
Savunma Hakkının Güvencesi: Avukatlar ve Adalet
5 Nisan Avukatlar Günü, sadece alelade bir gün değil, hukukun önemini, adaletin sağlanmasında avukatların rolünü ve adil bir dünya için verdikleri mücadeleyi anma günüdür. Bu nedenle bu günde, toplumumuzun adaletin teminatı olan, avukatlarımızın adalete katkılarını hatırlamak için kutlamalar yaparız. Avukatlar Günü, yalnızca bir mesleğin kutlaması değil, aynı zamanda bu hukuk savaşçılarının, hukukun üstünlüğünü savunma, insan haklarını koruma ve demokratik kurumlarımızın bütünlüğünü sağlamada üstlendikleri kritik rolün hatırlatılmasıdır. Bugün, onların özverileri, fedakârlıkları ve adalet arayışlarına olan sarsılmaz bağlılıklarını hatırlamak için iyi bir fırsattır.
Avukatlar: Mazlumların Savunucuları
Avukatlar; suçluların cezalandırılmasından çok daha fazlasını yaparlar. Onlar, masumların yanlış yargılamalara kurban gitmesini engelleyen, topluma hukuku yaşayarak gösteren, adaleti savunarak demokrasinin yaşamasını sağlayan insanlardır. Bu yüzden 5 Nisan, sadece bir meslek grubunun kutlaması değil, insan haklarının, hukukun üstünlüğünün ve vicdanın onurlandırıldığı bir gündür.
Avukatlar; bazen bir mahkeme salonunda, bazen bir mahpushane kapısında ya da bir danışma odasında sesini duyuramayanların sesi olur. Onlar, karmaşık yasaları anlayarak toplumun yararına yorumlayan, bireylerin haklarını savunma uğruna her türlü zorluğa göğüs geren kişilerdir. Kısacası, “kimsesizlerin kimsesidirler.”
Hukukun Diğer Kanadında Ailem Var
Bugün, bu özel gün benim için daha da anlamlı. Çünkü ben bu mücadeleye sadece dışarıdan bakan biri değilim. Ailemde, hukukun iki kanadını da temsil eden pek çok kıymetli birey var. Oğullarım M. Bahadır Erdem ve M. Emre Erdem avukatlık mesleğini büyük bir özveriyle icra ederken, gelinlerim de hâkimlik görevini sürdürmekte. Hatta ailemdeki hukukçu sayısı iki elin parmaklarını geçiyor. Onların gece gündüz süren çalışmaları, sadece hukuk kaidelerini uygulamak değil, aynı zamanda adaletin ruhunu yaşatmak içindir. Onların davalara gönül verdiklerini, hukuki bilgiyle birlikte vicdanı da sürece kattıklarını görmek bana büyük kıvanç veriyor.
Adalet: Sadece Cezalandırmak Değil
Gerçek adaletin tanımı sadece “cezalandırma” ile sınırlı değildir. Adalet; doğru bilgiyi ortaya koymak, yanlış anlamaları önlemek, benzer hataların tekrarını engellemektir. Sevgili Peygamberimizin şu sözü bu anlayışı pekiştirir: Bir saat adaletle hükmetmek, bir sene ibadet etmekten daha hayırlıdır. Hz. Muhammed (s.a.v.)
Avukatlar yalnız bireylerin değil, toplumun da savunucusudur. Haksız yere suçlanan bir kişi, sadece kendi hayatında değil, ailesi ve çevresinde de derin yaralar bırakır. Hukuk sistemi, bu tür yıkımları önlemek için vardır.
Adalet arayışında Dış Görünüşe Aldanmanın Tehlikesi
Günlük hayatta, insanların dış görünüşlerine, konuşma tarzlarına veya geçmişlerine bakarak hüküm vermek sık görülen bir yanılgıdır. Oysa gerçek adalet, dış görünüşten öteye bakmayı gerektirir. Tarihte ve günümüzde, haksızlığa uğrayan pek çok insan sadece yanlış anlaşıldıkları veya ön yargılarla değerlendirildikleri için suçlanmış, hatta mahkûm edilmiştir.
