YAZARLAR

08 Nisan 2025 Salı, 08:00

"Bedava Olan Gerçek Dünyayı Kaybetmek İçin Para Harcayıp Günahlar Biriktiriyoruz"

Günümüzün modern dünyası, insanı doğuştan sahip olduğu ve aslında bedava olan birçok nimetten uzaklaştırmaktadır. Tüketim odaklı yaşam tarzı, bireylerin ruhsal ve fiziksel huzurunu göz ardı ederek maddi kazanca odaklanmalarına neden olmaktadır.

Bugünkü yazımızda konu başlığında belirttiğimiz "Bedava olan gerçek dünyayı kaybetmek için para harcayıp günahlar biriktiriyoruz!" sözü, bu paradoksal durumu çarpıcı bir şekilde ifade etmektedir.

Günümüz insanları, mutluluklarını ve tatmin duygularını maddi unsurlarda aramaya başladıklarından dolayı manevi değerler ikinci plana itilmiştir. Aile bağları, dostluklar, merhamet ve paylaşma gibi insani erdemler yerini bireysel çıkarlar ve rekabete bırakmıştır. Tüketim çılgınlığı insanları, mutluluğu pahalı ürünlerde, lüks mekânlarda ve gösterişli yaşam tarzlarında aramaya yönlendirmiştir. Ancak bu geçici hazlar, daha fazla tatminsizliğe ve hayal kırıklığına yol açmaktadır. Bu makalede, modern insanın doğayla, kendisiyle ve manevi değerleriyle olan bağlarını nasıl kaybettiğini inançlarımız perspektifinden ele alacağız.

Gerçek değerlerinden uzaklaşan insan, manevi anlamda daha fazla boşluğa düşmektedir. Günümüzde, insanlar tüketmeye ve daha fazlasını elde etmeye teşvik edilirken, bencillik, kıskançlık ve tatminsizlik gibi duygular da artmaktadır. Bu da toplumsal ve ahlaki yozlaşmaya neden olmaktadır. Örneğin, sadece statü kazanmak için yapılan israflar, doymak bilmeyen bir şöhret ve servet tutkusu, bireyleri manevi olarak fakirleştirmektedir. Bunun yanı sıra, en değerli hazinelerden biri olduğu unutulup, gereksiz aktiviteler ve materyalist uğraşlarla zaman boşa harcanmaktadır.

İnsanlar, Allah’ın kendilerine sunduğu temiz hava, su, güneş ışığı ve doğal gıdalar gibi nimetleri önceden herhangi bir bedel ödemeden elde edebilirken, bugün bunlara ulaşmak giderek zorlaşmış ve bir bedel karşılığında olmaktadır. Kur'an-ı Kerim'de "Yeryüzünü sizin için bir beşik, göğü de bir kubbe kıldık" (Enbiya Suresi, 32) buyrulmaktadır. Ancak, sanayileşme ve kentleşme, bu doğal dengenin bozulmasına yol açmış, insanlar fıtri yaşamdan uzaklaşarak yapay bir hayata mahkûm olmuştur. Artık ruhsal huzur için doğayla buluşmaya, sağlık için doğal gıdalar satın almaya ve stresle başa çıkmak için tedavilere para harcamaktayız.

İnandığımız din, insanın yalnızca dünyevi ve malayani menfaatler peşinde koşmasını değil, manevi değerlerini de korumasını emretmektedir. Ancak modern tüketim çılgınlığı, insanoğlunu bencil ve bireysel çıkarlarına odaklanan bir varlığa dönüştürmüş ve manevi değerlerin erozyonuna neden olmuştur. Allah (CC), Kur'an'da "Dünya hayatı sadece bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Ahiret yurdu ise takva sahipleri için daha hayırlıdır" (En'am Suresi, 32) buyurarak, dünyevi hazların geçici olduğunu vurgulamaktadır. Buna rağmen, insanlar lüks mekânlarda, kumar salonlarında, lüks gazinolarda, gösterişli arabalarda, pahalı giysilerde ve şaşalı yaşam tarzlarında mutluluk aramaktadır. Ancak bu geçici hazlar, kalıcı tatminsizliğe ve hayal kırıklığına yol açmaktadır.

İslam'a göre insan, kendini maddi çıkarlarla meşgul ettiğinde ruhunu ihmal eder ve manevi bir boşluğa düşer. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), "İnsanoğlu yaşlanır, ancak iki şey onunla birlikte gençleşir: Mal sevgisi ve ömür hırsı" (Buhari, Rikak, 5) buyurarak dünyaya aşırı bağlılığın tehlikesine dikkat çekmiştir. Bugün insanlar, daha fazla kazanç için helal ve haram sınırlarını göz ardı etmekte, bencillik, kıskançlık ve tatminsizlik gibi duygulara kapılmaktadır. Bu durum, ahlaki ve toplumsal yozlaşmaya neden olmakta, "İsraf edenler şeytanın kardeşleridir" (İsra Suresi, 27) ayeti gereği, aşırı tüketim insanları manevi bir felakete sürüklemekte, günahlarının birikimine ve ruhsal çöküşüne neden olmaktadır.

İnsan, yaradılış gayesine uygun bir şekilde yaşamalıdır ve Allah’ın nimetlerine şükretmek için gerçek dünyaya ve manevi değerlerine dönmelidir. "Her nimet bir imtihandır" (Tirmizi, Zühd, 1) hadisi uyarınca, elimizdeki nimetlerin şükrünü eda etmeli, israf ve gereksiz harcamalardan kaçınmalıyız. İnsan, ancak Kur'an ve Sünnet ışığında yaşarsa hakiki huzura kavuşabilir.

İnsanın yeniden gerçek dünya ile bağ kurabilmesi için farkındalık kazanması şarttır. Doğa, sağlıklı bir yaşam, sevgi ve dostluk gibi bedelsiz nimetlerin değerini bilmek, mutluluğun temel kaynağıdır. Manevi huzura erişmek için bilinçli tüketim yapmak, gereksiz harcamalardan kaçınmak ve sahip olduklarımızı paylaşmak gerekir. Ancak bu şekilde hem bireysel hem de toplumsal anlamda daha sağlıklı, bilinçli ve mutlu bir yaşam sürebiliriz.

Bugünkü yazımızın başlığını teşkil eden, "Bedava olan gerçek dünyayı (ahireti) kaybetmek için para harcayıp günahlar biriktiriyoruz" sözü, bizlere sahip olduklarımızın değerini anlamamız gerektiğini hatırlatan çarpıcı bir gerçektir. Maddi kazançların peşinde koşarken manevi kayıplara uğramamak için bilinçli, dengeli ve İslam ahlakına yani Allah’ın rızasına uygun bir yaşam sürmeyi hedeflemeliyiz. Unutmayalım! Bu dünyada hiçbir şey ahir dünyayı kaybetmeye değecek kadar değerli değildir. Sağlıcakla kalın.

~o0o~
Nerede Bir Zulüm Varsa, Çatışma Varsa, Adaletsizlik Varsa Sona Erdirmek İçin Biz Oradayız. "Türkiye’nin Kalbi, Ankara’nın Sesi" olan Dijital Haber Portalı,
  https://www.gazeteankara.com.tr

YORUM YAP

Yorumu Gönder

YORUMLAR (0)