YAZARLAR

18 Ekim 2025 Cumartesi, 00:00

Türkiye’de 5G Teknolojisinin Sosyo-Teknolojik ve Enerji Boyutları Üzerine Bir Değerlendirme

Teknoloji insanlığın kaderini yeniden yazıyor. Buhar makinesi sanayi çağını, internet bilgi çağını başlattıysa; 5G teknolojisi de şüphesiz “bağlantı çağı”nın kapılarını aralamaktadır. Bu yeni nesil iletişim standardı, yalnızca mobil telefonlarımızın hızını artırmakla kalmayacak; aynı zamanda şehirlerin, fabrikaların, hastanelerin ve tarım alanlarının dijital bir ekosistem içinde birbirine konuştuğu bir dünyayı inşa edecektir.


5G Nedir, Ne Getirir?
5G teknolojisi, 4.5G’nin (İyileştirilmiş 4G) doğal devamı olarak görülse de, aslında bir şebeke devrimidir. Uçtan uca dönüşüm sayesinde 4.5G’ye göre 10 kata kadar daha yüksek veri hızı, milisaniye düzeyinde gecikme ve çok daha fazla cihaz bağlantısı sunar.

Bu, izlediğimiz filmlerden çevrimiçi oyunlara, kullandığımız navigasyonlardan sağlık hizmetlerine kadar her alanda hız, verimlilik ve güvenilirlik anlamına gelir. Artık milyonlarca sensör aynı anda birbirine bağlanabilecek, şehir trafiği gerçek zamanlı yönetilebilecek, ameliyatlar uzaktan yapılabilecek ve fabrikalar kendi kendini organize edebilecektir. 5G, yalnızca bir ağ değil, akıllı yaşamın altyapısıdır.

Türkiye İçin Fırsatlar
Türkiye, 5G’ye geçişte önemli bir eşiktedir. Mevcut 4.5G altyapısı güçlüdür; yerli baz istasyonu geliştiren ULAK projesi teknolojik bağımsızlığın sembolü hâline gelmiştir. Bu sayede, akıllı şehir projeleri, yerli savunma teknolojileri, tarım otomasyonu, eğitimde sanal laboratuvarlar ve uzaktan sağlık hizmetleri gibi alanlarda büyük sıçrama fırsatları doğmaktadır.

5G’nin Türkiye için anlamı yalnızca hız değildir; stratejik bir dijital dönüşüm hamlesidir. Ekonomik büyümenin yanı sıra veri güvenliği, yerli yazılım geliştirme kapasitesi ve siber egemenlik açısından da ulusal öneme sahiptir.

Enerji ve Sürdürülebilirlik Boyutu
Ancak, 5G’nin yaygınlaşması beraberinde enerji ve su tüketimi boyutunu da getirmektedir. 5G baz istasyonları, 4.5G’ye göre daha yoğun veri aktarımı sağladığından, enerji ihtiyacı önemli ölçüde artmaktadır. Yapılan araştırmalar, 5G altyapısının tam kapasiteyle çalıştığı senaryolarda bir şehirde enerji tüketiminin %20–30 artabileceğini göstermektedir.

Aşağıdaki tablo, Türkiye’de bazı büyük şehirler ve ülke genelinde 5G ile öngörülen enerji tüketimi artışını göstermektedir:

Tablo 1: Türkiye’de 5G Baz İstasyonlarının Enerji Tüketimi (Tahmini)

Şehir / Bölge

Mevcut 4.5G Enerji Tüketimi (GWh/yıl)

5G ile Tahmini Artış (%)

5G Enerji Tüketimi (GWh/yıl)

İstanbul (15 milyon)

25,000

20

30,000

Ankara (5,5 milyon)

8,500

25

10,625

İzmir (4,5 milyon)

7,000

25

8,750

Türkiye Genel Ortalama

100,000

20–30

120,000–130,000

Veri merkezleri ve baz istasyonları su da kullanır; özellikle veri merkezlerinin soğutma sistemleri, artan 5G veri trafiğiyle birlikte su tüketimini artırmaktadır. Aşağıdaki tablo, Türkiye’de veri merkezlerinin 5G ile tahmini su tüketimini göstermektedir:

