YAZARLAR

11 Ağustos 2025 Pazartesi, 00:00

Sarsılan Duvarlar, Unutulan Dersler: 10.08.2025, Sındırgı Depreminin Ardından

“Tabiat, sessizce uyarır; insan ise ancak acıyla anlar.”

10 Ağustos 2025, saat 19:53.46… Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde yerin derinliklerinden gelen korkunç bir uğultu, saniyeler içinde yeryüzüne yayıldı. 6.1 büyüklüğündeki deprem, yalnızca binaları değil, hafızalarımızı da sarstı. Bir düzine bina yıkıldı; toz bulutlarının arasında çığlıklar yükseldi. Sarsıntı, çevre illerin dışında, Aydın-Kuşadası’ndan Ankara’ya, oradan İstanbul’a kadar hissedildi. “uzakta” sanmanın ne kadar boş bir teselli olduğunu bir kez daha gördük.

Deprem ne saati sorar ne adresi… Kapımızı çalmadan girer, geriye bir sessizlik bırakır. O sessizlikte, kayıplarımızın isimlerini gözlerimiz dolu, dudaklarımız titreyerek fısıldarız. Türkiye, dünyanın en aktif fay hatlarından birinin üzerinde yaşıyor. Hepimiz biliyoruz; ama bildiklerimizi hayata geçirmekte yetersiziz. Her büyük felaketten sonra “ders çıkaracağız” diyoruz, fakat o dersler, raflarda tozlanıyor.

Yıkılan binalar, eksik denetimler, görmezden gelinen imar planları… Bunlar, yıllardır yazılı duran ama okunmayan uyarıların satırlarıdır. Deprem güvenliği, yalnızca betonun kalitesiyle değil, denetimin vicdanıyla da ilgilidir.

Bugün hâlâ “kağıt üzerinde” yapılan kontroller, “nasılsa olur” mantığıyla onaylanan projeler var. Gerçek güvenlik, sahada ter döken mühendislerin, yapı ustalarının ve teknik ekiplerin titiz çalışmasıyla sağlanır.

Kentsel dönüşüm, sadece eski binaları yıkıp yenilerini yapmak değildir; yaşam kültürünü değiştirmektir. Bilimden uzak, rant odaklı projeler, yeni riskler üretir. Deprem gerçeğini merkeze alan, mühendislik disiplinine kulak veren, şehir estetiği ve sosyal dokuyu gözeten bir dönüşüm modeli olmadan “yenilenmiş” şehirler bile riskli kalır.

Deprem bilinci, yalnızca afet çantası hazırlamaktan ibaret değildir. Bu bilinç; çocukların okul tatbikatlarından, belediyelerin kriz planlarına; apartman toplantılarındaki kaçış senaryolarından bireysel farkındalığımıza kadar uzanan bir kültürdür. Japonya’nın başarısı, bu kültürel disiplinin ürünüdür. Biz de depremi yalnızca “yaşadığımızda hatırladığımız” bir olgu olmaktan çıkarıp, hayatımızın ayrılmaz bir parçası hâline getirmeliyiz.

Türkiye’nin Deprem Gerçeği

  • Türkiye, Alp-Himalaya deprem kuşağı üzerindedir.
  • Ülkemizde 500’den fazla aktif fay hattı bulunmaktadır.
  • Son 30 yılda: 1999 Marmara, 2023 Kahramanmaraş, Bugün ise (10.08.2025) Sındırgı depremleri yaşandı.
  • Riskli bölgeler: Marmara, Ege, Doğu Anadolu ve Kuzey Anadolu Fay Hattı çevresi.

Deprem Anında Yapılması Gerekenler

  • Sakin olun:  Panik, yanlış kararların en büyük nedenidir.
  • Çök-Kapan-Tutun: Güvenli bir yerde alçalarak başınızı koruyun.
  • Pencerelerden uzak durun: Cam kırıkları yaralanmalara neden olabilir.
  • Asansör kullanmayın: Sarsıntı bitene kadar risklidir.
  • Sarsıntı sonrası tahliye:  Sarsıntı bitince çevre güvenliğini kontrol edip binayı terk edin.

Sındırgı depremi, belki de daha büyük bir felaketin eşiğinden döndüğümüz bir uyarı niteliğindedir. Yarın ne olacağını bilemeyiz, fakat bildiğimiz bir gerçek var: Hazırlıklı toplumlar daha az kayıp verir. Bu ülke, acının coğrafyası olmamalı. Bizler, sevdiklerimizi enkaz başında aramak zorunda kalmayacağımız bir geleceği hak ediyoruz.

Yıkılan binaların enkazında sadece taş ve toprak değil; yarım kalmış hayaller, tamamlanmamış cümleler, sarılamamış eller vardı. O elleri bir daha kaybetmemek için bugünden harekete geçmeliyiz. Deprem gerçeği bize her seferinde “hazırlıklı ol” diye haykırıyor. Bu sesi duymamak, sadece ihmalkârlık değil, geleceğe karşı işlenmiş bir suçtur.

Dileğimiz, Sındırgı’da yaşanan bu acının bir daha tekrarlanmaması; alınacak önlemlerle, kayıpların yalnızca geçmişin sayfalarında kalmasıdır. Depremi durduramayız; ama onun hayatlarımızı susturmasına engel olabiliriz.

Sonuç
Biz, bu satırları yazarken bile, fay hatlarının derinden ve sessizce nefes aldığını biliyoruz. O sessizlik, bize bir gün yeniden dokunacak. İşte o gün geldiğinde, kaybettiğimiz canların hatırası bize sadece yas değil, doğruyu yapma cesareti versin. Çünkü ancak o zaman, toprağın altından yükselen ses, acının değil, direncin ve umudun sesi olur.

Saygılarımla

Prof. Dr. Ayhan ERDEM
aerdem@gazeteankara.com.tr
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi
Gazete Ankara Dijital Haber Portalı – Köşe Yazarı

 

e Yazarı
aerdem@gazeteankara.com.tr
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi
Gazete Ankara Dijital Haber Portalı.tr

Gazi Üniversitesi Öğretim
Gazete Ankara Dijital Haber Portalı – Köşe Yazarı

com.tr
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi
Gazete Ankara Dijital Haber Portalı – Köşe Yazar

 

YORUM YAP

Yorumu Gönder

YORUMLAR (0)