YAZARLAR

11 Nisan 2025 Cuma, 00:01

Yapay Zekâ Yasası Düzenleme Zamanı Gelmedi mi?

Artık hepimiz kabul ediyoruz ki yapay zekâ  (YZ, İngilizce: Artificial Intelligence ya da kısaca, AI) hayatımıza sadece girmekle kalmadı, adeta davetsiz bir misafir gibi yerleşti. E-postalarımızı yazıyor, toplantılarımızı planlıyor, çocuklarımızın ödevlerine yardım ediyor, şirketlerin stratejik kararlarında bile söz sahibi olabiliyor, iş başvurularını değerlendiriyor, kredi notlarımızı hesaplıyor, hastalık teşhisinde bulunuyor, hatta sanat eseri bile üretiyor. Doğaldır ki bu yüksek teknoloji kullanılmak üzere ve insanlık yararına faydalı olması için oluşturuldu. Ancak bu sistemin kullanılması değil, hiçbir hukuki çerçeveye sahip olmaması büyük bir risk oluşturuyor. Ama bu kadar güçlü bir oluşum karşısında hâlâ hiçbirimiz şu sorunun cevabını bilmiyoruz: Hata olduğunda sorumlusu kim olacak?

Şimdi bir an düşünelim! Bir yapay zekâ yazılımı yanlış bir teşhis koydu, bir insanın hayatı karardı. Ya da bir algoritma bir işe alınacak kişiyi cinsiyetine ya da ten rengine göre eledi. İşten haksız yere çıkarılan bir kişi, kredi başvurusu yanlış değerlendirilen bir müşteri ya da yanlış teşhis konulan bir hasta kime hesap soracak?  Bunları kimin yaptığını, sorumlusunun kim olduğunu mahkemeye nasıl anlatacağız? Klasik hukuk sistemimiz böyle bir “fail” tanımıyor. Çünkü ortada ne bir insan var ne de bir şirket doğrudan bu hatayı üstleniyor. İşte tam bu noktada, hepimizin aklına aynı soru geliyor:  Peki, yapay zekâ bir hata yaptığında sorumluluk kime ait olacak? İşte bu nedenle zor sorulara cevap verecek bir "Yapay Zekâ Yasası’na" ihtiyacımızın olduğu kesindir.

Yapay Zeka Konusunda Avrupa Birliği Ne Yapıyor?
Bu boşluğu fark eden ilk önce Avrupa Birliği (AB) oldu ve ilk ciddi cevap AB’den geldi. 2021 yılında önerilen ve 2024 yılında kabul edilen. AI Act (Yapay Zekâ Yasası), yapay zekâ yı dünyada kapsamlı şekilde düzenleyen ilk yasal çerçeve olma özelliğini taşıyor. Kabul edilen bu yasa ile yapay zekâ uygulamalarını risk düzeylerine göre 4 sınıfa ayırıyor. Buna göre:

  • Düşük risk: Örneğin otomatik çeviri sistemleri (Düzenleme gerekmiyor.)
  • Sınırlı risk: Örneğin sohbet robotları ( Kullanıcılara “Ben bir yapay zekâ yım” uyarısı yapılması zorunludur.)
  • Yüksek risk: Örneğin işe alım algoritmaları, kredi değerlendirme sistemleri (Sıkı denetim ve sertifikalandırma zorunluluğu vardır.)
  • Yasaklı yapay zekâ uygulamaları: Örneğin sosyal puanlama sistemleri, bilinçaltı yönlendirilmesi (Tamamen yasaklanmıştır.)

AB’nin bu düzenlemesi tüm dünyayı etkileyecek, Çünkü AI Act, AB ile iş yapan tüm şirketler için bağlayıcı olacak. Tıpkı KVKK’nın (GDPR - General Data Protection Regulation: Avrupa genelinde AB vatandaşlarının kişisel verilerini korumaya yönelik oluşturulmuş yönetmeliktir.)  küresel standart haline gelmesi gibi, AI Act’ de yapay zekâ hukukunun temelini oluşturabilir.

Tıpkı GDPR gibi, AI Act de yalnızca AB içindeki kurumları değil, AB ile iş yapan tüm şirketleri kapsamaktadır. Bu da yasa tasarısını küresel bir standart haline getiriyor. Avrupa Birliği böylece teknolojiye değil, teknolojinin insan üzerindeki etkisine odaklanıyor.

