ANKARA 2030 AKILLI BELEDİYECİLİK – BÖLÜM 3 Açık Veri, Şeffaflık ve Katılımcı Bütçe: Ankara İçin Güven Temelli Yerel Yönetim Modeli
Akıllı belediyecilik, dijital hızdan önce kamusal güven üretme meselesidir. Açık veri, şeffaflık ve katılımcı bütçe mekanizmaları; Ankara’nın 2030’a giderken yalnızca daha verimli değil, daha meşru ve daha kapsayıcı bir başkent olmasının anahtarıdır.
Bir şehir ne kadar dijitalleşirse dijitalleşsin, eğer yönetime duyulan güven zayıfsa; akıllı değil, yalnızca hızlı ama kırılgan bir yapıya dönüşür. Bu nedenle dünya örnekleri açıkça göstermektedir ki akıllı belediyeciliğin gerçek omurgası; sensörler, uygulamalar ya da yazılımlar değil, şeffaflıkla beslenen kurumsal güvendir.
Bu güvenin üç temel ayağı vardır:
açık veri, şeffaf yönetim ve katılımcı bütçe.
Açık Veri: Bilginin Kamusal Mülkiyeti
Açık veri; belediyenin elindeki bilgiyi saklaması değil, kamusal bir varlık olarak paylaşması anlamına gelir. Londra, New York, Helsinki ve Toronto gibi şehirlerde belediye verileri; ulaşım, çevre, konut, bütçe ve sosyal hizmetler başta olmak üzere düzenli biçimde kamuoyuna açılmaktadır.
Örneğin Londra’daki London Datastore, yalnızca bir bilgi havuzu değildir. Aynı zamanda üniversitelerin, girişimcilerin ve sivil toplumun kentsel sorunlara çözüm üretmesini sağlayan bir ortak akıl platformudur. OECD raporları, açık veri uygulamalarının kamu hizmetlerinde verimliliği artırdığı kadar, kurumsal güveni de güçlendirdiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Ankara açısından mesele şudur:
Belediyelerimizde üretilen veri, kimin için ve ne kadar erişilebilir?
2030 perspektifinde Ankara’da açık veri;
- Büyükşehir ve ilçe belediyeleri arasında standartlaştırılmış,
- Akademik çalışmalara ve politika üretimine açık,
- Vatandaşın anlayabileceği dilde sunulan
bir yönetişim aracına dönüşmelidir.
Şeffaflık: Hesap Verebilirliğin Kurumsallaşması
Şeffaflık, yalnızca bütçe kalemlerinin yayımlanması değildir. Asıl mesele; karar alma süreçlerinin izlenebilir, anlaşılabilir ve sorgulanabilir hâle gelmesidir.
Berlin ve Amsterdam örneklerinde belediye meclis kararları, stratejik planlar ve yatırım öncelikleri; dijital platformlar üzerinden gerekçeleriyle birlikte kamuoyuna sunulmaktadır. Bu yaklaşım, Avrupa Birliği tarafından “iyi yönetişim standardı” olarak tanımlanmıştır.
Şeffaflık, yöneticiyi zayıflatmaz; tam tersine kurumsal meşruiyeti güçlendirir. Ankara gibi başkent kimliği taşıyan bir şehirde, bu ilke yalnızca yerel bir tercih değil; kamusal bir sorumluluktur.
Ankara 2030 vizyonunda şeffaflık;
- Stratejik planların yaşayan belgeler hâline gelmesini,
- Harcama önceliklerinin açık gerekçelerle paylaşılmasını,
- Denetim mekanizmalarının erişilebilir olmasını
zorunlu kılar.
Katılımcı Bütçe: Vatandaşın Karar Ortağı Olması
Katılımcı bütçe, vatandaşın yalnızca talep eden değil; öncelik belirleyen aktör hâline gelmesini sağlar. Porto Alegre’den Paris’e, Seul’den Barselona’ya kadar birçok şehirde bu model; özellikle mahalle ölçeğinde başarıyla uygulanmaktadır.
Paris Belediyesi, yatırım bütçesinin belirli bir oranını doğrudan halkın öneri ve oylarına açmaktadır. Bu uygulama, yalnızca projelerin kalitesini artırmakla kalmamış; şehirle vatandaş arasındaki aidiyet bağını da güçlendirmiştir. UN-Habitat raporları, katılımcı bütçe uygulamalarının sosyal uyumu artırdığını ve çatışma riskini azalttığını ortaya koymaktadır.
Ankara için katılımcı bütçe;
- Mahalle temelli pilot uygulamalarla,
- Dijital platformlar üzerinden erişilebilir biçimde,
- Gençler, kadınlar ve dezavantajlı grupları kapsayacak şekilde
tasarlanabilir ve uygulanabilir.
Bu, Ankara’nın 2030’a giderken yalnızca daha akıllı değil; daha adil ve daha kapsayıcı bir başkent olmasını sağlar.
Yazı Değerlendirmesi
Açık veri, şeffaflık ve katılımcı bütçe; birbirinden bağımsız teknik araçlar değil, aynı güven mimarisinin tamamlayıcı unsurlarıdır. Bu üçlü olmadan kurulan hiçbir akıllı şehir modeli sürdürülebilir değildir.
Ankara; sahip olduğu kurumsal kapasite, üniversiteler ve kamu kültürüyle bu modeli hayata geçirebilecek güçtedir. Asıl ihtiyaç; teknolojiden önce yönetişim cesareti, projeden önce ortak akıl iradesidir.
Bu yazı dizisi; başkent Ankara için, günü kurtaran çözümlerden ziyade geleceği kuran bir yerel yönetim anlayışının entelektüel zeminini oluşturmaya devam edecektir.
Bir sonraki yazıda;
akıllı belediyeciliğin sahadaki karşılığı olan “entegre dijital hizmetler ve tek durak belediyecilik modeli” ele alınacaktır.
Çünkü 2030’a giderken,
akıllı şehir olmanın bir sonraki eşiği, vatandaşın hayatını gerçekten kolaylaştırmaktır.
Kaynaklar
- OECD – Open Government Data and Digital Governance
- UN-Habitat – People-Centered Smart Cities
- European Commission – Open Data and Urban Governance
- World Bank – Participatory Budgeting and Local Governance
Dr. Oğuz Poyrazoğlu
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi
Gazete Ankara Dijital Haber Portalı – Köşe Yazarı
Kurucu ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
opoyrazoglu@gazeteankara.com.tr
YORUM YAP