HABERLER

28 Kasım 2024 09:35 | Son Güncelleme: 27 Aralık 2024 05:27

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Tek Tipleşmenin Varacağı Yer Kültürel Çoraklaşmadır

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, her şeyin çok hızlı tüketildiği bir çağda yaşandığına dikkati çekerek, teknoloji devrimiyle insanın hayata, çevreye, dünyaya ve sanata yönelik yaklaşımlarında köklü değişimler gerçekleştiğini belirtti. Erdoğan, “İletişim ve ulaşım imkânlarının ilerlemesinin sonuçlarından biri dijital teknokültürdür. Bu yaygınlaşıyor. Bu kültürün ayırıcı özelliği ise trend denilen tek tipleşmedir.” dedi.

Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri ve Yaşayan İnsan Hazineleri Ödül Töreni'ne katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında Türkiye'nin ve gönül coğrafyasının farklı köşelerinde sanatlarını icra eden, kültür ve medeniyet mirasını yarınlara taşıyan tüm sanatçılara, ustalara teşekkür etti.

Modern kültür endüstrisinin tüm araçlarıyla milletin ve farklı toplumların kültürel birikimine saldırdığı bir dönemin yaşandığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünlerde sanatçıların kültür mirasını ve medeniyet değerlerini yaşatmak adına verdiği mücadeleyi son derece kıymetli bulduğunu söyledi.

“ASLİ DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKAN İNSANLARIMIZIN HER BİRİ YAŞAYAN BİRER HAZİNEDİR”

Türkiye'nin her ilinde, ilçesinde yaşayan insan hazinesi vasfına haiz, nice insanın, değerin bulunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Bu insanlarımız, becerileriyle, ortaya koydukları ürünlerle ülkemize ve dünyaya eşsiz eserler kazandırıyorlar. Her fırsatta hatırlatıyorum, aslında gönülle yapılan, alın teriyle üretilen, emekle, sabırla ve göz nuruyla işlenen her şey sanattır, sanat eseridir. Asli değerlerimize, mirasımıza sahip çıkan, onu yaşatmak, yeni kuşaklara aktarmak için ömür harcayan insanlarımızın her biri de esasen yaşayan birer hazinedir. Başlattığımız çalışma neticesinde 2008-2022 yılları arasında toplam 67 miras taşıyıcımızı 'yaşayan insan hazinesi' ilan ettik. Bu kıymetli isimlerin 15'i şaheser niteliğindeki eserlerini bizlere miras bırakarak ebediyete irtihal etti. Kültürümüzü yaşatan, yeniden yorumlayan ve geniş kitlelere ulaştıran bu ustalarımızı bugün bir kez daha rahmetle yâd ediyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2024 yılında çeşitli alanlarda başarılı eserler vücuda getiren 25 yeni usta ve sanatçıyı "yaşayan insan hazinelerine" dâhil ettiklerini dile getirerek, ödül alanların isimlerini tek tek saydı.

Bu kişilere minnettar olduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gösterdiğiniz üstün gayretler, ortaya koyduğunuz eserler için sizlere ülkem ve milletin adına teşekkür ediyor, Rabbimden muvaffakiyetler diliyorum" dedi.

“SANAT TARZIMIZ HAYAT TARZIMIZ GİBİ, MİLLET OLMAMIZI SAĞLAYAN TEMEL UNSURLARDAN BİRİDİR”