Türkiye Bu Sürecin Neresinde?
Şu an Türkiye’de yapay zekâ ya dair çeşitli strateji belgeleri ve çalışma grupları bulunuyor. Ve yapay zekâ ile ilgili bazı strateji belgeleri hazırlansa da henüz bağlayıcı bir hukuki çerçeve, yani bir "Yapay Zeka Anayasası" oluşturulmuş değildir. Ancak geç kalırsak, küresel düzenlemelere uymak zorunda kalırız ve bir tüketici ülke konumuna düşebiliriz.

Oysa Türkiye’nin bu konuda adım atması, sadece dijitalleşme hedefleri için değil, hukukun üstünlüğü ve insan haklarının korunması için de elzemdir.

Türkiye’nin bu süreçte atması gereken adımlar şunlar olmalı:

  • Acilen Yapay Zekâ  Yasası Çıkartılmalı: Mevcut KVKK yasaları genişletilmeli ve yapay zekâ  teknolojilerine özel düzenlemeler getirilmeli.
  • Ulusal Bağımsız Etik Kurullar Oluşturulmalı: Sağlık, finans, hukuk gibi alanlarda yapay zekâ  kararları bağımsız kurullarca denetlenmeli.
  • AI Uyumlu Hukuk Reformu Hazırlanmalı: Mevcut yasalar, yapay zekâ teknolojilerini kapsayacak şekilde güncellenmeli. Örneğin, kişisel verilerin korunması kanunu (KVKK), üretken yapay zekâ içeriklerine özel düzenlemeler içermeli.
  • Zorunlu Şeffaflık Kuralları Getirilmeli: Yapay zekâ kullanan şirketler, kararlarının nasıl alındığını açıklamak zorunda olmalı.
  • Uluslararası Standartlara Uyum Sağlanmalı: AI Act gibi düzenlemelere uyumlu hareket edilerek hem etik hem de ekonomik açıdan avantaj kazanılmalı.
  • Toplumsal Farkındalık Artırılmalı: Yapay zekâ sadece mühendislerin değil, herkesin meselesidir. Eğitimsiz bir toplum, yapay zekâ çağında kendi haklarını bilemez ve savunamaz durumda kalır. Önceki yıllarda, “Bilgisayar Okur Yazarlığı” diye bir deyim vardı ve çok başarılı sonuçlar vermişti. Şimdilerde de “Üretken Yapay Zekâ Okur Yazarlığı” farkındalığı oluşturulmalıdır.

Peki Üretken Yapay Zekâ’nın Denetimi Kimde Olacak?
Yapay zekâyı yasa ile tam denetim altına almak mümkün olamayabilir ama en azından “sınırlarını” çizmek, hem birey hem toplum açısından artık bir seçim değil, zorunluluk haline gelmiştir. Aksi hâlde bu çağ, "Düşünen makineler" çağı değil, "Sorgulamayan insanlar" çağı olarak anılacaktır. Aşikâr olan şu ki, yapay zekâyı kontrol altına almak istiyorsak bunu hemen şimdi yapmalıyız. Çünkü eğer biz yapay zekâyı yönetemezsek, o bizi yönetecek ve makineler, bizlerin makineleri değil, bizler makinelerin insanları olacağız! Ve işte o zaman, sadece teknoloji değil; toplumsal adalet, etik, ifade özgürlüğü ve insanlık onuru da geri dönüşü zor veya telafisi imkânsız bir şekilde zarar görebilir!

Tarih boyunca her büyük icat ya insanlığı ileri taşıdı ya da büyük karmaşalar yarattı. Yapay zekâ da bu yol ayrımında. O yüzden artık şu soruyu kendimize sormalıyız: “Geleceği şekillendiren biz mi olacağız, yoksa algoritmalar mı?

~o0o~

Nerede Bir Zulüm Varsa, Çatışma Varsa, Adaletsizlik Varsa Sona Erdirmek İçin Biz Oradayız.  "Türkiye’nin Kalbi, Ankara’nın Sesi" olan Dijital Haber Portalı,   https://www.gazeteankara.com.tr

YORUM YAP

Yorumu Gönder

YORUMLAR (0)