Her yeni dönem yeni bir reform vaat ediyor. Ama eğitim, bir ülkenin değil, bir medeniyetin ruhudur. Türkiye, evrensel düşünceyle kendi kimliğini nasıl bulmalı?
Bugün, 87 yıl önce Türk milletinin kalbinden yükselen bir sessizlik, bütün çağlara yayılan bir yankıya dönüştü.10 Kasım 1938, yalnızca bir veda günü değil; bir milletin, bir devletin ve bir insanlık idealinin yeniden doğduğu gündür. Dolmabahçe Sarayı’nda saat dokuzu beş geçe, bir ömür değil, bir çağ sustu.Ama o anda başka bir çağ başladı: Cumhuriyetin fikrî, kültürel ve siyasal aklı sonsuzluğa mühürlendi.
2025’in dönemeçlerinden geçerken, Türkiye hem dünyaya hem kendine dönüp bakıyor. Bugün, hızla değişen çağın içinde “denge” kavramını yeniden düşünme zamanı.
Endüstri 4.0 yalnızca makinelerin değil, mühendisliğin insanla yeniden tanımlandığı bir çağdır; bilgi artık veriden, yetkinlik ise deneyimden öte bir anlam taşır — çünkü geleceği inşa edecek olan teknoloji değil, o teknolojiyi anlayan ve dönüştürebilen insandır. Bugün sanayi, yalnızca üretim biçimlerini değil, düşünme biçimlerini de dönüştürüyor.Sensörlerin, algoritmaların ve verinin yön verdiği bu yeni dünyada asıl mesele teknolojiyi geliştirmek değil; teknolojiyi anlayacak, yorumlayacak ve insan odaklı biçimde yönetecek bir mühendislik kültürü inşa edebilmektir.Bu kültür, yalnızca bilgiye değil; yetkinliğe, beceriye ve vizyona dayanan çok katmanlı bir öğrenme yapısı gerektiriyor.İşte bu nedenle, çağın gerektirdiği dönüşüm artık sadece makinelerde değil, mühendislik eğitiminin özünde başlamalıdır.
Eğitim kurumlarının geleceği yalnızca müfredatla değil; bilimsel araştırma altyapısından program geliştirme mimarisine, akreditasyondan profesyonel hizmet desteğine kadar bütüncül bir sistemin varlığıyla şekilleniyor.Türkiye’de artık “program geliştirme” bir akademik görev değil, kurumsal bir sorumluluk haline gelmek zorundadır.
Cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değil; Türkiye Cumhuriyeti’nin insanlık ailesi içindeki tarihsel ve ahlaki sorumluluğunun adıdır.
Bir Görselden Düşünceye Kıymetli dostum Ayhan Çetinkaya’nın sosyal medya paylaşımında yer alan bir görsel bu yazıya ilham verdi: “Bilginin bu kadar kolay ulaşılabilir olduğu bir dönemde, insanların size masal anlatmasına izin vermeyin.”
Veri Çağında Üniversitenin Yeniden Tanımı Dijitalleşme, yalnızca teknolojik bir yenilenme değil, üniversite olgusunun yeniden tanımlanmasıdır.Bugün yükseköğretim kurumları, artık sadece bilgi üreten değil, veriyi analiz eden, yorumlayan ve yöneten sistemler haline gelmek zorunda. Yükseköğretim Kurulu’nun “2030’a Doğru Türk Yükseköğretiminin Yol Haritası” belgesinde yer alan “veri temelli yönetişim” ilkesi, bu dönüşümün omurgasını oluşturuyor.Türkiye, bu vizyonla birlikte yeni bir dönemin eşiğinde: Veriyle yönetilen üniversiteler dönemi.
Bir Dönüm Noktasında Türk Yükseköğretimi Türkiye Cumhuriyet’inin ikinci yüzyılına adım atan Türk yükseköğretimi, artık yalnızca diploma veren bir yapı değil; bilginin, insan kaynağının ve toplumsal etkinin ölçüldüğü bir ekosistem haline geliyor. Yükseköğretim Kurulu’nun yayımladığı “2030’a Doğru Türk Yükseköğretiminin Yol Haritası” bu dönüşümün ana eksenini tanımlıyor: Veriye dayalı yönetişim, kalite güvencesi ve sürdürülebilir kalkınma.Ancak bu hedeflerin en kritik halkası hâlâ eksik: Mezun verisinin kurumsal, ulusal ve uluslararası ölçekte entegrasyonu.
Yeni Yüzyılın Eşiğinde Türk Yükseköğretimi Cumhuriyet’in ikinci yüzyılı, yalnızca bir tarihsel dönüm noktası değil; Türkiye’nin bilgi temelli kalkınma vizyonunun da yeniden tanımlandığı bir çağın başlangıcıdır.Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından yayımlanan “2030’a Doğru Türk Yükseköğretiminin Yol Haritası” raporu, bu vizyonu kurumsal ve entelektüel düzeyde bütünleştiren en kapsamlı belgedir. Bu belgeyle Türkiye, eğitimde kitleselleşmeden küreselleşmeye uzanan yarım asırlık birikimini, dijitalleşme, girişimcilik, sürdürülebilirlik ve kalite güvencesi ekseninde yeniden konumlandırıyor.Artık mesele sadece üniversite sayısını artırmak değil; bilginin kalitesini, üretimin niteliğini ve toplum üzerindeki etkisini artırmaktır.
“Günün manşetleri ve en çok okunan haberlerinden ilk siz haberdar olmak istiyorsanız e-posta adresinizi Gazete ANKARA e-bültenine kayıt edebilirsiniz!”
Nasuh Akar Mah. Türk Ocağı Cad. No:28/3, 06520 Çankaya/ ANKARA
+90 (312) 285 63 33
+90 (312) 285 63 33
www.gazeteankara.com.tr
bilgi@gazeteankara.com.tr
Haber Sisteminin Android/ iPhone/ iPad Uygulamaları mobil cihazlar üzerinden anlık olarak takip edilebilmesi amacıyla tasarlanmıştır.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK kapsamında toplanıp işlenir. Detaylı bilgi almak için Aydınlatma Metnimizi inceleyebilirsiniz.