemi:
15 Temmuz, milletimizin demokrasisine, devletine ve özgürlüğüne sahip çıkma iradesinin en açık şekilde ortaya konduğu bir dönüm noktasıdır. Aziz şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyor; benzer tehditlere karşı milli birlik ve kararlılığımızı bugün de muhafaza ettiğimizi bir kez daha vurguluyoruz.
Ömer YÜREKLİ – Köşe Yazarı
E-posta: oyurekli@gazeteankara.com.tr
www.gazeteankara.com.tr
“Türkiye’nin kalbi Ankara’nın sesi” – Gazete Ankara Dijital Haber Portalı
YORUM YAP