Şeyh Sadi Şirazi'nin Bostan ve Gülistan isimli eserinde hikmet ehli bir zatın çocuklarına "Canım yavrularım, hüner öğrenin. Dünya malına, altına, gümüşe, makam ve mansıba itimat etmeyin. Zira hüner, suyu kesilmez bir çeşmedir. Ebedî bir devlettir. Hünerli kimse nereye gitse şerefiyle, izzetiyle gider ve meclisin başköşesine oturur." nasihatinin yer aldığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Evet, dilimizde ustalık, maharet, marifet, beceriklilik anlamında kullandığımız hüner kelimesinin bir anlamı da sanattır. Milletimiz manevi ihtiyaçları karşılayan eserlerin ustalarına sanatkâr, maddi ihtiyaçları karşılayan eserlerin ustalarına ise zanaatkâr demeyi tercih etmiştir. Sanat da zanaat gibi insanlık tarihi kadar derin bir maziye sahiptir. Millet olarak biz de sanatın birçok dalında tarihin en iddialı eserlerini vücuda getirmek suretiyle asırlar içinde Türk sanatını inşa ettik. Bizim sanat tarzımız, tıpkı hayat tarzımız gibi, inanç ve düşünce tarzımız gibi millet olmamızı sağlayan temel unsurlardan biridir. Büyük bir gururla ifade etmek isterim ki hattatların kalemleriyle, nakkaşların fırçalarıyla, ustaların çekiçleriyle, ozanların mızraplarıyla yaptıkları dokunuşlar tam bin yıldır bu topraklara milletimizin mührünü, ruhunu, değerlerini nakşediyor."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir sanat hakkında fikir sahibi olmak için o sanatı var eden ve maharetle işleyen milleti tanımanız icap eder" dendiğini belirterek, "Bakınız hat, tezhib, ebru, talika, minyatür, sedefkârlık, çömlekçilik, çinicilik, dokumacılık, kispet, kaval, tulum, bağlama ustalığı gibi onlarca sanat, iletişim teknolojilerinin yön verdiği bir çağda hâlâ yaşıyor, hâlâ nesilden nesile aktarılmaya devam ediyor. Bundan ne kadar memnuniyet duysak azdır. Bunun sırrının da şu olduğuna inanıyorum, Allah vergisi maharetlere sahip nice sanatçı üstadımız görüyor ki unutulmaya yüz tutmuş olan değerlerimizi aşk ile ayakta tutuyor" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aşkı, "kişinin sevdiğinde yok olması" şeklinde nitelendirerek, "Öyle bugünkü gibi aşk değil, kişinin sevdiğinde yok olması... Gerçek aşk bu. Yüreklerindeki aşkı, ellerindeki maharetle birleştiren bu sanatkârlarımızın Rabbim sayılarını artırsın, bize yokluklarını göstermesin" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, her şeyin çok hızlı tüketildiği bir çağda yaşandığına dikkati çekerek, teknoloji devrimiyle insanın hayata, çevreye, dünyaya ve sanata yönelik yaklaşımlarında köklü değişimler gerçekleştiğini belirtti.

Dijitalleşmenin ekonomiden finansa, kültürden haberleşmeye kadar her alanı kuşattığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yapay zekânın hangi işleri yapabildiğini, neleri başarabildiğini, kimi zaman heyecanla kimi zaman da endişeyle takip ediyoruz. İletişim ve ulaşım imkânlarının ilerlemesinin sonuçlarından biri dijital teknokültürdür. Bu yaygınlaşıyor. Bu kültürün ayırıcı özelliği ise trend denilen tek tipleşmedir. Tüketime dayalı neoliberal sistem, yerel zenginliği, bu çeşitliliği, müktesebatı ya yok saymakta ya da ticari meta hâline getirerek içini boşaltmaktadır" diye konuştu.

Küreselleşmeyle kültürel bir yozlaşmanın da dünyayı etkisi altına aldığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, kuşaktan kuşağa aktarılarak bugünlere getirilen nice geleneksel kültür unsurunun ziyan edilmesini ve tarihin tozlu raflarına kaldırıldığını görmenin kendilerini ziyadesiyle yaraladığını bildirdi.

"Zenginliğe, çok sesliliğe, farklı geleneklere sahip çıkmak, aynı zamanda maziden atiye köprü kurmak demektir" ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "İster para ister çıkar ister ideoloji adına yapılsın. Tek tipleşmenin varacağı yer kültürel çoraklaşmadır, çölleşmedir.”

“HEMEN HER ALANDA İNSANLIK TARİHİNE MÜHRÜNÜ VURMUŞ, ZENGİN KÜLTÜR VARLIĞINA SAHİP BİR MİLLETİZ”

“Biz bir dönem bunun acısını çekmiş, faturasını ödemiş bir ülkeyiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Milletine tepeden bakan, kendi değerlerinden, kültüründen âdeta tiksinen, Batı'dan çok Batıcı zihniyetin, Türkiye'nin kültür hayatında açtığı yaralar hâlen kapanmadı. Kültürel inkâr politikalarının en büyük zararı maalesef zihinlerde oldu. Bugün Avrupa'nın, Amerika'nın, Uzak Doğu ülkelerinin müzik listelerini ezbere bilen, sanatçılarını tanıyan ama kendi tarihinden birkaç bestekârın, aşığın söz ve saz üstadının ismini bilmeyen insanlarımızı gördükçe belli bir döneme damgasını vuran inkâr politikalarının yol açtığı tahribatı, evet, çok daha net görebiliyoruz. K-Pop'u çok iyi bilen ama Cem Karaca'ya, Barış Manço'ya, Neşet Ertaş'a, Kayahan'a daha nice bu toprakların sesi, soluğu olan sanat yıldızımıza aşina olmayan gençlerimizi gördükçe elbette endişeleniyoruz, üzülüyoruz, kendimizi sorguluyoruz çünkü bizler hemen her alanda insanlık tarihine mührünü vurmuş, zengin kültür varlığına sahip bir milletiz."

