1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü: Emeğe Saygının İlahi ve İnsani Boyutu
Her yıl 1 Mayıs’ta dünya meydanlarında yükselen sesler, aslında yüzyıllardır insanlığın ortak bir arayışını, “Emeğe değer, adalete çağrı, dayanışmaya daveti.” hatırlatır. Modern dünyanın kalabalıkları içinde unutulmaya yüz tutan en derin insani hakikati; emeğin kutsallığını hatırlatan bir gündür 1 Mayıs.
Bu hakikat yalnızca sosyal ve ekonomik bir mesele değil, aynı zamanda ahlaki ve manevi bir ilkedir. Emeğe saygı, çalışanın hakkını gözetmek, kul hakkını korumak; İslam’ın özünde yer alan bir erdemdir.
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur:
“İnsana ancak çalıştığının karşılığı vardır.” (Necm, 53/39)
Bu ayet, alın terinin, emeğin ve bireysel çabanın ilahi bir değer taşıdığının açık ifadesidir. 1 Mayıs’ı yalnızca bir grev ya da yürüyüş günü olarak görmek, onun derin anlamını eksik okumaktır. 1 Mayıs, çalışanın hakkını aradığı; adil bir dünyanın kapılarını aralayan bir dua, bir niyaz ve bir mücadele günüdür.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur:
“İşçiye, alın teri kurumadan ücretini veriniz.” (İbn Mâce, Rühûn, 4)
Bu hadis, bugün dahi birçok işçinin yaşadığı gecikmiş ödemeler, adaletsiz ücret politikaları ve güvencesiz çalışma koşulları için her zaman güncelliğini koruması gereken zaman üstü bir mesajdır. İslam’ın adalet anlayışı, emeğin korunması ve hak sahibinin mağdur edilmemesi üzerine kuruludur. Bu nedenle 1 Mayıs, kul hakkının hatırlatıldığı, hakkaniyetin haykırıldığı bir vicdan çağrısıdır.
Bugün Türkiye’de binlerce işçi, taşkınlıklara sebep olmadan; çevreye, tabiata zarar vermeden yalnızca kendi hakları için değil, çocuklarının geleceği, adil bir toplum ve insanca bir yaşam için ses yükseltmelidir. Emekçiler; sabahın karanlığında işe gidip akşamın yorgunluğuyla dönen, bazen görünmeyen, bazen de görülmek istenmeyen gizli kahramanlardır. Onlar kalkınmanın yapı taşlarıdır. Onlar olmadan üretim olmaz. Üretmeyen toplum tüketir; tüketen toplumlar ise tükenmeye mahkûmdur!
Dünya genelinde de 1 Mayıs; milyonların eşit ücret, güvenceli iş ve daha iyi çalışma koşulları talebiyle meydanları doldurduğu evrensel bir çağrıdır. Çünkü bu gün, sloganlar, diller ve dinlerimiz farklı olsa da kalpten yükselen ortak bir insanca yaşam isteğinin dile getirildiği bir gündür.
Kur’an’da Maun Suresi, yardımlaşmanın, dayanışmanın ve paylaşmanın önemini hatırlatır. Emeğe değer vermek; paylaşmayı, dayanışmayı ve yardımlaşmayı da içerir. Dayanışma, sadece omuz omuza yürümek değil; birbirinin yükünü de taşımaktır. 1 Mayıs, tam da bu ruhu canlı tutan bir gün olmalıdır.
Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz kendisi için istediğini mümin kardeşi için de istemedikçe iman etmiş olmaz.” (T2515 Tirmizî, Sıfatü"l-kıyâme, 59)
Bu hadis, yalnızca bireysel ahlak için değil; toplumsal adalet için de evrensel bir ölçüdür. 1 Mayıs, işte bu kardeşlik duygusunun toplumsal ölçekte dillendirildiği bir gündür. İşçinin, emekçinin, üretenin hakkını savunmak sadece bir meslek grubunun değil, hepimizin ortak onuru ve sorumluluğudur.
1 Mayıs; geçmişin nahoş olaylarını hatırlamakla sınırlı kalmamalı, geleceğe daha adil bir miras bırakma sorumluluğunu da yüklenmelidir. Adalet, barış, eşitlik ve kardeşlik; hem dini hem insani değerlerimizle iç içe geçmiş kavramlardır. Bugün meydanlarda yükselen sesler yalnızca bir hakkın talebi değil, “Daha güzel bir dünya mümkün!” inancının ve beklentisinin görüntüsü olmalıdır.
Bu yüzden 1 Mayıs sadece bir gün değil; ahlaki bir duruş, umutların yeşerdiği bir gün olmalıdır. Çünkü 1 Mayıs; alın terinin, emeğin izzetini, sabrın ve üretmenin kutsallığını, dayanışmanın bereketini, adaletin umudunu büyüterek ulaşmayı hatırlatan bir gündür.
Birbirimize güldüğümüz değil, birlikte güldüğümüz, huzur içinde bir dünya dileğiyle… Nice sağlıklı ve huzur dolu 1 Mayıslara…
Prof. Dr. Ayhan ERDEM
{o0o}
Nerede Bir Zulüm Varsa, Çatışma Varsa, Adaletsizlik Varsa Sona Erdirmek İçin Biz Oradayız. Türkiye’nin Kalbi, Ankara’nın Sesi" olan Dijital Haber Portalı, https://www.gazeteankara.com.tr
YORUM YAP