Mimar Samet Süzgeç: Taşta Hayal, Betonda Ruh, Mimarlıkta Aşk (Örnek Bir Hayat Hikâyesi)
İnsanı doğduğu yer mi şekillendirir, yoksa insan mı doğduğu yeri dönüştürür? Bu sorunun cevabını yaşamıyla veren nadir insanlardan biridir Mimar Samet Süzgeç. Muş’un çetin doğası, sınırlı imkânları ve ağır sosyoekonomik gerçekleri içinde filizlenen bu hayat, aslında Türkiye’nin sessiz ama direngen Anadolu çocuklarının ortak hikâyesidir. Fakat Samet Süzgeç’in hikâyesi, yalnızca bir başarı anlatısı değil; bir duruşun, bir ahlakın, bir fikrin taşla, çimentoyla, çizgiyle ete kemiğe bürünmüş ruh halidir.
1985 yılında, Muş Endüstri Meslek Lisesi Elektrik Bölümü’nü birincilikle tamamladığında, O taşralı çocuğun gözlerinde parlayan şey bir diploma sevinci değil, geleceğe dair çakılmış ilk kıvılcımdı. Elektrik devreleriyle başlayan teknik merak, kısa sürede bir estetik tutkuyla birleşerek mimarlık hayaline dönüştü. Bu hayal, onu Edirne Trakya Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi’ne taşıdı. Orada aldığı mimarlık eğitimini çok başarılı bir şeklide tamamlarken, yalnızca akademik birikim değil, vicdani bir sorumluluğun da temel taşlarını oluşturdu.
Ve yıl 1995… Türkiye yeni bir yüzyıla hazırlanırken, Kuşadası’nda sessiz ama derin bir başlangıç daha yapılır: Süzgeç Yapı adında bir kurum doğar. Ama bu, yalnızca bir şirket değildir. Bu yapı, insanı merkeze alan, estetiği kutsayan, çevreyi gözeten bir mimarlık anlayışının hayat bulduğu yer olur. Kurucusu Mimar Samet Süzgeç için bu şirket, kendini ifade etmenin, hayata dokunmanın ve geçmişin borcunu geleceğe ödeme biçimidir.
Bugün binlerce nitelikli konut projesine imza atmış olan Süzgeç Yapı, yalnızca yaşam alanları inşa etmemiş; güven, huzur ve estetik üretmiştir. Samet Süzgeç’in ifadesiyle, “Mimarlık yalnızca yapı değil, insanlara umut, estetik ve güvenle örülmüş bir yaşamdır.”
Süzgeç Yapı’nın merkezi, Türkiye’nin turizm incisi Kuşadası’nda bulunmaktadır. Ancak bu merkez, yalnızca bir ofis değil; bir vizyonun, bir felsefenin somutlaşmış halidir.
Merkez Ofis: Türkmen Mahallesi Atatürk Bulvarı No:36/402 – Süzgeç Yalı Apartmanı – Kuşadası / AYDIN
Telefon: +90 256 612 34 34
GSM: +90 549 612 13 58
Bu adresler, sadece evrak göndermek ya da telefon açmak için değil, ilham almak için ziyaret edilecek yerlerdir. Çünkü o ofisler, gençlerin sadece projelerini değil hayallerini de çizebildiği; yalnızca mimarlık değil, medeniyet inşa etmeyi öğrendiği mekânlardır.
2009 yılı, Süzgeç Yapı için bir dönüm noktası olmuştur. Mimar Samet Süzgeç’in liderliğinde, firma inşaat sektörünün dışına çıkarak enerji ve turizm alanlarında da yatırımlar yapmaya başlamıştır. Bu hamle, onu klasik bir müteahhitlik anlayışının ötesine taşıyarak Türkiye’nin kalkınma vizyonuna doğrudan katkı sunan bir aktöre dönüştürmüştür.
Kuşadası’nda gerçekleştirilen projeler, yalnızca estetik değil; doğaya saygılı, sürdürülebilir ve yerel değerlere bağlı bir mimari anlayışın ürünüdür. Turizm yatırımları ise, bu anlayışın sadece yerleşim değil, yaşam biçimi üretme hedefini pekiştirmiştir.
Mimar Samet Süzgeç’in yaşam felsefesi, bir mimarın yalnızca bina yapmaması gerektiğini öğretiyor. Bir mimarın ötesinde: topluma dokunan bir vicdan olarak, her projede bir hikâye anlatıyor. Her konutta bir aileye, bir gence, bir yaşlıya dokunuyor ve zamanla bir toplumun dönüşümüne katkı sunuyor.
Süzgeç Yapı'nın projeleri; yalnızca kapılar, pencereler, balkonlar değil… Aynı zamanda güvenin, huzurun ve saygın yaşamın ifadesidir. Bu nedenle her bina, sadece bir yapı değil; bir yaşam felsefesinin, bir gelecek tasarımının sembolüdür.
Bugün Türkiye’nin dört bir yanında yükselen Süzgeç Yapı imzalı projeler, bir mimari anlayıştan çok daha fazlasını temsil etmektedir. Bu projeler, bir felsefenin, bir değerler dizisinin, bir insanlık duruşunun yapı taşlarıdır.
Mimar Samet Süzgeç’in adı, sadece inşaat sektörüyle değil; mimarlık ahlakı, yerel kalkınma, gençlere ilham olma gibi çok daha derin alanlarda da karşılık bulmaktadır. Çünkü o, her yapıya bir dua, her çizgiye bir umut, her projeye bir ideal eklemektedir.
Son Söz: Göğe Yükselen Her Yapı Önce Yürekte Kurulur (Mimar Samet Süzgeç)
Samet Süzgeç’in hikâyesi, Anadolu’nun azimli çocuklarına anlatılması gereken ders kıvamında bir öyküdür. Çünkü O, “yıkılmadan da yükselmenin” mümkün olduğunu kanıtlamış bir isimdir. O, her şeye rağmen yürümüş, her zorluğa rağmen üretmiş, her binaya bir anlam yüklemiştir.
Bugün Kuşadası'nın siluetinde yükselen her yapıda onun kaleminin izi, vicdanının sesi, emeğinin teri vardır. O yapılar, sadece konut değil; bir toplumun estetikle yoğrulmuş vicdanıdır.
Ve biz diyoruz ki;
İyi ki varsın Mimar Samet Süzgeç.
İyi ki bu ülkenin taşına, toprağına, insanına bu kadar güzel anlamlar yükledin.
Saygılarımla.
Prof. Dr. Ayhan ERDEM – Köşe Yazarı
aerdem@gazeteankara.com.tr
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi
Gazete Ankara Dijital Haber Portalı
www.gazeteankara.com.tr
“Türkiye’nin kalbi Ankara’nın sesi”
YORUM YAP