YAZARLAR

16 Temmuz 2025 Çarşamba, 06:00

Ay’a Ayak Bastık mı, Yoksa Kandırıldık mı? Bilim mi Kazandı, Komplo mu?

Yıllardır hem ülkemizde hem dünyada hem de kendi zihnimde zaman zaman yeniden gündeme gelen bir tartışma vardır: “Amerika gerçekten Ay’a ayak bastı mı, yoksa bu bir film stüdyosu kurgusundan mı ibaret?” Bu soru ilk bakışta bazı argümanlar dikkate alındığında merak uyandırıcı, hatta bazılarına göre haklı şüpheleri barındırıyor gibi görünse de, biraz araştırma yapıp bilimsel veriler ve tarihsel kayıtlar ışığında gerçeğe ulaşmak mümkündür. Ben de öyle yaptım…

1969 yılında, Soğuk Savaş’ın zirveye ulaştığı bir dönemde, ABD uzay ajansı NASA, Apollo 11 göreviyle Neil Armstrong ve Buzz Aldrin’i Ay’a gönderdi. Bu olay, sadece bir teknolojik başarı değil, aynı zamanda insanlığın sınır tanımayan merakının ve mühendislik kudretinin bir nişanesi olarak tarihe geçti. Ancak bu başarıyı gölgelemeye çalışanlar da her zaman var oldu. “Ay’da yıldızlar neden görünmüyor?, “Bayrak nasıl dalgalanıyor?”, “Gölge açıları neden farklı?” gibi sorularla temellenen bu komplo teorileri, yüzeyde mantıklı gibi dursa da, bilimsel olarak kolayca çürütülebilecek iddialardır.

Örneğin Ay’da yıldızların görünmemesi, Ay yüzeyinin ve astronotların kıyafetlerinin Güneş ışığını çok güçlü yansıtmasından ve bu nedenle kameraların kısa pozlamaya ayarlanmasından kaynaklanır. Bu, fiziksel bir gerçekliktir. Bayrağın “dalgalanıyor” gibi görünmesi ise rüzgârdan değil, metal çubukla desteklenmiş kumaşın temas sonrası sönümlenmeden salınım yapmasındandır. Ay’da atmosfer olmadığı için hareket hemen durmaz; dalgalanma etkisi uzun sürer. Yani bu bir doğa yasasının tezahürüdür, tiyatro sahnesi değildir.

Ay’daki gölgeler farklı yönlere gidiyor iddiasına gelirsek; Ay yüzeyi düz değildir, taşlık ve engebelidir. Bu da tek bir ışık kaynağından (Güneş) gelen ışığın farklı yönlerde kırılmasına sebep olur. Bu etkiyi Dünya’da bile kırsal bölgelerde çıplak gözle görebilmek mümkündür.

Daha ileri bir iddia olan “NASA, orijinal kasetleri kaybetti meselesi ise teknik bir zafiyetin sonucudur. 1970’lerde veri depolama kaynakları kıttı ve bazı manyetik bantlar yeniden kullanıldı. Ancak bu durum, Ay görevine dair tüm verilerin kaybolduğu anlamına gelmez. Hâlihazırda binlerce fotoğraf, video kaydı, radyo iletileri ve Ay’dan getirilen 380 kilogramlık örnek, farklı laboratuvarlarda hâlâ analiz edilmektedir. Hatta bu örneklerin Dünya’da doğal yollarla oluşamayacak özellikler taşıdığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Öte yandan, Ay’a gerçekten gidilmediği yönündeki iddiaların belki de en komiği, “eğer bu gerçekse neden bir daha kimse gitmedi?” sorusudur. Cevap nettir: ABD 1969’dan 1972’ye kadar tam 6 farklı Apollo göreviyle Ay’a insan göndermiştir. Ancak bu tür görevler milyarlarca dolara mal olur, büyük siyasi irade ve halk desteği gerektirir. Soğuk Savaş sona erdiğinde bu motivasyon azaldı, bütçeler kısıldı ve projeler donduruldu.

Bugün ise tarih yeniden yazılıyor. ABD, Artemis programıyla 2026 yılına kadar Ay’a tekrar insan göndermeyi planlıyor. Çin ve Hindistan gibi ülkeler de insanlı görev hazırlıklarını sürdürüyor. Yani “neden gitmiyoruz?” sorusu çok yakında geçerliliğini yitirecek.

Sonuç olarak, komplo teorileri her dönemde revaçta olabilir. Çünkü insanlar, karmaşık olayları basitleştirme ve gizem arama eğilimindedir. Ancak bilim; gözlem, kanıt ve deney temelli ilerler. Bugün Ay’da bırakılmış olan astronot izleri, bayrak direkleri ve lazer yansıtıcılar hâlâ oradadır. NASA’nın yanı sıra Japonya, Hindistan ve Çin’in uzay ajansları da bu kalıntıları gözlemleyebilmektedir.

Dolayısıyla, “Ay’a hiç gidilmedi” demek, yalnızca NASA’yı değil, tüm dünya bilim camiasını, mühendislik tarihini ve insan aklının sınır tanımaz başarısını inkâr etmektir. Komplo teorilerinin cazibesine kapılmak yerine, bilimsel düşünceyi, eleştirel sorgulamayı ve tarihsel gerçekleri esas almak, hem bireysel hem toplumsal aklın selameti açısından elzemdir. Hep bilimle kalın…

Saygılarımla.

Prof. Dr. Ayhan ERDEM – Köşe Yazarı
aerdem@gazeteankara.com.tr
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi
Gazete Ankara Dijital Haber Portalı
www.gazeteankara.com.tr
“Türkiye’nin kalbi Ankara’nın sesi”

 

 

 

YORUM YAP

Yorumu Gönder

YORUMLAR (0)