YÖK AKADEMİK: Emekli Olan veya Kurumdan Ayrılan Öğretim Üyelerini Yok Sayıyor
Türkiye’de yükseköğretim alanında önemli bir dijital altyapı olarak öne çıkan YÖKAKADEMİK platformu, akademisyenlerin bilimsel faaliyetlerinin görünürlüğünü ve izlenebilirliğini sağlamak amacıyla geliştirilmiştir. Ancak bu sistemde ciddi bir sorun göze çarpmaktadır: Emekli olan ya da kurumundan ayrılan öğretim üyelerinin profilleri tamamen görünmez hale gelmektedir.
Bu yaklaşım, yalnızca bireysel akademisyenler açısından değil, aynı zamanda ülkenin bilimsel ekosistemi açısından da önemli sorunlar doğurmaktadır. Akademik üretim, bir kurumla sınırlı olmayan; ömür boyu süren bir süreçtir. Emeklilik veya kurumdan herhangi bir yolla ayrılan bilim insanının üretkenliğini sonlandırmaz; aksine birçok akademisyen, bu dönemde yayın, proje, danışmanlık ve bilimsel etkinlikler yoluyla katkı sunmaya devam ederler. Dolayısıyla, YÖKAKADEMİK’in mevcut uygulaması, akademik süreklilik ilkesine aykırıdır.
Bir akademisyen düşünün… Yıllarını bilime, araştırmaya, öğrencilerine adamış. Kitaplar, makaleler, projeler üretmiş; kimi zaman laboratuvarda sabahlara kadar çalışmış, kimi zaman sınıfta bir tek öğrencinin gözündeki ışığı yakalamak için uğraşmış. Ve bir gün, üniversiteden ayrıldığında ya da emekliye ayrıldığında, YÖK’ün resmi akademik platformunda bir anda “yok” oluveriyor. “Tabiri caizse, buhar olup gidiyor.”
Oysa akademisyenlik, bir memuriyet değil, ömür boyu süren bir yolculuktur. Emeklilikle bitmeyen, kurum değişikliğiyle sönmeyen bir üretim ve katkı sürecidir. Bugün üniversiteden ayrılmış bir hocamız, hâlâ danışmanlık yapabilir, projelerde yer alabilir, bilimsel makaleler yayımlayabilir. Ancak YÖKAKADEMİK sisteminde, onların varlığı tamamen silinmekte; akademik geçmişleri, bilgi birikimleri ve güncel üretimleri görünmez kılınmaktadır.
Uluslararası Karşılaştırmalar: Gelişmiş ülkelerin yükseköğretim sistemlerine bakıldığında, farklı çözümler göze çarpmaktadır.
- Birçok ülkede, emekli öğretim üyeleri “emeritus: çeşitli nedenlerle emekli olan, ancak akademik çalışmalarını sürdüren kişilere verilen "onursal profesör" anlamında bir ünvan.” unvanıyla platformlarda yer almaya devam eder.
- Kurum değiştiren akademisyenler için “bağımsız araştırmacı” veya “visiting scholar” statüleri tanımlanır. Böylece bilim insanlarının geçmiş çalışmaları ve uzmanlık alanları erişilebilir kalır; bilimsel hafıza korunur.
Türkiye’de ise bu tür bir uygulamanın olmaması, yalnızca akademik şeffaflık açısından değil, aynı zamanda uluslararası iş birlikleri, proje ortaklıkları ve endüstri-akademi etkileşimi açısından da dezavantaj oluşturmaktadır.
Çözüm Önerilerimiz: YÖKAKADEMİK platformu için uygulanabilir çözümler oldukça açıktır.
- Profil Koruma: Emekli veya kurumdan ayrılan akademisyenlerin profilleri, “şu anda bir kurumda bulunmamaktadır” ibaresiyle sistemde tutulmalıdır.
- Bağımsız Araştırmacı Statüsü: Akademisyenlere, kurumsal bağlılıktan "bağımsız bir araştırmacı" kimliği ile platformda varlıklarını sürdürme imkânı sağlanmalıdır.
- Veri Güncelleme Mekanizması: Akademisyenlerin kendi profillerini güncelleyebilecekleri bir yapı oluşturulmalıdır.
Sonuç Olarak
Akademik üretimin sürekliliği, yalnızca aktif görevdeki öğretim üyeleriyle sınırlı değildir. Emeklilik sonrası veya kurumsal değişiklikler sonrasında da akademisyenlerin katkıları devam etmektedir. YÖKAKADEMİK’in bu gerçekliği göz ardı etmesi, ülkenin bilimsel belleğini zayıflatmakta ve akademisyenlerin görünürlüğünü yok etmektedir.
Dolayısıyla, YÖKAKADEMİK’in yeniden yapılandırılması, yalnızca bireysel akademisyenlerin emeğinin korunması değil, aynı zamanda Türkiye’nin bilim politikaları açısından da bir gerekliliktir. Çünkü bilim insanlarının bilgisi, yalnızca kurumların değil, toplumun ortak mirasıdır. Bu konuda YÖKAKADEMİK platform yöneticilerinin acilen bir çözüm üreteceklerine dair kanaatimiz olumlu yöndedir.
Saygılarımla
Prof. Dr. Ayhan ERDEM – Köşe Yazarı
aerdem@gazeteankara.com.tr
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi
Gazete Ankara Dijital Haber Portalı
YORUM YAP