YAZARLAR

11 Mayıs 2025 Pazar, 12:21

Çocuğunun Gölgesi Olan Ebeveyn: Korumak mı, Engellemek mi?

Bugünün anne babaları çocuklarının başına gelebilecek en küçük bir olumsuzluğu dahi yaşamamaları için adeta bir “ helikopter ebeveyn” veya bir “koruyucu melek” gibi hayatlarının her anında yer alıyorlar. Çocuklarının sabah kalkışından gece yatışına, ödev yapmasından arkadaş ilişkilerine kadar her anlarını düzenleyen, önlerine dikenli yollar çıkmasın diye elleriyle otları temizleyen, bir nesil ebeveynlerle karşı karşıyayız. İlk bakışta bu ilgi; sevgi ve sorumluluk gibi görünse de, aslında çocuğun ruhsal ve kişisel gelişiminde geri dönülmesi güç bir boşluk oluşturacaktır.

Ebeveynin her şeyi yapması, çocuğun hiçbir şey yapamaması anlamına gelmez mi? Yere düşmesini istemediğimiz bir çocuğu yürütmemekle, aslında onun yürüme kaslarını köreltmiyor muyuz? Unutmayınız! Çocuklarınızın önlerindeki küçük çukurları kaldırmakla, onların gelecekte derin çukurlara düşmesine neden olabilirsiniz.

Çocukluk, öğrenme uygulamasının yapıldığı laboratuvarlardır. İnsan beyninin gelişimi sadece okulda alınan bilgilerle değil, günlük yaşamın karmaşası içinde alınan küçük kararlarla, yapılan hatalarla, o hataların sonuçlarıyla yüzleşmeyle şekillenir. Ancak çocuğun tüm kararlarını anne ya da baba veriyorsa, bu deneyim alanı baştan kaybedilir. Kendi sorununu çözmeyen bir çocuk, büyüdüğünde ne iş yaşamında inisiyatif alabilir, ne de duygusal ilişkilerinde sağlıklı sınırlar çizebilir.

Psikolojik gelişimin en temel kurallarından biri şudur: "Korunarak değil, deneyimleyerek olgunlaşılır."

Bugün üniversite sıralarında ya da iş başvurularında karşılaştığımız birçok genç, güçlü diplomalarına rağmen “karar veremeyen”, “risk alamayan”, “sürekli onay bekleyen” bireyler hâline gelmiştir. Çünkü onlara küçüklükten beri kendi kararlarını almaları değil, sadece “doğruyu” yapmaları öğretilmiştir. Ancak hayat doğrular ve yanlışlarla değil, çoğu zaman belirsizliklerle doludur.

Ebeveyn olarak çocuklarımız için elbette en iyisini isteriz. Bu en doğal durumdur.  Ancak "en iyi" sandığımız şey, onların yerine her kararı almaksa, bu iyilik değil; onların potansiyelini azaltmak, geleceğinden çalmak olur.

Bazen çocuklarımıza duyduğumuz sevgiyle onları sarıp sarmalarken, aslında kendi korkularımızı bastırıyoruz. Kaygıların yoğun yaşandığı günümüz dünyasında, onların incinmesini istemiyoruz. Ancak unutmamamız gereken şey de şudur: Gerçek sevgi, her şeyi yapmak değil; zaman zaman geri çekilmeyi de bilmektir.

Onların kendi kararlarını almalarına izin vermek, hata yapmalarına göz yummak, acı tecrübelerle baş başa kalmalarını sağlamak, kötü bir ebeveyn olduğumuzu göstermez. Aksine, bu çeşit davranışlar, onların kişiliğini inşa etmelerine yardımcı olan en önemli adımlardır.

Çocuklarımıza güvenelim, onlara gölge olmayalım, rehber olalım. Onların bizden farklı yollar seçeceklerine, farklı düşüneceklerine, bazen başarısız olacaklarına ama yeniden ayağa kalkacaklarına inanalım. Ebeveynlik, çocuğun önüne ışık tutmak değil, elindeki feneri nasıl kullanacağını öğretmektir.

Bırakalım yere düşsünler. Bırakalım kendi ödevlerini kendileri yapsınlar. Bırakalım sabah kendi alarmını kurup okula geç kalmamayı da öğrensinler. Çünkü hayat, sürekli bir yardımla değil, insanın kendi ayak sesleriyle öğrenilir.

