PAZAR SOHBETLERİ NO:4 Birlikten Ekosisteme: Şehirler Arası Sanayi İş Birliği Nasıl Kurumsallaşır?
Türkiye’de sanayi konuşmaları çoğu zaman iki uç arasında salınır: Ya büyük hedefler dile getirilir fakat mekanizma eksik kalır; ya da günlük sorunlara gömülünür, büyük resim yiter. Oysa “kurumsallaşma” dediğimiz şey tam da bu iki ucu aynı anda yönetebilme becerisidir: Büyük hedefi korurken, adım adım ilerleyen, ölçülebilir ve sürdürülebilir bir sistem kurmak.
ASO’nun ev sahipliğinde gerçekleşen “Cumhuriyeti Kuran Şehirler” buluşmasının en kıymetli mesajı da burada saklıdır. Şehirlerin tarihî rolü bir hatırlatma değil, bir çağrıdır: Cumhuriyetin ikinci yüzyılında kalkınma; tek başına bir şehrin, tek başına bir sektörün veya tek başına bir kurumun omzunda taşınamaz. Kalkınma artık “ekosistem işi”dir. Ekosistem ise kendiliğinden doğmaz; tasarlanır, kurulur, işletilir ve denetlenir.
Bu yazıda meseleye bir “kurumsal tasarım” sorusu olarak bakıyorum: Şehirler arası sanayi iş birliği nasıl kurumsallaşır? Daha doğrusu, iş birliği nasıl “yönetilebilir bir modele” dönüşür?
1) İş birliği, niyet değil; mimaridir
İş birliği niyetle başlar ama niyetle yürümez. Niyet, bir başlangıç enerjisidir; fakat mimari yoksa enerji dağılır. Mimari dediğimiz şey ise üç temel unsurdan oluşur:
- Yönetişim: Kim karar verir, kim uygular, kim denetler?
- Süreç: İşler hangi aşamalarla ilerler, takvim nasıl işler?
- Kaynak: Para, insan, altyapı ve veri nasıl tahsis edilir?
Türkiye’de birçok iyi niyetli platform, tam da bu üçlü eksik kaldığı için “fotoğraf veren ama sonuç üretmeyen” yapılara dönüşebiliyor. Dolayısıyla “şehirler arası sanayi iş birliği” konuşuluyorsa, ilk sorumuz şudur: Bu iş birliğinin kurumsal omurgası nedir?
2) Ekosistem dili: Rekabetten tamamlayıcılığa geçiş
Şehirler, elbette yatırım çekmek ister; bu doğal bir rekabettir. Ancak sanayi politikası açısından asıl değer, rekabetin “tamamlayıcılığa” evrilmesidir. Bir şehir savunma sanayiinde yüksek sistem entegrasyonuna odaklanırken, bir diğeri komponent üretiminde uzmanlaşabilir; biri yazılım ve veri katmanını güçlendirirken, diğeri test–sertifikasyon altyapısını kurabilir.
Burada kilit kavram şudur: Bölgesel uzmanlaşma + ulusal entegrasyon.
İş birliğinin kurumsallaşması, şehirlerin birbirini kopyalaması değil; birbirini tamamlamasıdır. Kopyalama, kaynak israfına yol açar. Tamamlayıcılık ise ölçek ve verim üretir.
3) Kurumsallaşma için altı somut araç
İyi bir model, soyut kavramları somut araçlara dönüştürür. Şehirler arası sanayi iş birliği için uygulanabilir altı araç öneriyorum:
A) Şehirlerarası Sanayi İş Birliği Konseyi
Bu konsey bir “zirve fotoğrafı” değil, bir “karar ve icra mekanizması” olmalıdır.
- Çekirdek üyeler: Odalar, OSB’ler, seçilmiş üniversiteler/teknoparklar, kalkınma ajansları
- İcra kurulu: Üç ayda bir toplanan küçük ve karar alabilen yapı
- Sekretarya: Sürekliliği sağlayan profesyonel ekip
- Şeffaf ajanda: Kamuoyuna açık hedef ve çıktı takvimi
Konseyin başarısı, “kim geldi”yle değil, “hangi projeyi başlattı ve bitirdi”yle ölçülür.
B) Ortak Proje Havuzu ve Çağrı Takvimi
Kurumsallaşma, projeyi tesadüf olmaktan çıkarıp takvime bağlamaktır.
