YAZARLAR

21 Nisan 2025 Pazartesi, 01:05

Şehirde Kaybolan Ruh: Mekânların Ruhu ve Modern İnsan Üzerine Düşünceler

Beton yapılar yükselirken kalpler daralıyor, yollar genişlerken insanlar birbirinden uzaklaşıyor. Şehir artık sadece bir yapı değil, insanın ruhunu ya barındıran ya da boğan bir aynaya dönüşüyor.

“Şehir insandır.”
Bu kısa ama derin cümle, kadim kent bilincimizin özüdür. Bir şehir ne kadar büyük olursa olsun, içindeki insanı unuttuğunda anlamını yitirir. Caddeleri, sokakları, meydanları; sadece geçilen değil, yaşanılan yerler olmaktan çıktığında kent bir mekân değil, yabancı bir boşluk hâline gelir.

Bugün modern şehirler büyüyor ama insanlar küçülüyor. Yollar var ama yoldaşlık yok. Siteler yükseliyor ama komşuluk kayboluyor. Mekân var ama mekânın ruhu kayıp.

Kent Ruhu Nedir, Neden Önemlidir?

Kent ruhu, bir şehrin sadece fiziki yapılarla değil, manevi ve kültürel dokularla kurduğu bağdır.

  • Mahalledeki sıcak selam,
  • Esnaftaki güler yüz,
  • Camideki sohbet,
  • Parkta oynayan çocuk sesi,
  • Pazar yerindeki bereket…

İşte bütün bunlar bir şehri “şehir” yapan, ona ruh veren unsurlardır. Ruhsuz şehir ise insanı yorar, yalnızlaştırır, yabancılaştırır.

Modernleşme ve Mekânın Dönüşümü: İnsan Nereye Gitti?

Bugün şehir planlaması sadece yol, bina, AVM, toplu konut gibi mühendislik başlıklarıyla yapılıyor. Oysa şehircilik sadece teknik değil; etik bir meseledir.

  • İnsan odaklı mı, araç odaklı mı?
  • Yaşanılası mı, yalnızlaştırıcı mı?
  • Sosyal mi, soğuk mu?

Yüksek duvarlar, güvenlikli siteler, erişilemeyen yeşil alanlar… Bunlar şehri bölüyor, insanlar arasında görünmeyen duvarlar örüyor.

Mahalle Kültürünün Çöküşü: Komşuluğu Unutmak

Eskiden şehir, mahallesinde tanınmak demekti. Çocuklar sokakta büyürdü, yaşlılar mahallede hatırlanırdı, evler birbirine yakındı; sadece mimari değil, gönüller de komşuydu.

Bugün ise insanlar aynı binada yıllarca yaşayıp birbirini tanımıyor. Asansörde selam yok, sokakta sohbet yok. Mahalle, haritada bir isim ama ruhu kaybolmuş bir geçmiş.

Kent ruhu, komşuluğun yeniden ihyasıyla başlayabilir.

Kent Hizmetleri Sadece Yol Değil, İnsanla Temas Etmelidir

Bir belediyenin görevi sadece asfalt dökmek, çöp toplamak, otobüs işletmek değildir. Gerçek belediyecilik:

  • Yaşlıyı ziyaret etmek,
  • Genci dinlemek,
  • Kadına destek olmak,
  • Çocuğun oyun alanını korumak,
  • Esnafın derdini bilmek,
  • Mahalleye umut vermektir.

Kenti yönetmek, insanı anlamaktır. Bu bakış, “sosyal belediyecilik” değil, vicdani yöneticilik anlayışıdır.

Kente Dair Ahlaki Sorumluluk: Kentli Kimdir?

Kentli olmak sadece bir adrese kayıtlı olmak değil; kentle birlikte yaşamak, onu sahiplenmek demektir.

  • Sokağı kirletmeyen,
  • Gürültüyle başkasını rahatsız etmeyen,
  • Toplu taşımada saygılı olan,
  • Kamusal alanı öz malı gibi gözeten,
    her birey kente ruh verir.

Kent ahlakı; hukukla değil, gönül terbiyesiyle gelişir.

Sonuç: Ruhunu Kaybeden Şehir, İnsanını da Kaybeder

Bugün haftanın ilk günü pazartesi, içinde yaşadığımız şehre sadece gözle değil, gönülle bakalım.
Sadece ne yapıldığını değil ne eksildiğini sorgulayalım:
Selam var mı? Çocuk sesi duyuluyor mu? Komşu hatırlanıyor mu? Parkta dua eden bir yaşlı, pencerede el sallayan bir çocuk var mı?

Çünkü şehir, yoluyla değil; insanıyla büyür.

YORUM YAP

Yorumu Gönder

YORUMLAR (0)