YAZARLAR

08 Mart 2025 Cumartesi, 01:58

Türkiye'nin İklim Kanunu ve Yeşil Dönüşüm Süreci

Merhaba değerli okuyucularımız,

Sizleri en içten dileklerimle selamlıyorum. Bu yazı, Türkiye'nin İklim Kanunu ve Yeşil Dönüşüm sürecinin önemini ele almak ve bu süreçlerin sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda taşıdığı anlamı vurgulamak amacıyla kaleme alınmıştır.

İklim Kanunu, ülkelerin sera gazı emisyonlarını azaltma, iklim değişikliğine uyum sağlama ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etme amacıyla hazırladıkları yasal düzenlemeleri ifade eder.

İklim değişikliğiyle mücadele kapsamında sera gazı emisyonlarını azaltmayı hedefleyen ülkemiz İklim Kanunu ile net sıfır emisyon hedefleri, yenilenebilir enerji teşvikleri, sanayide yeşil dönüşüm ve karbon fiyatlandırma mekanizmalarını düzenlemek istemektedir. Türkiye de 2021’de Paris İklim Anlaşması’nı onaylayarak 2053 Net Sıfır Emisyon hedefini belirlemiş ve İklim Kanunu hazırlıklarına başlamıştır. Bu kapsamda, fosil yakıt tüketimini azaltmaya yönelik politikalar, sanayide düşük karbonlu dönüşüm ve karbon fiyatlandırma sistemleri gibi çeşitli uygulamalar gündeme gelmektedir.

Türkiye’nin karbon emisyonlarını belirli yıllar için aşamalı olarak azaltmasını zorunlu kılan hedefler belirlenecek. Sanayi kuruluşları ve enerji sektörü için emisyon ticaret sistemi veya karbon vergisi gibi araçlar oluşturulacak. Şirketler için yeşil yatırımları teşvik eden destek mekanizmaları ve vergisel avantajlar sunulacak. Sanayi, tarım, ulaşım ve enerji gibi sektörlerde düşük karbonlu teknolojilere geçiş hızlandırılacaktır.

Türkiye’de İklim Kanunu Çalışmaları

Türkiye, iklim değişikliğiyle mücadelede karbonsuzlaşma yol haritası oluşturmak, emisyon azaltma hedeflerini netleştirmek ve karbon fiyatlandırma mekanizmasını geliştirmek için çalışmalar yürütmektedir. Henüz yürürlüğe girmiş bir İklim Kanunu bulunmasa da, 2025 yılı içinde Meclis’e sunulması beklenmektedir. Sanayi ve enerji sektörlerinde emisyon ticaret sistemi veya karbon vergisi gibi düzenlemeler, Türkiye’nin bu süreçte atacağı kritik adımlar arasında yer almaktadır.

Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında AB ile ticari ilişkileri olan Türkiye, Karbon Sınır Düzenleme Mekanizması’ndan doğrudan etkilenmektedir. Özellikle çimento, alüminyum, demir-çelik, gübre ve elektrik sektörlerinde faaliyet gösteren firmalar, AB’ye ihracatta karbon vergisi ödemek zorunda kalacaktır. Türkiye’nin bu sürece uyum sağlayabilmesi için yerli karbon fiyatlandırma mekanizması oluşturması gerekmektedir.

Karbon Fiyatlandırması ve Yeşil Dönüşüm

Türkiye, doğrudan bir karbon vergisi uygulamamakla birlikte Emisyon Ticaret Sistemi kurma çalışmalarına başlamıştır. Dünya Bankası ile yürütülen ortak projeler kapsamında sanayi kuruluşları için karbon fiyatlandırma mekanizmaları geliştirilmektedir. Karbon vergisi ve Emisyon Ticaret Sistemi gibi uygulamalar, Türkiye’nin AB ile ticaretini sürdürmesi ve sanayinin rekabet gücünü koruması açısından kritik öneme sahiptir.

Türkiye İçin Fırsatlar ve Zorluklar

Yeşil dönüşüm süreci, Türkiye için hem fırsatlar hem de zorluklar barındırmaktadır. Büyük sanayi tesisleri, çimento, demir-çelik, alüminyum ve enerji üretimi gibi sektörlerde karbon emisyonlarını azaltmak için teknolojik dönüşüme gitmek zorunda kalacaktır. Düşük karbonlu üretim tekniklerine geçiş ve yenilenebilir enerji yatırımları, başlangıçta maliyetli olsa da uzun vadede Türkiye’nin rekabet gücünü artıracaktır.

Türkiye, rüzgâr ve güneş enerjisi potansiyeliyle yenilenebilir enerji alanında önemli fırsatlar barındırmaktadır. Fosil yakıt (petrol, kömür ve doğal gaz) ithalatına bağımlılığı azaltarak yerli ve temiz enerjiye yönelmek, uzun vadede ekonomik avantaj sağlayacaktır. Ayrıca, yeşil dönüşüm projeleri için uluslararası finansman kaynaklarına erişim artarken, sürdürülebilir sanayi ve teknoloji yatırımlarıyla yeni iş alanları oluşacaktır.

Sonuç olarak Türkiye, İklim Kanunu ile yeşil dönüşüm sürecini hızlandırarak, düşük karbonlu ekonomiye geçişte önemli adımlar atacaktır. Sanayide karbon emisyonlarını azaltmak ve yenilenebilir enerji yatırımlarını artırmak hem ekonomik büyüme hem de uluslararası rekabet açısından stratejik öneme sahiptir. Doğru politikalarla yönetildiğinde, Türkiye’nin bu süreci fırsata çevirmesi mümkündür.

Saygılarımla.

YORUM YAP

Yorumu Gönder

YORUMLAR (0)