YAZARLAR

29 Mayıs 2025 Perşembe, 01:55

İstanbul’un Fethi Ve Fatih

Fethin 572. Yıldönümü Hatırasına

Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurmuştur ki: İstanbul mutlaka fetholunacaktır. İşte bu fethi yapan komutan ne güzel komutan ve işte bu fethi yapan ordu ne güzel ordudur” Hadis-i Şerifi Ayasofya’nın Şadırvan’a açılan giriş/çıkış kapısı önündeki taş sütun(direk) üzerine işlenmiştir. Ayasofya’daki bu taş sütuna kazınmış Fetih Hadisinin okunuşu şu şekildedir: Kale’n-Nebiyyü Aleyhi’s-Selam: Le-tuftahanne’l-Kostantıniyyetü. Fe-le-ni’me’l-Emîrü Emirüha ve le-ni’me’l-ceyşü zâlike’l-ceyşü

Hadis kaynaklarına bakıldığında bu Hadis-i Şerifin pekçok tarih yazma eserinde kaydedildiği tespit edilebilmektedir. Buna göre bu Hadis-i Şerifin kaydının bulunduğu hadis kaynakları pekçoktur. Bunlardan en önemli 5 tanesinin Hadis-i Şerif’in geçtiği yazma eser künyelerini aşağıya alıyorum:

  • Ahmet b. Hanbel, Müsned, IV, 335, Kahire, 1313
  • Buhârî, et-Tarihü’l-Kebîr, Haydarâbâd, 1362, I./II., 81.
  • Buhârî, et-Tarihü’s-Sagîr, Kahire 1397/1977, I, 366.
  • Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, Musul, 1984, II, 38, Nu: 1216.
  • Hakim en-Nisâbûrî, el-Müstedrek, Haydarâbâd, 1335, IV, 422.

Fatih’in Kimliği:

  • Ana Adı: Hüma Hatun
  • Baba Adı: Sultan Murat Han (II. Murat)
  • Doğum Yeri: Edirne
  • Doğum Tarihi: 30 Mart 1432
  • Vefat Tarihi: 3 Mayıs 1481
  • Tahta Birinci Çıkışı: 1 Aralık 1444 (12 yaşında)
  • Tahtta Kalma Süresi: 1 Yıl 9 Ay
  • Tahttan Babası Lehine Feragat: 1446
  • Tahta İkinci Çıkışı: 18 Şubat 1451
  • Hükümdarlık Süresi: 30 yıl 3 ay
  • Sancak Şehzadelikleri (Valilikleri): Amasya (1437-1439) ve Manisa (1439-1444, 1446-1451)
  • Diller: Türkçe, Arapça, Farsça, Grekçe, Latince vd.
  • Hocaları/Lalaları(Atabeyleri): Lala Molla Gürani, Lala Molla Hüsrev, Lala Molla Akşeyh, Lala Halil Paşa, Lala Zağanos vd. 

1958’de Münih’teki Bizantinistler Kongresi’nde bir kardinalin kürsüye çıkarak “Ayasofya’nın kubbesi üzerinde Hıristiyanlığın yıldızı parlayacak” sözünü söylemesine dikkati çeken Rahmetli Halil İnalcık Hoca “…Fatih’in Fethi batıda halen hazımsızlık sebebidir. Bu hususta çok uyanık olmamız lazım. Ben bu sözü unutamıyorum. İstanbul’u bugün hala Batı Yunan benimsemeye devam ediyor. Sizi uyarıyorum bir tarihçi olarak. Bütün bunlar oyundur. Batı hiçbir zaman vazgeçmedi…” şeklinde hem yazılı hem sözlü videolu yayınlardaki değerlendirmeleri ile bu büyük fethin yankılarını, sonuçlarını iyi görmemizi tavsiye ediyor. “Konstantinopolis”in  İstanbul” haline gelmesinin kolay olmadığını ve bunun için yüzyıllarda kurulan düşler olduğunu yaptığı araştırmalar ve kitaplarla ortaya koymaya çalıştığını beyan ediyor.

Birçok tarih olayı konusunda olduğu gibi İstanbul’un Türkler tarafından fethedilmesi olayının da oluş şekline ve anlatımına dair çarptırılan ve hazımsızlığın bir çeşit sonucu olarak sayılabilecek “tarihi olaya ilişkin” ithamlar, iftira ve saldırılar bulunmaktadır. Bunlar arasında yer yer gündeme getirilen İstanbul’un fethinin “Bizans tarafından kapatılması unutulan bir kapıdan Türklerin girmesiyle yapıldığı” görüşü gülünç bir efsane hükmündedir. Öte yandan hala devam edebilen “karadan gemi yürütmenin ne kadar önemsiz olduğunu ileri süren veya hatta yürütülmesinin imkansızlığından dem vuran” görüş tarih bilimi ve belgeleri itibariyle tamamen bilimsel geçersizliği ortada olan bir herzeledir. Fatih’in “Şahi” toplarını bir Hıristiyana döktürdüğünü ısrarla iddia edip, gündeme getirerek Fethin bir “Müslüman Türk” eliyle yapılmadığını, ne hikmete matufsa, iftiralarla iddia eden cehalet çaresizlerinin laf-ı güzâf yorumları hükmündedir. Halbu ki “Şahi topu ve ateşli top kullanma tekniği” Fatih’in hususi emri ve takibi ile üretilmiş çağ değiştiren bir “ateşli silah teknolojisi” özelliğini taşır. Çin seddinin inşaatını bile durduracak sonuçları olan bir muhrip mesabesindedir.

