HABERLER

03 Aralık 2024 23:06 | Son Güncelleme: 04 Aralık 2024 20:26

ASO Başkanı Ardıç: Ankara AR-GE Harcamalarında Lider

Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç, Ankara’nın AR-GE harcamalarında lider olduğunu belirterek, “Yüksek teknoloji ve inovasyon ekosisteminin temel itici gücü olan Ar-Ge harcamalarında Ankara’mız Türkiye’nin lideri oldu. TÜİK’in verilerine göre Ankara’mız; 2023 yılında 112,2 milyar TL ile Türkiye’nin toplam Ar-Ge harcamasının %29,7’sini gerçekleştirerek, İstanbul’u geride bırakıp ilk sıraya yerleşti. İhracatında yüksek teknoloji payı yüzde 13 ile diğer büyük sanayi kentlerinden katbekat yüksek olan Ankara’mız, Ar-Ge harcamalarını da her geçen gün artırarak, sanayi ve teknolojinin başkenti olma hedefine kararlı adımlarla yürüyor” dedi.

Ankara Sanayi Odası Kasım Ayı Meclis Toplantısı yapıldı. Toplantıda konuşan ASO Yönetim Kurulu Başkanı Seyit Ardıç; güncel ekonomi konularına yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Küresel enflasyonun 2025’te tahminlerin altında bir iyileşme sürecine girmesinin öngörüldüğünü söyleyen Başkan Ardıç, bunun da merkez bankalarının para politikasını gevşetme konusunda temkinli kalmaya devam edecekleri anlamına geldiğini belirtti. ABD’deki başkanlığı değişimi sürecinin yansımalarına da dikkat çeken Ardıç, “Trump’ın seçimleri kazanmasıyla Amerika Birleşik Devletleri’nin gelecekteki mali, parasal ve ticaret politikaları şekillenirken, bunun küresel çapta da yansımaları ortaya çıkacaktır. Yüksek tarifeler ve korumacılık önlemleriyle uluslararası pazarlarda rekabet zorlaşacak, küresel büyüme ivme kaybedecektir” dedi. 

SANAYİ ÜRETİMİMİZDE DARALMA DEVAM EDİYOR.

Türkiye’de sanayi üretiminde Eylül’de aylık %1,6’lık artışa rağmen yıllık bazda %2,4 oranında düşüş olduğunu ve 6 aylık daralma serisinin devam ettiğini belirten Ardıç, “Ara ve sermaye malı üretim ve ithalatındaki zayıflama önümüzdeki dönem üretim için hiç iyi sinyaller vermiyor. Bu karamsar tabloya karşın olumlu bir gelişme ise Ocak ayında 90,3’e kadar düşen yüksek teknoloji endeksinin Eylül’de 124,8'e çıkarak son 6 ayın en yüksek seviyesine ulaşması oldu” dedi. Sanayi üretimindeki daralmada, Türkiye’nin ana ihracat pazarlarının başında gelen Avrupa’nın ekonomisindeki durgunluk ve son dönemde uygulanan sıkılaşma adımlarının etkili olduğunu söyleyen Başkan Ardıç, “Sanayi üretiminin öncül göstergesi olan imalat PMI üst üste yedinci ayda 50 eşik değerinin altında kaldı. Üretim, yeni siparişler, istihdam, satın alma faaliyetleri, neredeyse bütün sektörlerde daralma gözlemliyoruz. Gıda hariç tüm sektörler eşik değer olan 50'nin altında” ifadelerini kullandı.

ÜRETİMİN DEVAMLILIĞINA YÖNELİK DESTEKLER SAĞLANMALI

Merkez Bankası’nın  son para politikası toplantısında sekizinci kez politika faizini %50’de sabit tuttuğunu hatırlatan Ardıç, şöyle devam etti:

“Enflasyonla mücadelenin başarıya ulaşabilmesi için uygulanan bu sıkı para politikasına desteğimizi daha önce de açıklamıştık. Enflasyon düşecektir, bundan şüphemiz yok; ama ne pahasına düştüğü çok daha önemli. Enflasyonla mücadelede yaşanan tahribatı minimuma indirecek tedbirlerin devreye alınması, özellikle de üretimin devamlılığına yönelik desteklerin sağlanması son derece elzemdir.”

ŞİRKETLERİMİZİ KAPATIYORUZ AMA YERLERİNE YENİSİNİ AÇAMIYORUZ

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin Ekim ayı açılan ve kapanan şirket istatistikleri raporuna göre; 2024’ün ilk 10 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre kurulan şirket sayısı %12,2 azalırken, kapanan şirket sayısının ise %21,2 arttığına dikkat çeken Ardıç; “2023 ile 2022 yılını kıyasladığımızda ise kurulan şirket sayısı %16,2 azalmış, kapanan şirket sayısı ise %27,5 artmıştır. Yani şirketlerimizi kapatıyoruz ama yerlerine yenisini açamıyoruz” dedi. 

