YAZARLAR

G[A]
G[A]
17 Nisan 2025 Perşembe, 02:42

Şiir ve Empati

Durdu GÜNEŞ Şiir sevenlerin birçoğu her şiirin yaşanmış bir gerçeklikten doğup doğmadığını merak eder. Ünlenmiş ve bestelen aşk şiirlerinin öznesi çoğu kez şairlere sorulur. O duygu halinin hayali olamayacağı zannedilir.

Şiir duyarlı bir kalbin meyvesidir. Bu duyarlılık sadece insanın kendi deneyimlerine mahsus değildir. Duyarlılığı harekete geçirecek başkalarının başından geçmiş olsa bile şair tanık olduğu acıları, hasretleri, hüzünleri yaşamış gibi hissedebilir. Bunu sanatına malzeme olsun diye rol gereği yapmaz. Bir sonbahar rüzgârı sararmış bir yaprağı doğal bir şekilde nasıl dalgalandırırsa şairin kalbi de aynı doğallıkla dalgalanır.

Yatılı okulda okurken arkadaşlarımın bazıları sevdiklerine mektup yazarlardı ve benden akrostiş şiir yazmamı isterlerdi. Onların yaşadıklarını ve duygularını öğrendikten sonra şiire dökerdim. Mektuplarında kendi duygularını anlatan benim şiirim olurdu.

Başkalarının aşklarını dile getiren bestelenmiş ünlü şiirlerden birkaç örnek verelim.

Cemal Safi (1938-2018) bir akşam sonrası pencereden dışarıyı seyrediyor. Dışarıda yağmur yağıyor. Ayakkabısı yırtık, üstü perişan ve sırılsıklam olmuş biri bir evi arıyor. “Tunç Apartmanı…” diye soruyor. Sonra o perişan haliyle gözden kayboluyor. Cemal Safi durumdan çok etkileniyor. Bu adamın sevdiği birini aradığını düşünüyor. Hemen bulduğu karton kâğıda, “Ya Evde Yoksan” isimli şiiri yazıyor. Orhan Gencebay bu şiiri besteliyor. Şiir çok sevilen bir şarkıya dönüyor.

“Aşkınla ne garip hallere düştüm

Her şeyim tamam da bir sendin noksan

Yağmur yaş demeden yollara düştüm

İçim ürperiyor ya evde yoksan

**

Ya yolu kaybettim ya ben kayboldum

Ne olur bir daha karşıma çıksan

Tepeden tırnağa sırılsıklam oldum

İçim ürperiyor ya evde yoksan

**

Yanlış mı aklımda kalmış acaba

Muhabbet sokağı numara doksan

Boşa mı gidecek bu kadar çaba

İçim ürperiyor ya evde yoksan”

Söz Orhan Gencebay’dan açılmışken Gencebay’a ait “Dilenci” isimli şarkısının sözleri benzer bir hikâyeye dayanıyor. Samsun’un Ulugazi mahallesinde bir dilenci sevdiğini alamadığı için aklını kaybetmiş, dramatik bir hayat yaşıyor. Yalınayak ve yırtık elbiselerle dolaşıyor. Mahalledekiler ona Pampupu adını takmışlar. Çocuklar onu ne zaman görse taşa tutuyor. Pampupu’nun en tipik davranışı Mahalleden Ayşe Hanım isminde birinin evinin kapısına gidip “Ayşe Hanım Ayşe Hanım bana kızını verecek misin?” diyor, sonra dilencilikten elde ettiği ne varsa kapının önüne bırakıp gidiyor.

Gencebay Pampupu’nun hayatından etkilenerek dilenci ismindeki şiiri yazıp besteliyor.

“Bir dilenciyim senden aşkı dilenen

Her fırsatta hor görülüp belki gülüp alay edilen

Bir dilenciyim geleceği bilmeyen

Senden ne para ne pul ne de acımanı bekleyen

Kırdım kırılmayan

Gururumu ve çok değer verdiğim onurumu

Serdim yollarına ömür boyu beslediğim büyüttüğüm

Yaşatan umudumu

Bekliyorum her gün

Seni görmek için ve çizmen için kaderimin yolunu

Beklemek zormuş

Sabretmek çok zor

Bekletilmek çok zor

Ömrümün her köşesinde seni bekliyorum”

Empati yoluyla yazılmış çok şiirim olmakla birlikte “Hemşire” isimli şiirim bunlar arasında unutamadığım bir şiirlerden biridir.

Yıl 1982 Babam bir ameliyat nedeniyle K. Maraş Devlet Hastanesinde yatıyordu. Ben de refakatçi olarak yanında kalıyordum. Belki benim de sağlıkçı olmamın etkisi olacak, babama sağlık personeli olağanüstü ilgi gösteriyordu. Hemşireler hep güler yüzlü idi. Gereken hizmeti şevkle yapıyorlardı. Bu durum bende büyük bir memnuniyet uyandırıyordu.

Onlara şükran duygumu ifade etmek için bir hasta gözüyle şiir yazıp, mahalli gazete de yayınlamayı düşündüm. Şiiri yazdım. Şiir, adresi belli birine yazılmış değildi. Güzel sağlık hizmeti veren tüm hemşirelere yönelikti.

O dönemde, büyük değer verdiğim hem kişiliğine hem gazeteci yazarlığına saygı duyduğum, Ali Saim Emirmahmutoğlu’na "Hasta duygularını esas alarak yazdığımı" söyleyerek, şiiri okudum. A. Saim Hoca dinledikten sonra gülümsedi, sonra “Durdu, bu sadece hasta duygularıyla yazılmamış, içine refakatçi duyguları da karışmış” dedi. Muhafazakâr bir kültür içinde yetişmiştim. Bir an için yazdığım şiirden dolayı utandım. Şiiri yayımlamaktan vazgeçtim.

HEMŞİRE

Dalgın başım gamlı yastıkta gömülü

Şu fersiz gözlerimde duygular ölü

Sen umut şafağının o beyaz gülü

Gönül bahçemde tek sen varsın Hemşire

**

Koridorda ayak sesin bir müjde

Penceresin devaya, aşka, ümide

Yaramı müşfik ellerin kalbimi de

Sımsıcak duyguların sarsın Hemşire

**

O durgun hava bir ıstırap çemberi

Kol geziyorken koğuş koğuş her yeri

Sen kader masasının şifa defteri

Şu yanık yüreğimde karsın Hemşire

**

Bulut olup içimde deşinen hicran

Yağmura döner gözlerimde an be an

Melek gibi yanımda durduğun zaman

Sadece sen kalbime yarsın Hemşire

**

Damarımda dolaşır titrek bir ateş

Garip ruhumda başlar hicranla güreş

Ben nisan yağmuruna bezenen Güneş

Sen ona can veren baharsın Hemşire

Velhasıl şair sadece kendi yaşadıklarının şiirini yazmaz. Çevresinde gördüğü ve duyarlılığını harekete geçiren her durumu şiire dönüştürebilir.

YORUM YAP

Yorumu Gönder

YORUMLAR (0)