Bir kişinin yırtık giysili olması, onun sahipsiz veya tehlikeli olduğu anlamına gelmez. Aynı şekilde, bir insanın saygın bir konumda görünmesi de onun daima adil ve dürüst olduğu anlamına gelmez. Hukukun ve avukatların önemi işte burada ortaya çıkar: Gerçeği ortaya çıkarmak ve yanlış yargıları ortadan kaldırmak asıl olandır. Bu cümleden hareketle bilinen bir menkıbe vardır; Şöyle ki:
Bir gün yaralı bir kuş, Hz. Süleyman’ın huzuruna gelir ve kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Bunun üzerine Hz. Süleyman, dervişi hemen çağırtır ve ona sorar:
"Bu kuş senden şikâyetçi. Neden kanadını kırdın?"
Derviş kendini savunarak şöyle der:
"Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Ancak kaçmadı. Yanına kadar gittim, yine kıpırdamadı. Bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, işte o esnada kanadı kırıldı."
Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve sorar:
"Bak, bu adam sana sinsice yaklaşmamış. Sen de kendini savunabilirdin. Neden kaçmadın? Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun?"
Kuş boynunu büker ve der ki:
"Efendim, onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Bir avcı olsaydı hemen uzaklaşırdım. Ama derviş olmuş birinin bana zarar vermeyeceğini düşündüm. Onlar Allah’tan korkar, merhametli olur sanmıştım."
Bu sözler üzerine Hz. Süleyman, kuşun haklı olduğunu görerek adaletin yerine gelmesini ister:
"O hâlde kısas uygulanmalı. Dervişin kolunu kırın."
Tam bu sırada kuş öne atılarak "Hayır, sakın böyle bir şey yapmayın!" diye seslenir.
Hz. Süleyman merakla sorar:
"Neden? Hakkını alman gerekmiyor mu?"
Kuş, gözlerinde derin bir hüzünle cevap verir:
"Efendim, eğer onun kolunu kırarsanız, iyileştiğinde yine aynı şeyi yapar. En iyisi mi, onun üzerindeki derviş hırkasını çıkarın... Çıkarın ki, benim gibi saf kuşlar bundan sonra aldanmasın!"
Bu menkıbe, avukatların ve hüküm verenlerin de mesleklerini yaparken sadece yasaların değil, insan haklarının ve vicdanın rehberliğinde hareket etmelerinin ve dış görünüşe aldanmanın insanı nasıl yanıltabileceğini ve gerçek adaletin, sadece cezalandırmak değil, başkalarının da aynı yanılgıya düşmesini engellemenin ne kadar önemli olduğunu hatırlatır. Adaletin gerçek savunucuları, tıpkı Hz. Süleyman ve Derviş'in hikâyesinde olduğu gibi, sadece hukuku değil, insani değerleri de korumalıdır.
Sonuç olarak: Avukatlar, yanlış anlaşılmış, ön yargılarla haksız yere suçlanan veya hakları ihlal edilen bireylerin en büyük destekçisidir. Onlar, sadece hukuki bilgilerle değil, vicdan ve etik değerlerle de donanmalıdır. Bir avukatın görevi, müvekkilinin suçlu ya da suçsuz olduğunu ön yargısız bir şekilde ele almak, gerçeği ortaya çıkarmak ve adil bir yargılamanın sağlanmasına katkı sunmaktır. İyi ki varlar… Adil olalım, adaletle kalalım!
~o0o~
Nerede Bir Zulüm Varsa, Çatışma Varsa, Adaletsizlik Varsa Sona Erdirmek İçin Biz Oradayız. "Türkiye’nin Kalbi, Ankara’nın Sesi" olan Dijital Haber Portalı, https://www.gazeteankara.com.tr
YORUM YAP