Orman yanar…
Duman yükselir göğe. Gökyüzünü kapkara bulutlar kaplar. Ruhumuz daralır, içimiz kararır.
Ama biz hâlâ ekranlardan, basın açıklamalarından, istatistik bültenlerinden şöyle deriz: "Sevindirici olan, can kaybının yaşanmamış olması."
Oysa yanan sadece ağaç değildir ki!
Yanıp kül olan, sadece odunsu gövdeler değil; bir yuvadır, bir yaşam zinciridir, savunmasız bir canın gözlerinde sönen ışıktır. Bu bir merhamet sınavıdır insanlık için…
Bazı hayatlar vardır ki, kelimelerle anlatmak yetersiz kalır. Onlar ne yüksek sesle konuşurlar ne de alkış peşinde koşarlar. Ama bıraktıkları iz, zamanın tozunu siler; bir milletin hafızasına ilmî bir mühür gibi kazınır. Prof. Dr. Rıza Ayhan, işte böyle bir hayatın sahibidir. O, gürültüsüz ama azimli bir kararlılıkla yürüdü, fakat ardında bir akademi mirası, bir hukuk kültürü, hafızalara kazınmış bir insanlık dersi bıraktı.
Bugün takvimler 20 Temmuz’u gösteriyor. Ama bu tarih, sıradan bir gün değildir. Bu tarih, Kıbrıs adasında yıllardır ezilen bir halkın sesine kulak vermenin, vicdanla hareket etmenin, tarihin yüklediği bir sorumluluğu tereddütsüz yerine getirmenin adıdır. 20 Temmuz 1974; zulmün, acının ve insanlık dışı uygulamaların karşısında duran bir milletin, barışa giden yolda attığı kararlı adımdır.
Hayat, kimi zaman Karadeniz’in sert esen rüzgârlarıyla başlar; tuzlu dalgaların kıyıya vurduğu bir sahilde büyür sessiz bir çocuk… Henüz ne zamana ne de mekâna dair bir fikri yoktur ama yüreğinde büyük bir yürüyüşün tohumu çoktan filizlenmiştir. İşte o sessiz ve onurlu yürüyüşün adı: Prof. Dr. Musa Yıldız’dır.
Bazı hayatlar vardır; kitap sayfaları üzerine değil, yüreklere yazılır. Ve bazı insanlar vardır ki yaşadıklarıyla sadece bir meslek değil, bir ahlâk, bir yol, bir ilke bırakırlar ardında…Prof. Dr. Asaf Varol, işte bu kutlu istisnalardan biridir.
Yıllardır hem ülkemizde hem dünyada hem de kendi zihnimde zaman zaman yeniden gündeme gelen bir tartışma vardır: “Amerika gerçekten Ay’a ayak bastı mı, yoksa bu bir film stüdyosu kurgusundan mı ibaret?” Bu soru ilk bakışta bazı argümanlar dikkate alındığında merak uyandırıcı, hatta bazılarına göre haklı şüpheleri barındırıyor gibi görünse de, biraz araştırma yapıp bilimsel veriler ve tarihsel kayıtlar ışığında gerçeğe ulaşmak mümkündür. Ben de öyle yaptım…
15 Temmuz 2016… Bu tarih sıradan bir gün değildir. Bu tarih, bir milletin kendine, devletine, bayrağına ve istiklaline sahip çıkışının yeniden yazıldığı gündür. Ne takvimdeki bir rakam, ne de yalnızca bir gece… O, Türk milletinin küllerinden yeniden doğduğu, iradesine zincir vurmaya kalkanlara “dur” dediği destansı bir dirilişin adıdır.
Yapay zekâ teknolojileri günümüz dünyasının en stratejik alanlarından biri haline geldi. Ancak bu gelişmelerin her biri, beraberinde hem etik hem de toplumsal düzlemde ciddi sorunlar getirmektedir. X (eski adıyla Twitter) platformuna entegre edilen ve Elon Musk tarafından geliştirilen Grok isimli üretken yapay zekâ modeli, bu sorunların en güncel örneğini teşkil etmektedir. Zira bu sistem, çoğu zaman küfürlü, argo ve toplumun genel ahlaki değerleriyle çelişen içerikler üretebilmektedir.
İnsanı doğduğu yer mi şekillendirir, yoksa insan mı doğduğu yeri dönüştürür? Bu sorunun cevabını yaşamıyla veren nadir insanlardan biridir Mimar Samet Süzgeç. Muş’un çetin doğası, sınırlı imkânları ve ağır sosyoekonomik gerçekleri içinde filizlenen bu hayat, aslında Türkiye’nin sessiz ama direngen Anadolu çocuklarının ortak hikâyesidir. Fakat Samet Süzgeç’in hikâyesi, yalnızca bir başarı anlatısı değil; bir duruşun, bir ahlakın, bir fikrin taşla, çimentoyla, çizgiyle ete kemiğe bürünmüş ruh halidir.
Abdullah Öcalan’ın PKK’ya yönelik “silah bırakın” çağrısı, Türkiye’nin son kırk yıldır mücadele ettiği terör sorununda yeni bir döneme mi girildiği sorusunu beraberinde getiriyor. Ancak bu çağrıyı sadece yüzeydeki sözlerle değil, daha derin jeopolitik, tarihsel ve örgütsel bağlamlar üzerinden okumak gerekir.
“Günün manşetleri ve en çok okunan haberlerinden ilk siz haberdar olmak istiyorsanız e-posta adresinizi Gazete ANKARA e-bültenine kayıt edebilirsiniz!”
Nasuh Akar Mah. Türk Ocağı Cad. No:28/3, 06520 Çankaya/ ANKARA
+90 (312) 285 63 33
+90 (312) 285 63 33
www.gazeteankara.com.tr
bilgi@gazeteankara.com.tr
Haber Sisteminin Android/ iPhone/ iPad Uygulamaları mobil cihazlar üzerinden anlık olarak takip edilebilmesi amacıyla tasarlanmıştır.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK kapsamında toplanıp işlenir. Detaylı bilgi almak için Aydınlatma Metnimizi inceleyebilirsiniz.