Bir Destanın Mısralara Dökülüşü

Türk milletinin bağımsızlık aşkını, azmini ve vatan sevgisini dizelere döken İstiklal Marşı, Kurtuluş Savaşı’nın en çetin günlerinde bir umut ışığı oldu. 1921 yılında, Ankara’da TBMM tarafından kabul edilen bu büyük eser, milletin ruhunu ve inancını yansıtan ölümsüz bir mirasa dönüştü. Şair Mehmet Akif Ersoy, kendisine teklif edilen ödülü reddederek, marşın saf ve samimi duygularla yazıldığını tüm dünyaya gösterdi.

104 Yıldır Yankılanan Milli Ruh

İstiklal Marşı, sadece bir şiir ya da bir beste değildir; o, Türk milletinin varoluş mücadelesinin, inancının ve fedakarlığının sembolüdür. 104 yıldır her yaştan insanın dilinde, her törenin ve her zaferin en anlamlı ifadesi olarak yankılanmaya devam ediyor. Okunduğu her an, vatanın bağımsızlığına olan sarsılmaz bağlılığı yeniden hatırlatıyor.

Mehmet Akif’in Vasiyeti ve Eserin Anlamı

Mehmet Akif Ersoy’un Türk milletine armağan ettiği bu büyük eser, onun manevi mirasının da en güçlü halkasıdır. O, marşı sadece bir yarışma için yazmadı; onu milletin kalbinden gelen duygularla kaleme aldı. Bugün, onun şu sözleri hâlâ kulaklarımızda yankılanıyor: “Allah, bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın!”

Yeni Nesillere İlham Olmaya Devam Ediyor

İstiklal Marşı, yeni nesiller için de büyük bir ilham kaynağı olmayı sürdürüyor. Bağımsızlık mücadelesinden alınacak dersler, Mehmet Akif’in vatan ve millet sevgisiyle yoğrulmuş mısralarında hayat buluyor. Her bir kelimesinde, vatan uğruna dökülen kanların, çekilen çilelerin ve kazanılan zaferlerin hatırası saklı.

Milli Ruh, Sonsuza Dek Yaşayacak!

104 yıl önce kabul edilen İstiklal Marşı, bugün hâlâ ilk günkü heyecan ve gururla okunuyor. Geçmişten bugüne taşıdığı milli ruh, Türk milletinin birlik ve beraberlik içinde geleceğe emin adımlarla yürümesini sağlıyor. Mehmet Akif’in yazdığı gibi: “Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet, Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal!”

Gazete ANKARA DHP-Haber Merkezi