Ardıç, yüzde 50 seviyesindeki politika faizinin, ticari kredi faizlerinin de yüksek kalmasına neden olduğunu ve sanayicilerin finansmana ulaşmasının her geçen gün zorlaştığını belirterek, şöyle devam etti: “Bu durum reel sektörde çoklu tahribatlara ve farklı sorunların ortaya çıkmasına neden oluyor. Mevcut durumda üretim, istihdam ve ihracatın daralmaması için reel sektörün finansman açısından mutlaka desteklenmesi, üretime yönelik kredilerin genişlemesi gerekiyor. Uygun maliyetli kredi için ilgili kurumların teknik çalışmalarının hızlı bir şekilde uygulamaya geçirilmesi temel beklentimizdir. Hazine garantili Kredi Garanti Fonu limitlerin açılması firmalarımızı rahatlatacak bir tedbir olacaktır.”

YATIRIM VE ÜRETİMİMİZ AZALIYOR, İTHAL TÜKETİMİMİZ ARTIYOR

Son 12 ayda 262 milyar dolarlık ihracat rakamıyla Cumhuriyet tarihinin rekorunun kırıldığını, dış ticaret dengesinde de 31,1 milyar dolar iyileşme sağlandığına dikkat çeken Başkan Ardıç, “Bu iyileşme ithalatımızdaki düşüşten kaynaklanıyor. İthalatımız neden düşüyor? Çünkü yavaşlayan sanayimizin, yurt dışından aramalı ve sermaye malı talebi azalıyor. Buna karşın, tüketim malı ithalatımız ise hız kesmeden artmaya devam ediyor. Yılın ilk 9 ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre aramalı ithalatımız %12,9; sermaye malı ithalatımız ise %1,6 azalırken; tüketim malları ithalatımız %13,5 arttı. Son gelen verilere göre uzun zaman sonra yatırım malı ithalatımız, tüketim malı için yaptığımız ithalatın altına düştü. Yani yatırım ve üretimimiz azalıyor, ithal tüketimimiz artıyor” dedi.

Dış ticaret açığını, üretimi düşürmeden azaltmak için sanayide teknoloji düzeyini ve verimliliği artırmak gerektiğini vurgulayan Ardıç, şunları söyledi: “Yüksek teknoloji ve inovasyon ekosisteminin temel itici gücü olan Ar-Ge harcamalarında Ankara’mız Türkiye’nin lideri oldu. TÜİK’in verilerine göre Ankara’mız; 2023 yılında 112,2 milyar TL ile Türkiye’nin toplam Ar-Ge harcamasının %29,7’sini gerçekleştirerek, İstanbul’u geride bırakıp ilk sıraya yerleşti. İhracatında yüksek teknoloji payı yüzde 13 ile diğer büyük sanayi kentlerinden katbekat yüksek olan Ankara’mız, Ar-Ge harcamalarını da her geçen gün artırarak, sanayi ve teknolojinin başkenti olma hedefine kararlı adımlarla yürüyor.

Diğer taraftan Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre Ankara’mız 2024 yılının ilk 10 ayında 11,4 milyar dolarlık ihracat hacmine ulaştı ve liman şehri İzmir’i de geride bırakarak 4. sıraya yükseldi. Bu, liman şehri olmayan Ankara’mız için gurur veren büyük bir başarıdır. Yakın zamanda üçüncü sıraya yükseleceğimize de inanıyorum.

Ülkemizin Ekim ayı ihracatı, geçen yılın aynı ayına göre %3,6 artarken, Ankara’mızın ihracatı %34,4 yükseldi; bir önceki yılın aynı ayına göre 390 milyon dolar daha fazla ihracat yaptık. Tüm zorluklara rağmen bu rakamlara ulaşmamıza katkı sağlayan siz sanayicilerimizi gönülden tebrik ediyorum.

Ankara’da hedefimiz uluslararası düzeyde teknolojiyi ve yenilikleri üretecek noktaya ulaşarak, ihracat hacmimizi daha da yukarı çıkarmak olacaktır.”

İHRACATÇIMIZIN REKABET GÜCÜNDE SÜREGELEN ZAYIFLIKLAR VAR

Yüksek rekabet gücünün, sürdürülebilir ekonomik büyümenin ve orta gelir tuzağından çıkışın en önemli anahtarlarından biri olduğun vurgulayan Başkan Ardıç, “İhracatta rekabet deyince biz sanayiciler döviz kuruna odaklanıyoruz. Enflasyonun altında kalan kur artışı ile rekabet avantajımızı kaybettiğimizi düşünüyoruz. Haksız da değiliz, ama unutmayalım ki rekabetçi bir yapıya ulaşmak için tek başına döviz kuru bir anlam ifade etmez. İhracatçımızın rekabet gücünde süregelen zayıflıklar söz konusu” dedi.

Türkiye’nin 2024 Dünya Rekabet Edebilirlik Endeksinde 6 basamak düşerek 67 ülke arasında 53. sıraya gerilediğini belirten Ardıç, “Özellikle devlet verimliliği ve iş verimliliği kriterlerinde çok gerilerdeyiz. Düşük maliyetli işgücüne dayalı ihracattan vazgeçip, yüksek katma değerli üretim modeline geçmemiz, verimliliği arttırmamız gerekiyor” diye konuştu.