Tablo 2: Türkiye’de Veri Merkezlerinin Su Tüketimi (Tahmini)

Veri Merkezi / Şehir

Mevcut Su Tüketimi (m³/yıl)

5G ile Tahmini Artış (%)

5G Tahmini Su Tüketimi (m³/yıl)

İstanbul Büyük Veri Merkezi

15,000,000

30

19,500,000

Ankara Veri Merkezi

5,000,000

25

6,250,000

İzmir Veri Merkezi

3,000,000

25

3,750,000

Türkiye Genel Toplam

50,000,000

20–30

60,000,000–65,000,000

Bu veriler, 5G’nin sadece dijital dönüşümü değil, aynı zamanda enerji ve su kaynakları üzerindeki ek yükü de beraberinde getirdiğini göstermektedir. Dolayısıyla, enerji verimli baz istasyonları, yenilenebilir enerji kullanımı ve veri merkezlerinde su tasarrufu önlemleri kritik önem taşımaktadır.

Zorluklar ve Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
Her yenilik beraberinde bazı riskler taşır. 5G’nin en büyük zorluklarından biri yüksek altyapı maliyetidir. Binlerce yeni küçük hücre baz istasyonu kurulması gerekir; bu da özellikle kırsal bölgelerde yatırım maliyetini artırır ve dijital uçurum tehlikesini gündeme getirir.

Bir diğer önemli konu siber güvenliktir. Bağlanan cihaz sayısı arttıkça saldırı alanı da genişler. Türkiye’nin 5G altyapısını kurarken yerli siber güvenlik yazılımlarına ve veri koruma politikalarına özel önem vermesi gerekmektedir.

Sağlık Endişeleri Üzerine Bilimsel Değerlendirme
Kamuoyunda zaman zaman “
5G insan sağlığına zararlı mı?” sorusu dile getirilir. Bu endişeler, elektromanyetik dalgaların “radyasyon” kavramıyla karıştırılmasından doğmaktadır. Oysa 5G’nin kullandığı radyo dalgaları iyonlaştırıcı değildir; yani DNA’ya zarar vermez, hücre mutasyonu yaratmaz.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC) ve Avrupa Komisyonu Bilimsel Komitesi’nin bugüne dek yayımladığı raporlar, 5G’nin insan sağlığı üzerinde kanıtlanmış bir olumsuz etkisi bulunmadığını göstermektedir. Yine de bilimsel ihtiyat gereği, uzun vadeli izleme çalışmaları devam etmektedir.

Türkiye’de BTK ve TÜBİTAK gibi kurumların baz istasyonlarının güç düzeylerini düzenli olarak ölçmesi ve bu verileri şeffaf biçimde kamuoyuyla paylaşması son derece önemlidir. Teknolojide güven, yalnızca mühendislik başarısıyla değil, toplumsal bilgilendirme ve saydamlıkla da inşa edilir.

Sonuç
5G, Türkiye için yalnızca bir teknolojik yenilik değil, dijital egemenliğin ve sürdürülebilir kalkınmanın altyapısıdır. Bu teknoloji, akıllı şehirlerden tarıma, sağlıktan eğitime kadar her alanda verimliliği artıracak; ancak enerji ve su yönetimi, siber güvenlik, eşit erişim ve toplumsal farkındalık gibi konuları da gündemde tutmayı gerektirecektir.

Geleceğe doğru hızla ilerlerken unutmamamız gereken şudur: Teknoloji insanı yönetmemeli, insan teknolojiyi anlamalı ve yönlendirmelidir. Bilimsel temele dayalı, etik sınırları gözeten, enerji ve su verimliliği ile toplum yararını merkeze alan bir 5G stratejisi, Türkiye’yi sadece dijital değil, aynı zamanda sürdürülebilir bir bilgi çağına taşıyacaktır.

Saygılarımla

Prof. Dr. Ayhan ERDEM – Köşe Yazarı
aerdem@gazeteankara.com.tr
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi
Gazete Ankara Dijital Haber Portalı

YORUM YAP

Yorumu Gönder

YORUMLAR (0)