Ortak Geleceğin Anahtarı: Türk Dünyası İçin Bilimsel Bütünleşme Zamanı
Bayramlar yalnızca sevdiklerimizle gönül köprüleri kurduğumuz zamanlar değildir; bazen bir telefon görüşmesiyle zihinlerde yepyeni ufuklar da açabilir. Ramazan Bayramı’nın huzur ikliminde, Gaziantep Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erdal Bay ile gerçekleştirdiğim kısa ama anlamlı bir sohbet, beni Türk Dünyası'nın ortak geleceği üzerine yeniden düşünmeye sevk etti.
Bugün bilgi, kalkınmanın, refahın ve uluslararası itibarın asli kaynağı. Bilim ve teknoloji üreten ülkeler ayakta kalıyor; geri kalanlar yalnızca takip ediyor. Peki, Türk Devletleri olarak biz bu yarışta nerede duruyoruz? Ve daha önemlisi, nerede olmalıyız?
Ortak Tarihten Ortak Teknolojiye Geçiş Mümkün mü?
Türk Dünyası’nı bir arada tutan sayısız değer var: Dil, tarih, kültür, coğrafya… Ancak henüz yeterince inşa edemediğimiz bir değer daha var: ortak bilgi üretimi. Üniversitelerimiz, bilim insanlarımız, teknoloji girişimcilerimiz birbirinden kopuk; ortak platformlar eksik, veri paylaşımı sınırlı, akademik hareketlilik neredeyse sembolik düzeyde.
Halbuki bu coğrafya, büyük bilim adamları yetiştirmiş; Farabi’den Ulugbey’e, İbn Sina’dan Harezmi’ye uzanan ilim geleneğinin mirasçısı.
“Türk Dünyası Bilimsel Ekosistemi”: Hayal Değil, İhtiyaç
Tam da bu nedenle; "birlik" sadece siyasi ya da kültürel düzeyde değil, bilimsel ve teknolojik düzlemde de hayat bulmalı. Ortak fonlarla desteklenen araştırmalar, tematik araştırma enstitüleri, yapay zekâdan tarıma, sağlıktan enerjiye kadar geniş yelpazede çalışan iş birliği platformları kurulmalı.
Üstelik bu sadece bilim üretimiyle sınırlı değil. Bilimsel diplomasiyle, dünyada Türk Dünyası'nın sesi çok daha güçlü çıkabilir. Bilgi bizi sadece birbirimize değil, dünyaya da bağlayabilir.
Neden Şimdi?
Çünkü artık zaman, sadece geçmişin hatırasıyla değil, geleceğin inşasıyla ilgilenme zamanı. Yeni nesil Türk gençliği sadece geçmişi gururla hatırlamak değil, yarını şekillendirmek istiyor. O yarın; yapay zekâda, çevre politikalarında, uzay araştırmalarında, gıda güvenliğinde kendimize ait sözlerimiz olduğunda gelecek.
Ufka Bakış
Bu satırları, işte bu umutla ve heyecanla kaleme aldım. Çünkü biliyorum ki hayaller, somut planlara ve stratejik adımlara dönüşmedikçe yalnızca güzel cümleler olarak kalır. Bilimsel bir gelecek, ancak ortak vizyon ve güçlü iradeyle inşa edilebilir. Bu sebeple, siz değerli okuyucularımızı Türk Dünyası Bilimsel Ekosistemi üzerine düşünmeye ve bu konuyu derinlemesine incelemeye davet ediyorum. Belki de bu yolculuk, birlikte atacağımız ilk adım olur.
Tam da bu noktada, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Türk Devletleri ile İlişkiler Başkanı olarak görevlendirilen Prof. Dr. Kürşat Zorlu’nun bu yeni görevindeki birikimi ve vizyonuyla, bu tür stratejik projelere önemli katkılar sunacağına olan inancımı da ifade etmek isterim. Hem akademisyen kimliği hem Türk Dünyası hassasiyetiyle Sayın Zorlu’nun, bu bilimsel entegrasyon sürecinde ön açıcı bir rol üstlenmesi, ortak hedeflere ulaşmamız adına güçlü bir motivasyon olacaktır.
Çünkü inanıyorum: Ufkumuzu birleştirdiğimizde, geleceğimizi de birleştirmiş olacağız.
YORUM YAP