Sorunlu Toplum, Sorunu Bilmeyen Toplumdur
Doğal afetler ve insan kaynaklı kazalar, tarih boyunca insanlığın karşı karşıya kaldığı en büyük sınavlardan biri olmuştur. Ancak dikkat çekici bir gerçek var ki, gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki en büyük fark, bu tür felaketlerin etkilerini azaltma ve kriz yönetimi konusunda gösterdikleri başarıdır. Türkiye'de doğal afetler ve kazalar sonrasında yaşanan can kayıpları ve maddi zararlar, kalkınmış ülkelere kıyasla ne yazık ki daha yüksek seviyelerde gerçekleşmektedir. Peki, bunun temel sebebi nedir? Her felaketin ardından suçlular aranırken, asıl kök nedeni göz ardı mı ediyoruz?
Doğal Afetler ve Türleri
Doğal afetler, dünya genelinde büyük yıkımlara yol açan olaylardır. İklim değişiklikleri ve çevresel faktörler, bu afetlerin sıklığını ve şiddetini artırmaktadır. Genel anlamda, doğal afetleri oluşum sürecine göre iki ana gruba ayırabiliriz:
1. Kademeli ve Uzun Süreli Doğal Afetler
Bunlar; Aşırı soğuklar, Kuraklık, Kıtlık ve Çölleşme olarak belirtilebilir.
2. Ani ve Şiddetli Doğal Afetler
Bunlar ise; Depremler, Seller ve su taşkınları, Toprak kaymaları ve kaya düşmeleri, Çığ felaketleri, Fırtınalar, kasırgalar ve hortumlar, Volkanik patlamalar ile Orman yangınları olarak sıralanabilir.
Türkiye, coğrafi konumu itibariyle meteorolojik karakterli afetlere oldukça yatkın bir ülkedir. En sık karşılaşılan doğa olayları arasında dolu, sel, taşkın, don, orman yangınları, kuraklık, şiddetli yağış, fırtına, yıldırım ve çığ gibi afetler yer almaktadır.
İnsan Kaynaklı Afetler ve Kazalar
Doğal afetlerin yanı sıra insan faktöründen kaynaklanan felaketler de büyük yıkımlara yol açmaktadır. Bunlar arasında;
Nükleer, biyolojik ve kimyasal kazalar, Trafik ve taşımacılık kazaları, Endüstriyel kazalar, Aşırı kalabalıktan doğan kazalar ile Göç ve zorunlu yer değiştirme gibi olaylar bulunmaktadır.
Bu tür olayların her biri, uygun önlemler alınmadığında büyük insan kayıplarına ve maddi zararlara neden olabilmektedir.
Neden Daha Fazla Can ve Mal Kaybı Yaşıyoruz?
Türkiye'de her büyük afetin ardından suçlamalar başlar. Yetkililer hedef tahtasına konur, bazı kişiler tutuklanır, mahkemeler kurulur. Ancak bu süreçler hiçbir zaman kalıcı bir çözüm sağlamaz. Günlerce tartışılır, yazılar yazılır, analizler yapılır; ancak afetler ve kazalar karşısında neden bu kadar büyük kayıplar yaşadığımızın gerçek nedenleri üzerinde yeterince durulmaz.
İşte tam da bu noktada temel bir eksikliğimiz devreye giriyor: Eğitim!
Eğitim Eksikliği, Tüm Problemlerin Kaynağı mı?
Bugün yaşadığımız afet ve kazaların etkisini artıran en önemli faktörlerden biri, toplumumuzun bilinç düzeyidir. Afet bilinci, kriz yönetimi ve risk azaltma konusunda yeterince eğitimli miyiz? Çocuklarımıza ve gençlerimize, doğal afetlere karşı bilinç kazandıran, sorgulayan, düşünen ve çözüm üretebilen bireyler olmalarını sağlayan bir eğitim modeli sunabiliyor muyuz?
Ne yazık ki, ülkemizde eğitim sistemi, ezbere dayalı ve sorgulamayan bireyler yetiştiren bir yapıya sahiptir. Oysa eğitim, sadece akademik başarıyı değil, hayatın her alanında bilinçli, araştıran ve çözüm odaklı bireyler yetiştirmeyi amaçlamalıdır. Eğitimin içeriği, sadece ders kitaplarında yer alan teorik bilgilerle sınırlı kalmamalı; hayatta karşılaşabileceğimiz gerçek sorunlarla nasıl başa çıkabileceğimizi de öğretmelidir.
Ne Yapılmalı?
§ Eğitim sisteminde reform yapılmalı: Ezbere dayalı eğitimden uzaklaşarak, analitik düşünmeyi ve sorgulamayı teşvik eden bir model benimsenmelidir.
§ Afet bilinci artırılmalı: Okullarda ve toplumun genelinde afet farkındalığı eğitimleri verilmelidir.
§ Kriz yönetimi becerileri kazandırılmalı: İnsanlar, afetler sırasında nasıl hareket edeceklerini bilmeli ve gerekli önlemleri önceden almalıdır.
§ Sorumluluk bilinci geliştirilmelidir: Sadece afet sonrası suçlu aramak yerine, herkesin kendi payına düşen sorumluluğu yerine getirmesi sağlanmalıdır.
Sonuç olarak, ülkemizde yaşanan her afetin ardından yaşanan kayıpların azaltılması için uzun vadeli ve kalıcı çözümler üretmeliyiz. Ancak bunu gerçekleştirebilmek için önce temel bir gerçeği kabul etmeliyiz: Sorunların kaynağı eğitimdir ve eğitimi değiştirmeden hiçbir şeyi değiştiremeyiz!