- Tematik paketler: savunma/havacılık, dijital/AI, ileri malzeme, medikal, makine/otomasyon
- Fon eşleştirme: TÜBİTAK–KOSGEB–kalkınma ajansı–AB vb. kaynaklara uyumlu proje tasarımları
- Net sorumluluk: Her projenin yürütücüsü, ortakları, bütçesi, takvimi ve teslim kriterleri
Bu havuz, aynı zamanda şehirler arası “güven üretim aracıdır.” Çünkü güven, şeffaf plan ve birlikte teslim edilen iş üzerinden oluşur.
C) Kümelenme ve Tedarik Eşleştirme Sistemi
İş birliği, konuşmanın değil tedarikin üzerinden büyür.
- Kapasite envanteri: Hangi şehirde hangi firma, hangi yetkinlik, hangi sertifikasyon var?
- Eşleştirme: ana yüklenici–alt yüklenici–yan sanayi bağlarını şehirler arası kurmak
- Tedarikçi geliştirme: kalite, süreç olgunluğu, teslimat disiplini, siber güvenlik uyumu
Bu yapı kurulmadan “ekosistem” kelimesi, iyi bir temenni olarak kalır.
D) Yetkinlik Birliği: İnsan Kaynağı Konsorsiyumu
Geleceğin sanayi haritasını makine değil, yetkinlik çizer.
- Ortak sertifika standartları: modüler programlar, ölçülebilir öğrenme çıktıları
- Staj/istihdam köprüsü: tek kapı eşleştirme, ortak havuz
- Sektörel akademiler: savunma üretimi, kalite sistemleri, veri-analitik, ileri imalat, bakım-onarım
Burada kritik nokta, eğitim ve istihdamın aynı stratejik planın parçası olmasıdır. Eğitim ayrı, sanayi ayrı yürüdüğünde ekosistem “eksik halka” ile yaşar.
E) Ar-Ge ve Ticarileştirme Hattı
Ar-Ge’nin kaderi, ticarileşmeyle belirlenir.
- Teknoparklar arası ortak hızlandırma
- Ortak test/ölçüm/sertifikasyon altyapısı
- Fikri mülkiyet ve lisanslama çerçevesi
- Pazar erişimi: ürünün iç pazardan dış pazara geçiş planı
Ar-Ge’nin dili teknik olabilir; ancak ticarileşmenin dili yönetim ve pazardır. Kurumsallaşma, bu iki dili aynı masada konuşturabilmektir.
F) İzleme–Değerlendirme: Ölçmezsen yönetemezsin
Her ortaklığın bir “başarı göstergesi” olmalıdır.
- Ortak proje sayısı ve bütçe büyüklüğü
- Yerli tedarik oranı, ihracat artışı
- Nitelikli istihdam, sertifikalı insan kaynağı
- Patent, prototip, ticarileşen ürün sayısı
- Süreç performansı: proje teslim oranı, zaman-bütçe sapmaları
Bu göstergeler, iş birliğini romantik bir söylemden çıkarıp yönetsel bir disipline taşır.
4) Ekosistem etiği: Güven, adalet, şeffaflık
Kurumsal modellerin bir de “etik altyapısı” vardır. İş birliği, yalnızca menfaat denkliği üzerinden kurulursa kırılgan olur. Kalıcı olan, güven üreten iş birliğidir. Güvenin üç şartı vardır:
- Adalet: fırsatlara erişimde eşitlik, kaynak tahsisinde hakkaniyet
- Şeffaflık: karar, bütçe ve sonuçların açık izlenebilirliği
- Hesap verebilirlik: başarısızlığın gerekçesi ve telafi planı
Bu üçlü, ekosistemin görünmeyen kolonlarıdır. Görünmezler; ama yoklukları her şeyi çökertir.
5) Sonuç: Birlik, ekosisteme ancak kurumla dönüşür
Şehirler arası sanayi iş birliği; tarihî referansların, güzel cümlelerin ve iyi niyetli buluşmaların ötesine geçmek zorunda. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında “bağımsızlık” kavramının ekonomik ve teknolojik boyutu daha belirgin hale geliyor. Bu nedenle şehirler arası iş birliği, artık bir tercih değil; ulusal rekabet gücünün zorunlu bir şartıdır.
Birlik, ekosisteme ancak kurumla dönüşür. Kurum dediğimiz şey de şudur: Yönetişim, süreç ve kaynak; şeffaf hedef ve ölçülebilir çıktıyla birleştiğinde, iş birliği sürdürülebilir hale gelir. O zaman şehirler yalnızca geçmişi temsil etmez; geleceği de birlikte üretir.
Dr. Oğuz Poyrazoğlu
Gazi Üniv. Öğr. Üyesi
Gazete Ankara Dijital Haber Portalı – Köşe Yazarı
Kurucu & Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
opoyrazoglu@gazeteankara.com.tr
YORUM YAP