ASGARİ ÜCRET, GERÇEKLİKLE BAĞDAŞMAYAN POPÜLİST SÖYLEMLERDEN UZAK TUTULMALI

Yılsonu yaklaşırken ekonomi gündeminin en önemli başlıklarından birisinin asgari ücret olduğuna dikkat çeken Ardıç, “Çalışanlarımızın daha iyi bir yaşam kalitesi için daha iyi ücretler alması, öncelikle biz işverenleri memnun eder. İşyerinde mutlu ve huzurlu çalışanlarımızın olması hem verimliliğe hem çalışma barışına olumlu katkı sağlayacaktır” dedi. 

Ardıç, asgari ücrette yapılacak düzenlemenin zincirleme olarak tüm ücretleri etkileyeceğini belirterek, “Bu artışların gecikmeli de olsa mal ve hizmet fiyatlarına yansıması, dezenflasyon sürecini sekteye uğratma riski de taşımaktadır. Çok boyutlu ve farklı yansımaları olan bu konu, titizlikle ve adil bir şekilde değerlendirilmelidir. Asgari ücret tespit komisyonunda hem çalışan hem de işveren tarafının talep ve ihtiyaçlarını esas alan, ülkemizin gerçeklerinden kopmayacak bir rakamın tespit edileceğini düşünüyorum” diye konuştu.

Başkan Ardıç, mevcut ekonomik koşullarda firmaların kar etmeyi bir kenara bıraktığını ve sadece ayakta kalmaya çalıştığını belirterek, “Çalışanlarımızın gelirini arttıracak, ülkemizde üretimin devamlılığını sağlayacak böylesine önemli bir konu, siyasi malzeme yapılmadan ele alınmalı, gerçeklikle bağdaşmayan popülist söylemlerden uzak tutulmalıdır” değerlendirmesinde bulundu. 

İçişleri Bakanlığı’nın, göçmen işçi yasal altyapısını oluşturacak bir düzenleme konusunda çalıştığı yönünde medyaya yansıyan haberleri de değerlendiren ASO Başkanı Seyit Ardıç, “Sanayide donanımlı çalışan açığı gibi bir gerçekle karşı karşıyayız. İhtiyacımız olan sektörlerde, mesleklerde ve bölgelerde üretimimizin sürdürülebilirliği açısından göçmen işçi çalıştırılmasına yönelik düzenleme yapılmasını olumlu buluyoruz” dedi.

BOŞTA GEZEN GENÇ NÜFUSUMUZU ÇALIŞTARAMAZSAK KALKINAMAYIZ

Kısa vadede bu politika tercihi ile çözüm üretilebileceğini ancak asıl çözümün eğitim politikasında yapılacak reformlar olduğunu belirten Ardıç, şöyle devam etti:

“Ülkemizde çalışma çağındaki genç nüfus yaşlı nüfusun toplamından fazla; yani “demografik fırsat penceresi” azalsa da hala açık. Diğer taraftan 15-29 yaş grubunun yüzde 26,3’ü, yani 3 milyonun üzerinde gencimiz ne eğitimde ne de istihdamda. Her 100 gençten 26’sı ev genci. Ne yazık ki bu konuda OECD rekoru bizde.

Boşta gezen genç nüfusumuzu çalıştıramazsak kalkınamayız. Kısa vadede bu değirmeni döndürmek için su taşıyalım; yurt dışından işçi getirelim. Ama geleceğimizi garanti altına almak istiyorsak, mutlaka ve mutlaka genç nüfusumuzu istihdama katacak politikaları şimdiden, çok acil bir şekilde uygulamaya başlamamız gerekiyor.

Gençlerimizi iyi bir eğitimle meslek sahibi yapmalıyız. Onlara umut vermeliyiz. Unutmamalıyız ki, umudu olmayan nesil, kayıp nesildir.

MESLEKİ EĞİTİM SANAYİNİN İHTİYAÇLARINA UYGUN PLANLANMALI

Çözüm yolu ise kapsamlı bir mesleki eğitim planlamasıdır. Mesleki eğitimin önemini defaatle her ortamda dile getirmeye çalışıyorum. Mesleki eğitimde sanayinin ihtiyaçlarına uygun bir planlama yapılmazsa, diplomalı işsiz sayımız da artmaya devam edecektir. Ne eğitimde ne de istihdamda olan 3 milyon gencimizi istihdama kazandıracak Mesleki Eğitim ve Beceri Geliştirme İş Birliği Protokolü MEGİP benzeri bir programı hızla devreye almamız gerekiyor.

En çok aranan mesleklerde bizim gibi meslek odaları, yerel yönetimler ve kamunun ilgili kurumlarıyla ortaklaşa, iş garantili programların yürürlüğe konması arzumuzdur. Ankara Sanayi Odamızın Sürekli Eğitim Merkezi ASOSEM’in tecrübesi bütün paydaşlara ışık tutacak niteliktedir.”