Çocuk gelişiminde yapılan hatalar, doğru yaklaşımlarla büyük ölçüde telafi edilebilir. Çünkü çocuklar esnektir; duygusal, bilişsel ve davranışsal açıdan öğrenmeye ve değişime açıktırlar. Ancak bu telafi süreci, zamanlama, samimiyet ve süreklilik gerektirir.

Çocuk gelişiminde yapılan hataların nasıl telafi edilebileceğine dair bazı temel yollar ve öneriler:

  • Farkında Olmak ve Kabul Etmek

Telafinin ilk adımı, hatanın farkına varmaktır. Ebeveynlerin "ben yanlış yaptım" diyebilmesi, hem çocuğun güvenini yeniden kazanır hem de ona insan olmanın doğasında hata yapmak olduğunu öğretir.

Örnek: “Geçen hafta sana bağırmam yanlıştı. Çok üzgünüm, bunu hak etmedin.”

  • Özür Dileyebilmek

Birçok ebeveyn, çocuğundan özür dilemenin otorite kaybı olduğunu zanneder. Oysa tam tersi doğrudur: Özür dilemek, hem model olma hem de duygusal bağ kurma açısından çok değerlidir.

Özür, çocuğun da ileride empatik, sorumluluk sahibi ve onarıcı bir birey olmasını sağlar.

  • Davranışı Değiştirmek

Özür, sadece sözle değil, eylemle de desteklenmelidir. Eğer örneğin aşırı korumacı bir tutum sergilenmişse, çocuk daha fazla özgürlük tanınarak bu davranış değiştirilebilir.

Örnek: “Artık ödevini senin yerine yapmayacağım, ama takıldığında birlikte bakabiliriz.”

  • Duygusal Güvenlik Ortamı Oluşturmak

Geçmişte güven zedelenmiş olsa bile, tutarlı, anlayışlı ve şefkatli bir iletişim ortamı ile yeniden inşa edilebilir. Çocuk kendini ifade edebildikçe ve yargılanmadığını gördükçe yakınlaşma başlar.

  • Gelişimsel Destek Sunmak

Hatalı yaklaşımlar nedeniyle gelişimsel eksikler oluşmuşsa (örneğin öz güven eksikliği), bu alanlar bilinçli olarak desteklenmelidir. Takdir, sorumluluk verme, seçim hakkı tanıma gibi yöntemlerle bu eksikler giderilebilir.

  • Profesyonel Yardım Almaktan Çekinmeyin

Bazı durumlarda (ağır ihmal, duygusal istismar vb.) aile içindeki telafi çabaları yeterli olmayabilir. Bu gibi durumlarda bir çocuk gelişimi uzmanı ya da psikolog desteği çok kıymetlidir. Onlardan yardım alınabilir.

  • Geç Değildir, Her Yaşta Telafi Mümkündür

Erken yaşta yapılan hatalar, ergenlikte ya da genç yetişkinlikte de telafi edilebilir. Anahtar; duygusal yakınlık kurmak, açık iletişim ve değişime açık olmaktır.

Unutmayalım! Çocuklarımız; günümüz nüfusunun %20’sini, geleceğimizin %100’ünü teşkil ediyor. Sağlıcakla kalın.

ANNELER GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN

Bugün adı merhametle, yüzü sabırla, kalbi sonsuz sevgiyle yazılmış insanların günüdür!
Anne; Eli üzerimizden hiç eksik olmasın diye dua ettiğimiz, varlığıyla hayata anlam, yokluğuyla tarifsiz bir boşluk katan insandır. Bir ömrün en sıcak sesi, en sessiz duası, en güçlü dayanağıdır. Yorulsa da belli etmez, kırılır ama dağ gibi ayakta kalır.  Bir öpücükle ağrıyı dindiren, bir bakışla güven veren yegâne sığınaktır. Attığı terliğin ardından, vurmasın diye içinden dua eden insandır.

Başta şehit anneleri olmak üzere, ebediyete uğurladığımız tüm annelerimizi rahmetle,  hayatta olan tüm annelerimizi minnetle anıyoruz. Her birine sağlık, huzur ve sevgi dolu bir ömür diliyoruz. 

Prof. Dr. O. Ayhan ERDEM
aerdem@gazeteankara.com.tr

{o0o}

Nerede Bir Zulüm Varsa, Çatışma Varsa, Adaletsizlik Varsa Sona Erdirmek İçin Biz Oradayız.  Türkiye’nin Kalbi, Ankara’nın Sesi" olan Dijital Haber Portalı,   https://www.gazeteankara.com.tr

 

 

 

YORUM YAP

Yorumu Gönder

YORUMLAR (0)