YAZARLAR

24 Mayıs 2025 Cumartesi, 00:00

Üretken Yapay Zekâ Ve Altın Oran: Mükemmelliğin Dijitalle Buluşması, Yaşadığımız Dünyaya Başka Bir Bakış

İnsanlık tarihi boyunca doğanın simetrisi, evrendeki düzen ve estetik anlayışı belirli oranlarla tanımlanmaya çalışılmıştır. Bu oranlardan biri, belki de en etkileyicisi, altın orandır. Matematiksel olarak yaklaşık 1.618'e tekabül eden bu oran, doğada, sanatta, mimaride ve hatta insan yüzünde kendine yer bulmuştur. Peki, bu kadim oran ile günümüzün en ileri teknolojilerinden biri olan üretken yapay zekâ (Generative AI) nasıl bir kesişim noktasında buluşabilir? Bu soruya cevabı, altın oranın ve üretken yapay zekânın tanımlarını vererek başlayalım.

Altın oran: Bir bütünün iki parçaya öyle bir şekilde bölünmesidir ki, küçük parçanın büyüğe oranı, büyüğün bütüne oranına eşit olur. Matematiksel olarak bu oran şu şekilde ifade edilir:

a+ba=ab=φ≈1.618\frac{a+b}{a} = \frac{a}{b} = \varphi \approx 1.618aa+b​=ba​=φ≈1.618

Bu oran doğada sıklıkla karşımıza çıkar: Ayçiçeği tohumlarının dizilişi, yumurtanın yapısı, karnabahar,  bir salyangozun kabuğu, bir ağaç fidesi, deniz kabuklarının spiral yapısı, hatta DNA'nın helezon yapısı, insan elinin yapısı ve vücudunun tamamı altın orana göre şekillenmiştir. Sanatta ise Leonardo da Vinci’nin Vitruvius Adamı veya Mona Lisa gibi eserler altın oranı temel alır. Mimaride Parthenon Tapınağı, modern dünyada ise kredi kartlarının boyutları ve daha yüzlerce örnek bu oranla şekillendirilmiştir. Kısacası, estetiğin, zarafetin ve dayanımın olduğu her yerde karşımıza çıkmaktadır.

Üretken yapay zekâ: İnsan benzeri içerikler üretme kabiliyetine sahip, insansı davranışları örnekleyen yapay zekâ sistemlerini ifade eder. Bu teknolojiler, metin, görüntü, ses, video ve hatta kod üretebilmektedir. GPT-4, DALL·E, Midjourney gibi modellerle şekillenen bu alan, sanat, medya, tıp ve eğitim gibi çok sayıda sektörde devrim niteliğinde etkiler yaratmaya devam etmektedir.

Bu İki Kavram ve Bir Araya Gelmesi

  • Sanat ve Görsel Tasarımda Estetik Devrim

Üretken yapay zekâ ile oluşturulan görsellerde altın oranın uygulanması, görsel kompozisyonların daha estetik ve dengeli olmasını sağlar. Örneğin, bir yapay zekâya "altın orana uygun bir portre resmi üret" komutu verildiğinde, AI modelinin portrede göz, burun, ağız yerleşimini bu orana göre yapması mümkün hâle gelir.  Ve insan gözüne "doğal" ve "güzel" gelen görüntüler ortaya çıkar.

  • Mimari ve Şehir Planlamasında Yeni Ufuklar

Mimarlıkta üretken yapay zekâ modelleri, kullanıcı girdileriyle altın oran temelli bina planları, cephe tasarımları veya iç mekân düzenlemeleri oluşturabilir. Böylece hem estetik hem de fonksiyonel ve dayanıklı yapıların sayısı artabilir. Akıllı şehir tasarımlarında yapay zekânın altın oranla desteklenmiş önerileri, insan psikolojisi ve konforu açısından yaşanabilir, daha ferah alanlar oluşturabilir.

  • Moda ve Endüstriyel Tasarımda Estetik Otomasyon

Bir kıyafet tasarımı, ürün ambalajı ya da endüstriyel tasarım nesnesi üretmek için ÜYZ kullanıldığında, altın oran algoritması bu tasarımların hem ergonomik hem estetik olmasını sağlayabilir. Gözlükten cep telefonuna kadar her ürün, kullanıcıya görsel uyum hissi verir.

  • Eğitimde Yaratıcılığın Matematiksel Temelleri

Eğitim teknolojilerinde üretken yapay zekâ, öğrencilere görsel sanatlar veya matematik konularını öğretirken altın oranı örneklerle birleştirerek hem soyut hem somut öğrenme sağlar. Bir öğrenciye "altın oranla hikâye anlatımı" yaptırmak, yapay zekâyla geliştirilen yaratıcı yazma araçlarıyla mümkündür. Bu, sanat ile bilimin bütünleşmesini sağlayan bir pedagojik yaklaşım örneği olacaktır.

Etik ve Ontolojik Bir Soru: "Güzellik Makineye Mi Aittir?"

Burada asıl felsefi tartışma başlamaktadır: Eğer yapay zekâ estetik kararlar alabiliyorsa, "güzel" olanın tanımı artık insan merkezli olmaktan çıkar mı? Üretken yapay zekânın oluşturduğu içeriklerin altın oran gibi kadim bir estetik değeri içermesi, bu içeriklere bir “asalet” kazandırır mı?

Bu sorular, teknoloji ile felsefenin, yapaylıkla doğallığın sınırlarını sorgulamamıza neden olmaktadır. Bu sorular, hala cevaplanması zor olan sorular sınıfında tasnif edilecek gibi görünmektedir.

Sonuç: Üretken yapay zekâ, yalnızca bir içerik üreticisi değil, estetik normlarla donatıldığında bir "dijital sanatkâr" olabilir. Altın oran ile birleştiğinde ise bu üretim, yalnızca işlevsel değil, aynı zamanda insan ruhuna hitap eden bir forma bürünecektir.

Bu, insanlığın doğayla uyum içinde geliştirdiği en kadim estetik ölçülerden biriyle, en yeni dijital teknolojisinin el sıkışması olacaktır. Bu birleşme, sanatın, bilimin ve teknolojinin sınırlarında bulunan "dijital estetik çağının" habercisi gibi görünmektedir. Gelecek hesaplarımızı bu çağa uygun olarak yapmalıyız. Saygılarımla.

Prof. Dr. O. Ayhan ERDEM
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi

Gazete Ankara Dijital Haber Portalı Köşe Yazarı
aerdem@gazeteankara.com.tr
www.gazeteankara.com.tr

"Türkiye'nin kalbi, Ankara'nın sesi"

YORUM YAP

Yorumu Gönder

YORUMLAR (0)