Ulubatlı Hasan’ın olmadığını, İstanbul’un içeriden hıyanetle ele geçirildiğini sözde “yeni bir görüş” olarak lanse eden ve kendisine temaşacı arayan “fetih şehitlerine ve gazilerini tahkir eden” tribün hokkabazlarını bilim ve irfanın aydınlığı yalanlamaktadır. Çünkü Şehit-i Mefhûr, Şanlı Ulubatlı Hasan’ı Bizans kaynakları yazmaktadır. Türk kaynakları O’nu sonradan yazmaya başlamışlardır. Buna göre Ulubatlı Hasan yanındaki bir müfreze kadar (18 kişi), yeniçeri askerleri ile, birlikte şehit düşünceye kadar Topkapı (Romanos) surları üzerine çıkmış ve orada şehit düşünceye kadar vuruşarak fetih sancağını vücuduyla birlikte ayakta tutmayı başarmıştır (Georgios Phrantzes).

Nihayet 29 Mayıs 1453 Salı günü sabahının erken saatlerinden itibaren şehrin her tarafından Osmanlı Türk Sancakları dalgalanıyordu. Sadece bir kulede, bugünkü Bahçekapı’da (Vasilin Kulesi), saat 14.00’e kadar bir mukavemet olmuştu. Bu direnişi takdirle karşılayan Fatih üzerlerine hücumu durduracağını ve canlarını bağışlayarak gitmelerine müsaade edeceğini “emân” vererek bildirince onlar da mutluluk içinde gemilerine binerek şehirden ayrılıp gitmişlerdi. Fatih öğleye doğru şehre ana kuşatma alanının en büyük taçlı büyük kapısının olduğu “Topkapı” surlarından içeri girmeye karar vermişti. Yanında bir fetih merasim alayı teşkil edilerek Topkapı’dan girerken kendisi at üzerinde diğer erkanın tamamı ise yaya halde bir ihtişamlı alay ile şehre girişi gerçekleşti ve doğrudan doğruya Ayasofya’ya giden genç Türk hükümdarını karşılarında bu ihtişamla gören halk ve papazlar ağlayarak tazarru ile yerlere kapandılar. Fatih bu hali görünce onları sakinleştirecek sözler söyledi ve Patriğe “Ayağa kalk! Ben Sultan Mehmet, sana ve arkadaşlarına ve bütün halkına sesleniyorum ki bu günden itibaren artık ne hayatınız ve ne de hürriyetiniz hususunda benim gazabımdan korkmayınız.” dedi. Ardından halkı mabetten çıkmasını sağlayıp mabedin şirk unsurlarından temizlenmesini emreden Fatih, Ayasofya’nın Cuma gününe kadar Ulu Cami’ye tahvil ve tebdilini emretmişti.

Fethin 572’nci yıldönümünde Kutlu Kağan Fatih Sultan Mehmet Hanı ve emrindeki ordu neferlerini akıncısıyla, yeniçerisiyle, gönüllüsüyle, ülemasıyla, ürefasıyla hepsini ayrı ayrı ve toplu olarak rahmetle, dua ile muhabbetle gönülden şükranlarımızla yâdediyoruz.

İstanbul’un Fethi’nden sonra dünyanın dört bir yanına gönderdiği fetihnamelerde kendisinin bu muştuya nail olmak sevincini paylaşan ve “Fatih” olmak lakabını bihakkın kazanmış bulunan Muştulu Hakan Fatih Sultan Mehmet’in ve muştulu ordusunun şehit ve gazilerinin ruhu şâdolsun. Emanetleri ellerde, gönüllerde ve dillerde daim ve kaim olsun.

İstanbul’un Fethinin 572’nci Yıldönümü Kutlu Olsun.

Prof. Dr. Güray KIRPIK

Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi | Gazete Ankara DHP Köşe Yazarı
gkirpik@gazeteankara.com.tr
www.gazeteankara.com.tr
“Türkiye’nin Kalbi Ankara’nın Sesi”

YORUM YAP

Yorumu Gönder

YORUMLAR (1)

  • Gazete ANKARA

    Azizyeldan

    Kaleminiz keskin olsun hocam.

    + Cevapla