Bilim veya Teknoloji Neden Müzik veya Sporun Bazı Dalları Kadar Önemsenmiyor?
Dünya sahnesinde bir futbol maçının milyarlarca insan tarafından izlenmesi ya da bir pop yıldızının konser biletlerinin haftalar öncesinden tükenmesi, kimseyi şaşırtmıyor. Oysa aynı dünyada, insanlığın geleceğini değiştiren bir bilimsel keşif ya da teknolojik buluş çoğu zaman yalnızca birkaç haber bülteniyle sınırlı kalıyor veya hiç bahse konu olmuyor. Peki, neden bilim ve teknoloji, müzik ya da sporun bazı dalları kadar geniş kitlelerce önemsenmiyor?
Bize göre bunun en büyük nedenlerinden biri, bu alanların insanlara ulaşma biçiminde yatıyor. Spor ve müzik, duyguları anında harekete geçiren, izleyen ya da dinleyen kişinin kendini doğrudan içinde hissedebileceği deneyimler sunuyor. Oysa bilim ve teknoloji çoğu zaman karmaşık terimlerle, akademik dille yazıldığı için uzun vadeli etkilerle anlaşılıyor.
Sosyolog Dr. Selin Yılmaz, “İnsanlar genelde kendilerine en hızlı ve doğrudan haz veren alanlara yönelir. Futbol maçındaki bir gol ya da sahnedeki bir şarkı, anlık bir coşku sağlar. Bir araştırma makalesi ya da yeni bir teknoloji prototipi ise soyut ve bazen günlük hayatta görünmez kalabilir” diyor.
Bir diğer neden, bilim ve teknolojinin sonuçlarının çoğu zaman dolaylı ve gecikmeli olması. Bir uzay teleskobunun fırlatılması ya da yeni bir DNA düzenleme tekniği, uzun vadede devrim yaratabilecek gelişmelerdir. Ayrıca bu gelişmeler, izleyici için anında somut bir değişim sunmazlar.
Oysa spor müsabakaları ya da müzik performansları, insanların duygularına hitap eder ve o anın “kazananını” ya da “parlayanını” hemen ilan ederler; hangi takım kazandı, kim şampiyon oldu, hangi sanatçı zirvede? Bilim dünyasında ise böyle net ve ani gelişmeler oluşmaz. .
Bir başka ilginç nokta da, bilim ve teknoloji alanlarının yeterince popüler kültürle iç içe olmamasıdır. Diğer yandan, sinema ve dizilerde bilim insanları bazen “soğuk” ya da “ulaşılmaz” figürler olarak resmedilir. Sporcular ve müzisyenler ise kahraman, idol, rol model olarak sunulur. Bu da genç kitlelerin kimi örnek alacağı üzerine yönlendirici etkiler oluşturur.
Oysa tarihte Marie Curie’den Albert Einstein’a, Steve Jobs’tan Elon Musk’a kadar pek çok ilham verici figürler vardır. Ancak bu isimlerin hikâyeleri genelde detaylı okuma ve araştırma gerektirir; bu da hızlı tüketilen medya çağında bir dezavantaj oluşturuyor.
Peki, çözüm ne? Bu aşamada bilim ve teknolojinin “anlatılma biçiminin” değişmesi gerekiyor. Bilimi sadece alan uzmanlarına yönelik değil, geniş halk kitlelerine hitap edecek şekilde; sade, eğlenceli ve görsel araçlarla sunmak ve sevimli hale getirmek daha anlamlıdır.
Bugün YouTube’da, TikTok’ta milyonlarca kişiye ulaşan genç anlatıcılar bulunuyor. Bilim insanları ve teknoloji geliştiricileri de hikâyelerini bu insanlar gibi anlatmayı öğrenmesi gerekir. İnsanlar bir gelişmenin ‘neden önemli olduğunu’ anlarlarsa, ilgileri artacaktır.
Ancak bilim ve teknolojiye gösterilen sınırlı ilgi, sadece bireysel tercihler düzeyinde kalmıyor. Daha önemli bir boyut, kalkınmanın ve toplumsal refahın kaynağında hangi unsurların yer aldığıyla ilgili. Ekonomistler ve kalkınma uzmanları, bilim ve teknoloji üretmeyen bir toplumun, uzun vadede sürdürülebilir refah sağlayamayacağını sıkça vurguluyor.
Kuşkusuz “Spor ve müzik bir toplumun ruhunu besler, milli kimliğini güçlendirir. Ancak bir ülkenin kalkınmasını sağlayan; sanayide, tarımda, sağlıkta, enerjide ve savunmada bilimsel ve teknolojik ilerlemelerdir. Eğlence ve popüler kültür önemlidir ama doğrudan üretkenlik sağlamaz.”
Gerçekten de, dünyada sanayi devriminden dijital devrime kadar her büyük sıçrama, bilimsel bilgi birikiminin ve teknolojik yeniliklerin üzerine inşa edilmiştir. Türkiye dahil birçok gelişmekte olan ülke, yüksek teknoloji üretiminde geri kaldığında, ekonomik rekabet gücünü de yitirir. Bu durum, bilim ve teknolojiye verilen toplumsal değerin sadece kültürel değil, stratejik bir mesele olduğunu da ortaya koymaktadır.
Aslında farkında olmasak da, bilim ve teknoloji her gün yaşadığımız pek çok şeyin arkasındadır. Akıllı telefonlardan aşılara, internetten iklim değişikliğiyle mücadeleye kadar. Belki de asıl mesele, bu görünmeyeni görünür hale getirmektir.
Sporun ve müziğin coşkusunu küçümsemek elbette doğru değildir. Ancak bir ülkenin geleceğini belirleyen, sadece tribünlerin coşkusu ya da konserlerin ritmi değil, laboratuvarlarda yapılan deneyler, Ar-Ge merkezlerindeki inovasyonlar ve bilim insanlarının azmidir.
Belki bir gün, bir futbol yıldızının golüyle bir bilim insanının keşfi aynı değerde tutulur ve aynı heyecanla alkışlanır hale gelecektir. O güne kadar bilimi anlatmaya, yaymaya ve toplumun öncelikleri arasına taşımaya devam etmeliyiz. Temennimiz de bu yöndedir Sağlıcakla, hepsinden önemlisi bilim ve teknolojiyle kalınız.
Prof. Dr. Ayhan ERDEM
{o0o}
Nerede Bir Zulüm Varsa, Çatışma Varsa, Adaletsizlik Varsa Sona Erdirmek İçin Biz Oradayız. Türkiye’nin Kalbi, Ankara’nın Sesi" olan Dijital Haber Portalı, https://www.gazeteankara.com.tr
YORUM YAP