“KÜLTÜR MİRASIMIZI YAŞATMAK ADINA ÖNEMLİ FAALİYETLER GERÇEKLEŞTİRİYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatanın her köşesinde çeşitli medeniyetlerin izlerini taşıyan şaheserlerin, sanat ürünlerinin bugün de görenleri kendine hayran bıraktığına işaret etti.

Türkiye'nin mimari eserleriyle, musiki gelenekleriyle, el işi sanatlarıyla, edebî ve kültürel ürünleriyle yalnızca mücavir coğrafyasında değil, dünyada parmakla gösterilen bir konumda ve haklı bir şöhrete sahip olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Son 100-150 yılda maruz kaldıkları talana, yıkıma ve kültürel soykırıma rağmen ecdat yadigârı eserler, Balkanlar'dan Afrika'ya Kafkaslar'dan Orta Doğu'ya kadar gönül coğrafyamızın dört bir köşesini aydınlatıyor. Daha burada saymaya kalksak saatler alacak nice kültür varlığı ve eserle mücehhez bir ülkeyiz. Tek eksimiz, uzun yıllar boyunca elimizin altındaki bu eşsiz hazinenin kadri kıymetini yeterince bilemedik. Hükûmetlerimiz döneminde attığımız adımlarla bu ihmalkârlığa son verdik. Eserlerimizin korunmasını, muhafaza altına alınmasını, restore edilerek tüm insanlığın istifadesine sunulmasını, kültür ve medeniyetimizin omuzlarımıza yüklediği sorumluluklardan biri olarak gördük.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ecdadın mamur ettiği şehirlerdeki mimari eserlerimizi ve kültür mirasımızı yaşatmak adına önemli faaliyetler gerçekleştiriyoruz. Vakıflar Genel Müdürlüğü, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Yurtdışı Türkler Başkanlığı gibi kurumlarımızın çalışmalarıyla kültür mirasımızı koruyoruz. Sadece yurt dışında değil Anadolu'da da saklı bulunan bu kültürel mirasın gün yüzüne çıkarılması için canla başla çalışıyoruz. Bilhassa arkeoloji alanında tarihimizin en yoğun çalışmalarına imza attık."

“12 BİN TARİHÎ ESERİMİZİ AİT OLDUĞU TOPRAKLARLA BULUŞTURDUK”

Kazı faaliyetleriyle 60 yılda tamamlanabilecek arkeoloji çalışmalarını 4 yıla sığdırdıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışına kaçırılan binlerce tarihî eserin yerlerini tespit edip bu eserleri tekrar ülkeye getirmek için gerekli çalışmaları hızla başlattıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Böylece toplam 12 bin tarihî eserimizi ait olduğu bu topraklarla, milletimizle buluşturduk. Bundan sonra da bize ait olanı korumaya, çalınanı bulup getirmeye, yurt dışındaki müşterek kültür varlığımızı ihya etmeye devam edeceğiz. Nasıl bir ağaç kökleriyle yaşarsa işte biz de millet olarak köklerimize sıkı sıkıya tutunmaya çalışıyor, değerlerimizle bağımızı sağlam tutuyoruz. Sizler, kültürel bakımdan geçmişin hatalarıyla birlikte küresel olarak da çok yönlü bir kuşatma altında olduğumuz bu günlerde kültür mirasımızın devam etmesi, yaşatılması noktasında çok hayati roller üstlenmektesiniz. Aşkla, tutkuyla, yüksek bir sorumluluk bilinciyle icra ettiğinize inandığım sanat faaliyetlerinizle sizler, tüm kalbimle ifade etmek isterim ki bizim millî kültürümüzü yeşerten hayat pınarlarımızsınız. Rabbim ortaya koyduğunuz tüm eserleri kalıcı, müessir ve bereketli kılsın. Gelecek nesillere daha güçlü ve daha zengin bir kültür hazinesi bırakmayı bizlere nasip eylesin diyorum."