
Türkiye’nin Küresel Vizyonu: Antalya Diplomasi Forumu
21’inci yüzyıl, diplomasinin yalnızca krizleri çözmeye değil, aynı zamanda küresel dayanışmayı, barışı ve ortak geleceği inşa etmeye yöneldiği, dolayısıyla öneminin arttığı bir dönem olarak kayda geçiyor. Bu dönüşümün önemli merkezlerinden biri ise hiç şüphesiz Antalya Diplomasi Forumu’dur. Türkiye’nin Akdeniz kıyısında, medeniyetler beşiği ve turizm merkezi olan bir coğrafyada doğan bu forumu sadece bir diplomatik buluşma noktası olarak görmemek gerekir. Aynı zamanda insanlığın ortak aklını mayalayan bir düşünce platformu olarak görmek gerekir.
ADF’nin Doğuşu
Fiziksel anlamda ilk kez 2021 yılında düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu (ADF), Dışişleri Bakanlığı’nın öncülüğünde hayata geçirilmiştir. Forum, kısa sürede dünyanın dört bir yanından devlet adamlarını, akademisyenleri, düşünce kuruluşlarını ve genç liderleri bir araya getiren önemli bir küresel platforma dönüşmüştür. Pandemi sonrası dönemin zorlukları arasında yükselen ADF, diplomasinin doğrudan temasla, yüz yüze müzakereyle ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Tek Kutuplu Dünyanın Sonu
Soğuk Savaş'ın 1991’de sona ermesiyle, bir başka ifadeyle Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla ortaya çıkan tek kutuplu dünya düzeni, Amerika Birleşik Devletleri'nin küresel liderliğinde yaklaşık iki on yıl sürdü. Bu dönem, yani tek kutuplu dünya düzeni ABD’nin küresel hegemonyasının olduğu bir dönemi ifade ediyor. Ancak tek kutuplu dünya düzeni 2008 küresel finans krizi ile sarsılmaya başladı. Çin’in ekonomik yükselişi, Rusya’nın jeopolitik hamleleri ve küresel güneyin sesini yükseltmesiyle birlikte, dünya artık çok merkezli bir yapıya evrilmeye başlıyor. 2014’te Kırım’ın ilhakı, 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna savaşı ve Ortadoğu’daki dengelerin değişimi, tek kutupluluğun fiilen sona erdiğini gösterdi ve sonuçta çok kutuplu bir dünya düzeni ortaya çıktı. İşte bu ortamda (çok kutuplu dünyada) Antalya Diplomasi Forumu ortak aklın, diyaloğun ve iş birliğinin adresi haline geldi.
Yurtta Sulh, Cihanda Sulh
Cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesi, Türkiye'nin dış politikasının temel omurgasını oluşturmaya devam etmektedir. Antalya Diplomasi Forumu da bu mirası çağın ruhuna uygun biçimde yeniden yorumlayan bir zemindir. Dolayısıyla Atatürk’ten ilham almaktadır. Türkiye, bu forum aracılığıyla hem bölgesel barışın tesisine hem de küresel barış mimarisinin şekillenmesine katkı sunmaktadır.
Türk Yüzyılı ve Diplomatik Açılım
“Türk Yüzyılı” vizyonu, Türkiye'nin yalnızca ekonomik ve teknolojik atılımlarıyla değil, aynı zamanda diplomasi sahasındaki etkin rolüyle de şekillenmektedir. ADF, bu vizyonun somut bir tezahürü olarak değerlendirilebilir. Zira Türkiye artık yalnızca gelişmeleri izleyen değil, bizzat yön veren; gündem belirleyen ve çözüm sunan bir aktör konumundadır. Bir başka ifadeyle oyun kuran bir aktör haline gelmiştir. Dolayısıyla Antalya’da kurulan bu forum, Türkiye’nin küresel diplomasideki yükselen profilinin bir yansımasıdır.
Forumun Amaçları
Antalya Diplomasi Forumu'nun temel amacı, uluslararası aktörlerin samimi ve yapıcı diyaloglarla bir araya gelebileceği bir zemin oluşturmaktır. ADF, Birleşmiş Milletler, G20 ve NATO gibi geleneksel yapılarla rekabet etmeden, onlara alternatif düşünce çerçeveleri sunmaktadır. Resmi protokollerden ziyade fikirlerin serbestçe dolaştığı, gençlerin, akademisyenlerin, kanaat önderlerinin ve liderlerin aynı zeminde buluşabildiği bir diplomasi atmosferi inşa etmektedir.
Küresel Barışa Katkısı
ADF’nin en önemli kazanımlarından biri, çatışma bölgelerinde çözüm arayışlarına dair ortak aklın üretilebildiği bir zemin sunmasıdır. Ukrayna’dan Orta Doğu’ya, Afrika’dan Kafkasya’ya kadar pek çok mesele forumda ele alınmakta, barışa dair yeni dil ve yöntemlerin gelişmesine katkı sağlanmaktadır. Türkiye’nin arabulucu kimliği, ADF sayesinde daha da görünür hâle gelmiş; barışçıl dış politikanın somut örnekleri kamuoyuna sunulmuştur.
Yoğun Katılım
2025 yılında düzenlenen IV. Antalya Diplomasi Forumuna yoğun bir katılım oldu. Basında yer alan bilgilere göre 21 devlet ve hükümet başkanı, 5 başkan yardımcısı, 64 bakan, 2 meclis başkanı ve 2 özerk yönetim lideri, 61 uluslararası kuruluşun üst düzey temsilcisi katıldı. Toplamda 155 ülkeden 6.000'den fazla katılımcı iştirak etti. Ayrıca 50'ye yakın ülkeden 950 gazeteci forumu takip etti.
Sonuç
1980’li ve 1990’lı yıllarda küresel çaptaki uluslararası toplantılar genellikle Avrupa’da veya Amerika’da yapılırdı. Siyasalda okuduğum yıllardan beri hep düşünürdüm: Vakti zamanında dünya tarihine yön veren ve en son Osmanlı İmparatorluğu'nu kuran büyük bir millet olarak neden böyle toplantıları organize edemiyoruz? İşte Antalya Diplomasi Forumu (ADF) bu soruma tam bir cevap oldu. Forum, Türkiye'nin tarihi birikimini, coğrafi avantajlarını ve siyasi iradesini küresel bir vizyona dönüştürme çabasının bir ürünü olarak ortaya çıktı. Tek kutupluluğun sona erdiği bu dönemde ADF, çok kutupluluğun barışçıl ve yapıcı bir zeminde gelişebileceğini ortaya koymaktadır. Burada atılan her adım, konuşulan her fikir ve kurulan her temas sadece bugünün sorunlarına değil, yarının barışına da katkı sunmaktadır. ADF, diplomasinin kalbinin attığı yer haline gelirken, Türkiye de bu kalbin taşıyıcısı olmaya devam etmektedir. Bu noktada Antalya Diplomasi Forumu, çok kutuplu dünya düzeninde Türkiye’nin bir kutup başı olabileceğini göstermektedir.
YORUM YAP