YAZARLAR

06 Haziran 2025 Cuma, 09:22

Kentleşme ve Yozlaşma Arasında – Popüler Kültürün Müziği

Kentleşme, yalnızca fiziki bir yapılaşma süreci değil; aynı zamanda sosyolojik bir dönüşüm hikâyesidir. Belirli bölgelerden kent merkezlerine yönelen göç hareketleriyle birlikte, insanlar sadece yer değiştirmekle kalmaz; yaşam biçimleri, kültürel kimlikleri ve değer dünyaları da dönüşüme uğrar. Kentler, bir yandan fırsatlar ve imkânlar sunarken, diğer yandan yabancılaşma, kalabalık içinde yalnızlık hissi, stres ve kimlik karmaşası gibi sosyal sorunların da mekânı haline gelir.

Yozlaşma: Değer Kayıpları ve Kimlik Erozyonu
Yozlaşma kavramı, kültürel ve ahlaki değerlerde meydana gelen bozulma, zayıflama ve öz kimlikten uzaklaşma sürecini tanımlar.

Bu noktada iki farklı bakış açısı öne çıkar:
Muhafazakâr bir yaklaşım, yozlaşmayı geleneksel kültür ve inanç temelli değerlerin kaybı olarak değerlendirirken;
Eleştirel ve sosyolojik bir perspektif, yozlaşmayı bireyin ve toplumun insani değerlerini ticarileştirme ve metalaştırma süreci olarak görür.

Her iki yaklaşım da aslında gelenek ile modernite arasındaki kırılgan sınırda şekillenen müzik kültürünün nasıl dönüştüğünü anlamak açısından önemlidir.

Popüler Kültür Müziği: Kültür Endüstrisinin Yüzü
Popüler müzik, geniş kitlelere ulaşan, ticari dolaşıma açık, hızlı tüketilen ve sürekli değişen bir kültür ürünüdür. Horkheimer’ın “kültür endüstrisi” kavramı çerçevesinde ele alındığında, popüler müzik; kitlelerin duygularını yönlendiren, eğlendirirken şekillendiren bir araç haline gelir.

Peki bu müzik türü yozlaşmayı yansıtan bir ayna mıdır?
 Yoksa yozlaşmaya katkı sunan bir üretim modeli mi?
 Belki de hem eleştirendir hem de etkileyendir.
İşte bu soruların yanıtı, kentleşmenin popüler müzik üzerindeki etkilerini anlamaktan geçiyor.

Kentleşmenin Popüler Müziğe Etkisi
Kentleşme, özellikle kırsaldan kente doğru yönelen göçle birlikte, geleneksel kültür unsurlarının şehre taşınmasını beraberinde getirmiştir. Bu durum, sadece mekânsal değil, kültürel etkileşimi ve çeşitlenmeyi de doğurmuştur. Şehir, farklı kültürel kodların bir arada yaşandığı; yeni etkileşim biçimlerinin, üretim ve tüketim ilişkilerinin kurulduğu ana merkezdir.

Bu ortamda popüler müzik:
Kentte yaşayan bireyin kimlik arayışına eşlik eden bir ifade aracı,
Farklı kültürel seslerin birleştiği melez bir alan,
Kitle iletişim araçlarıyla hızla yayılan, estetikten ziyade erişilebilirlik temelli bir üretim biçimi haline gelir.

Kentleşmenin Halk Müziğine Etkisi: Taşıma, Dönüştürme, Tüketme
Kentleşme süreci, Türk halk müziğini de derinden etkilemiştir.
 Kırsaldan göç eden bireyler, kendi yöresel ezgilerini şehir yaşamına taşımış, bu aktarımlar çeşitli dernekler, sosyal etkinlikler, okul koroları ve kültürel programlar aracılığıyla kent ortamında varlık kazanmıştır.

Bu aktarım süreci:
Farklı yöre müzik geleneklerinin karşılaşmasına,
Halk müziğinin çeşitlenmesine ve zenginleşmesine,
Yeni sosyal katmanlar arasında kültürel köprülerin kurulmasına katkı sunmuştur.
Ancak bu geçiş, aynı zamanda bir dönüşüm sürecini de tetiklemiştir.

Yeniden Yorumlama ve Endüstriyel Dönüşüm
Halk müziği, geleneksel bağlamından koparak kent yaşamında yeni biçimlerde yeniden üretilmiş, televizyon, radyo, kaset ve dijital platformlar aracılığıyla ticari bir meta haline gelmiştir. Düğünlerden konser salonlarına, yaylalardan televizyon ekranlarına uzanan bu değişim, müziğin sunum biçiminden algılanışına kadar pek çok yönüyle farklılaşmasına neden olmuştur.

Bu süreçte halk müziği:
Popüler müzikle temas kurmuş,
Çalgı çeşitliliği ve icra biçimleri açısından zenginleşmiş,
Popüler sanatçılar tarafından kullanılarak geniş kitlelere ulaşmış,
Ancak aynı zamanda özünden uzaklaşma riskiyle karşı karşıya kalmıştır.

Sonuç: Aynadaki Yansıma Ne Söyler?
Kentleşme, müziği yalnızca bir dinleti aracı olmaktan çıkararak, kimlik inşa eden bir göstergeye dönüştürmüştür. Bugün popüler müzik ve halk müziği, yalnızca kültürel bir yansıma değil; aynı zamanda toplumsal dönüşümün tanığı ve taşıyıcısıdır.
Türk halk müziği, bu dönüşüm sürecinde hem yön gösterici hem de yenilenmeye açık bir yapı olarak varlığını sürdürmektedir. Ancak onu sadece bir geçmiş mirası değil, geleceği şekillendirecek bir kültürel dinamik olarak görmemiz gerekiyor. (Ezginin Hafızası: Kültür, Sanat ve Müzik Üzerine Notlar-6)

Sağlıcakla ve ezgilerle kalın…

Kurban Bayramı Mesajı 
Bayramlar; inancın, merhametin ve paylaşmanın hayat bulduğu özel zamanlardır.
 Kurban Bayramı da sadece bir ibadet değil, aynı zamanda gönülleri birleştiren bir vicdan çağrısı, toplumsal dayanışma vesilesi, kültürel süreklilik köprüsüdür.

Bu mübarek bayramın; yüreklerimize huzur, evlerimize bereket, milletimize birlik, insanlığa barış getirmesini dilerim.
Bayramımız mübarek olsun.
 Nice bayramlarda sağlık, afiyet ve umutla buluşmak dileğiyle…

 

Dr. Murat Karabulut – Köşe Yazarı

Gazete Ankara Dijital Haber Portalı

www.gazeteankara.com.tr

“Türkiye’nin kalbi Ankara’nın sesi”

YORUM YAP

Yorumu Gönder

YORUMLAR (0)