![G[A]](https://gazeteankara.com.tr/FrontEnd/files/yazar-profil.jpg)
Türk Halk Müziği: Kimliği Erozyona Uğrayan Miras
Giriş
Kökleri binlerce yıllık birikime dayanan Türk Halk Müziği (THM), nesilden nesile aktarılan sözlü bir miras olarak Türk toplumunun kültürel belleğinin en önemli taşıyıcılarından biri olmuştur. Ağıtlardan destanlara, halaylardan semahlara kadar toplumun her yönünü yansıtan bu zengin yapı, 20. yüzyılda, özellikle de modernleşme ve çağdaşlaşma hareketleriyle birlikte yeni bir döneme girmiştir. Bu süreçte, müzik eğitim sisteminin Batı müziği paradigması üzerine kurgulanması, THM'nin kimliğini ve otantik yapısını derinden etkilemiştir. Bu analiz, Batı müzik kafasına sahip sanatçıların yetişmesine neden olan bu sistemin, THM'ye verdiği zararları akademik bir perspektifle incelemeyi amaçlamaktadır.
Batı-Odaklı Müzik Eğitimi ve Geleneksel Miras
Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren, modern bir ulus inşa etme ideali doğrultusunda, sanat ve kültür alanında Batı standartları referans alınmıştır. Müzik eğitimi de bu kapsamda yeniden yapılandırılmış, Batı müziğinin notasyon sistemi, enstrümanları ve makam anlayışı (gam) eğitim kurumlarının temelini oluşturmuştur. Bu durum, geleneksel Türk Halk Müziği'nin kendine özgü makam, usul ve icra tekniklerinin ya göz ardı edilmesine ya da Batı müziğinin kalıplarına uydurulmaya çalışılmasına yol açmıştır.
- Makam Anlayışının Bozulması: Batı müziğindeki on iki eşit aralıklı temperaman sistemi, THM'nin doğasına aykırı olan koma sesleri (mikrotonal aralıklar) içermez. Eğitim sisteminde Batı notasyonu ve gamları esas alındığında, THM'nin zengin koma yapısı, geleneksel bağlama tavırları ve yöresel makamları basitleştirilerek veya yok sayılarak öğretilmiştir. Bu, müziğin ruhunu ve otantik tınısını kaybetmesine neden olmuştur. Müzikolog Dr. Erol Köybaşı bu durumu,
Geleneksel makamları Batı notasyonuna hapseden bir eğitim sistemi, aslında o makamları öldürmektir
şeklinde ifade etmiştir (Köybaşı, 2012, s. 45). - Enstrüman ve İcra Tavırlarının Dejenere Olması: THM'nin ana enstrümanı olan bağlama ve yöresel icra tavırları (şelpe, tezeneli vuruşlar vb.) Batı enstrümanlarına (piyano, keman gibi) göre ikincil bir konuma düşürülmüştür. Bu durum, eğitim alan sanatçıların bağlamayı Batı enstrümanlarının mantığıyla çalmasına, ritim ve melodi anlayışını Batı armonisiyle harmanlamasına neden olmuştur. Prof. Dr. Kemal İyicil'in belirttiği gibi,
Piyano eğitimi almış bir bestecinin THM'ye yaklaşımı, Batı enstrümanlarının doğasına uygun bir THM yaratma çabasıdır ki bu, geleneksel yapıyı esnetmekten çok, dönüştürmektir
(İyicil, 2018, s. 112).
Çağdaşlaşma Adına Kimlik Kaybı
Modernleşme adına yapılan bu eğitimsel kurgu, günümüz sanatçılarının eserlerinde kendini göstermektedir. Batı müziği eğitimi almış birçok sanatçı, THM'yi popülerleştirmek ve "çağdaşlaştırmak" adına eserlerine Batı enstrümanları (elektro gitar, davul seti), Batı armonileri ve formları eklemiştir.
- Melezleşme ve Özgünlüğün Kaybolması: Bu melezleşme, bazı durumlarda başarılı bir sentez yaratırken, çoğu zaman müziğin özgünlüğünü ve yöreselliklerini silikleştiren bir "homojenleşmeye" yol açmıştır. Yöresel ağızlar, makamlar ve çalgıların yerini standartlaşmış bir icra almıştır. Örneğin, Kars'ın Aşıklar geleneğindeki makamlar veya Ege'nin zeybek ezgilerindeki kendine has ritimler, stüdyo ortamında Batı ritim kalıplarına dönüştürülerek "pop-folk" adı altında sunulmuştur. Bu durum, ethnomüzikologlara göre, bir kültürel mirasın erozyona uğramasıdır (Ergül, 2019, s. 78).
- Dinleyicinin Algısı: Eğitimli sanatçıların popüler medya üzerinden sunduğu bu yeni THM yorumları, dinleyicinin de geleneksel müziğe olan algısını değiştirmiştir. Orijinal eserlerin yerine, armonize edilmiş, Batı enstrümanlarıyla zenginleştirilmiş versiyonlar daha "modern" ve "iyi" olarak algılanmaya başlanmıştır. Bu da, geleneksel müziğin saf halinin zamanla unutulmasına, değerini yitirmesine ve sadece bir "geçmiş zaman anısı" olarak kalmasına zemin hazırlamıştır.
Sonuç
Türk Halk Müziği'nin kimlik erozyonu, Batı müziği paradigması üzerine kurulan ve geleneksel mirasın değerini göz ardı eden bir eğitim sisteminin doğrudan bir sonucudur. Bu sistemin yetiştirdiği sanatçılar, iyi niyetli "modernleşme" çabalarıyla, müziğin ruhunu oluşturan makam, usul ve icra tavırlarını dönüştürmüş ve bazen de yok saymıştır. Günümüzde, THM'nin otantik yapısını koruyarak gelecek nesillere aktarmak, ancak bu tarihi hatanın farkına varılması ve müzik eğitim sisteminin çok sesliliği reddetmeyen, ancak kendi özgünlüğünü de koruyan bir yapıya kavuşturulmasıyla mümkün olacaktır.
Kaynakça
- Ergül, A. (2019). Gelenekten Kopuş: Çağdaş Türk Müziği Pratiklerinde Halk Müziği Unsurlarının Değişimi. İstanbul: Metis Yayınları.
- İyicil, K. (2018). Müzik Tarihi ve Halk Müziği İlişkisi Üzerine Notlar. Ankara: Arkadaş Yayınevi.
- Köybaşı, E. (2012). Türk Halk Müziği'nde Makamın İcrası ve Notasyon Sorunu. İstanbul: Pan Yayıncılık.
- Özkan, H. (2005). Müzik Eğitiminde Doğu ve Batı Paradigması. Müzik Eğitim Bilimleri Dergisi, Cilt 3, Sayı 1, 35-50.
YORUM YAP